18 Şubat 2010 Perşembe

Yargıda kılıçlar çekildi

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in gözaltına alınmasıyla başlayan yargı krizi, HSYK'nın Cihaner'i soruşturan savcıların yetkilerini kaldırmasıyla doruğa çıktı. Erzurum'da yaşanan kriz, Ankara'yı gerdi. Yargıtay ve Danıştay, HSYK kararına sahip çıktı, AKP'den tepki geldi. Hukukçular kararı değerlendirdi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Erzurum özel yetkili Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal'ın yetkilerini kaldırdı. Dün adliyedeki odası ve evi aranan, bu sabah da tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'i, Erzurum Adliyesi'nde Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal sorgulamıştı.

HSYK, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner'in gözaltına alınması üzerine, bu sabah olağanüstü toplandı. Toplantıya, Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve HSYK üyesi Ahmet Kahraman katıldı. Kurul Başkanı olan Adalet Bakanı ise toplantıda yoktu. Toplantıdan oy çokluğu ile savcıların yetkisinin kaldırılması kararı çıktı. HSYK'dan yapılan yazılı açıklamada, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250/3. maddesindeki amir hükmün ihlal edilerek, görev ve yetki aşımında bulunulduğunun tespit edildiği belirtildi. HSYK, Erzurum Özel yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal'ın, CMK 250. maddesi kapsamındaki yetkilerinin kaldırıldığını bildirdi. HSYK, 4 savcı ve diğer ilgililer hakkında suç duyurusunda da bulundu. Adalet Bakanlığı soruşturma izni vermezse Cihaner'in avukatı buna itiraz edebilir. Bu durumda son karar Danıştay'ın olacak ve olası bir yargılama Danıştay'da yapılacak. Akşam saatlerinde ise savcı Cihaner'in tutukluluğuna yapılan itiraz mahkemece reddedildi.

Ankara'da gerilim tavan yaptı
Yargıda gerilim sürerken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'i kabul etti. Erdoğan'ın Ankara Subayevleri semtindeki konutunda yaklaşık 45 dakika süren görüşmede yargıdaki krizin masaya yatırıldığı belirtiliyor. Başbakan Erdoğan, bu görüşmeden sonra bakanlar, parti yöneticileri ve milletvekilleriyle bir araya geldi. Başbakanlık Resmi Konutu'ndaki toplantı sürüyor.

Yargıtay ve Danıştay: Hukuka uygun
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, HSYK'nın kararını Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nda görüştüklerini ve oy birliğiyle "kararın hukuka uygun olduğu sonucuna vardıklarını" bildirdi.
Kararın uygulanmasının takipçisi olacaklarını da söyleyen Gerçeker, "Cihaner'in tutukluluğunu kanun yararına bozma yetkisi Adalet Bakanlığı'nda" dedi.

Danıştay Başkanı Mustafa Birden de yazılı bir açıklama yaptı, "HSYK'ya olan güvenimiz tamdır" dedi.

AKP'den karara tepki geldi. AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Bu, siyasallaşmış yargının somut bir örneği değil mi? Ceza Kanunu anlamında HSYK üyeleri suç işlemiştir" dedi. CHP ise Erzurum Başsavcısına yüklendi, "Erzurum Başsavcısı ve kimileri darbe anlayışıyla kendi hukuklarını yarattılar. HSYK da tepkisini böyle gösterdi" dedi. MHP, olayı Cumhurbaşkanı'na havale etti: "Karar kurum içindeki ciddi bir mücadelenin işareti. Cumhurbaşkanı olaya el koymalı."

Ancak bazı hukukçular, HSYK'nın yargıya müdahale ettiği görüşünde. Bazıları ise eleştiri oklarını Adalet Bakanlığı'na yöneltiyor. Avukat Yücel Sayman, olayı Ferhat Sarıkaya'ya benzetirken, eski savcı Sacit Kayasu Adalet Bakanlığı'nı eleştirdi.

Sayman: HSYK yargı yerine karar verdi
ETHA muhabirine konuşan İstanbul Barosu eski başkanı Yücel Sayman, "Bu açıkça müdahaledir. Yetkili miydi yetkisiz miydi, soruşturma yetkisi var mıydı yok muydu, bunlara hiçbir zaman HSYK, dosyayı incelemeden karar veremez. En azından yetkili olup olmadığı konusunda hukuki bir sonuca ulaşması gerekirdi. Yani özel yetkileri kaldırmakla yargı yerine karar vermiş oldu. Yaptığı işlemler bakımından yetkili olup olmadığına karar vermeye yetkili organ HSYK değil" dedi.

Sayman, bu olayı bazı açılardan Şemdinli iddianamesini hazırlamasının ardından görevden alınan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya olayına benzetti. "HSYK, değerlendirme yetkisi olmayan bir konuda değerlendirme yaptı. Van Savcısı'nı görevden aldı, burada da yetkisini aldı. İkisinde de aynı şeyi yaptı. O açıdan benzerlik var" diyen Sayman, bu durumun Ferhat Sarıkaya'da daha belirgin yaşandığını söyledi. Sayman, Sarıkaya'nın, mahkemenin kabul etmesine rağmen, yazdığı iddianame nedeniyle görevden alındığını hatırlattı, "Yani esas olan bir iddianameyi, yargıya aykırı görüp savcıyı görevden aldı. Düpedüz yargıya müdahale" dedi. Sayman, "Bugün de 'yetkilerini aşmıştır, böyle bir yetkisi yok' diyor. Bu konudaki karar HSYK'nın değildir" diye ekledi.

Öndül: Yargıya yargıdan müdahale
İHD eski Genel Başkanı Avukat Hüsnü Öndül ise HSYK'nın kararını, "yargıya müdahale, yargının içinden yargıya müdahale" olarak değerlendirdi. Öndül, şöyle devam etti: "Fakat bu noktada şöyle problem ortaya çıkıyor; yargının kendi içindeki kamplaşma veya keyfi tasarruflarının nasıl önleneceği problemi ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Örneğin, 3. Ordu Komutanı'nın soruşturulabilmesi, ifadeye çağrılabilmesi ve bilmiyoruz icabet edecek mi ama icabet etmeye hukuk düzeninin mecbur kılması hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşam bulması açısından, Türkiye'nin hukuk devletine ilerlemesi açısından olumludur. Ama, yaptığı soruşturma nedeniyle -eğer öyleyse, Cumhruriyet Savcılarının, başka bir Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturulmaya tabi kılınması benim hukuk anlayışıma göre, mevcut yasalara göre problemlidir. Yani Ankara Cumhuriyet Savcısı gidip İstanbul Cumhuriyet Savcısı'nın tutuklanmasını isteyemez. Doğrudan doğruya gözaltına alıp sorgulayamaz. O zaman özel yetkili savcılar, bir ilin savcısını sorgulayabilir, soruşturabilir hale geliyor. Bu alandaki karmaşık hukuki yapıdan kurtulmak gerekir. Hiç kimse ne HSYK'ya kefil olmalıdır, ne de gözaltına alan savcılara kefil olmalıdır. İnsan hakları kurumlarının yapması gereken; prensipleri savunmaktır. Herkes hata yapabilir, suç işleyebilir, üniformalı, üniformasız herkes hukuk karşısında hesap verebilmelidir."

Kayasu: Adalet Bakanlığı sınıfta kaldı
Eski savcı Sacit Kayasu ise eleştiri oklarını Adalet Bakanlığı'na yöneltti. HSYK'nın aldığı karara itiraz edileceği görüşünde olan Kayasu, ancak kararın kesin gibi göründüğünü belirtti. Kararın siyasi yönü olabileceğini ancak hukuki bir karar olduğunu söyleyen Kayasu, "Ancak burada Adalet Bakanlığı sınıfta kaldı. Çünkü Bakanlık böyle bir karar alınmasını engelleyebilirdi. Siyasi irade önemli burada. Bakan, Ferhat Sarıkaya'ya ilişkin Kurul'a da katılmadı, burada da katılmadı" dedi.