20 Şubat 2020 Perşembe

5. Ölüm Yıldönümünde Yaşar Kemal'i anıyoruz.!


6 Ekim 1923’te Van- Erciş yolu üzerinde Muradiye İlçesi olan Ünseli köyünde dünyaya gelen Yaşar Kemal Kürt kökenli bir aileden gelmiştir. Türkmenlerin yoğun olduğu bir köyde yaşayan Kemal, evde Kürtçe, dışarıda ise Türkçe konuşurdu. Yazar; kendi anlatımına göre “bir Türkmen köyündeki tek Kürt ailenin tek çocuğu” olmuştur. Ailesi Birinci Dünya Savaşı nedeniyle, Yaşar Kemal 5 yaşındayken Adana’ya yerleşirler. Yaşar Kemal’i Yaşar Kemal yapan en önemli değerler, pamuk tarlalarının bol olduğu memlekete gelir. Göç sırasında Yaşar Kemal’in babası Sadık Efendi’nin sahiplenip büyüttüğü Yunus adlı çocuk kan davası nedeniyle Sadık Efendi’yi köydeki camide namaz kılarken bıçaklayarak öldürür. 5 yaşında camide babasının öldürülüşüne tanık olan ve ilkokulu Adana Burhanlı köyünde okuyan Kemal için zorlu günler başlar. Yine bu olaydan sonra on iki yaşına kadar kekemeliğe tutulur.
Ortaokulun son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kalarak; ırgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane memurluğu gibi işlerde çalışır. Kemal’in, 1940’lı yılların başlarında Orhan Kemal’in aracılığıyla Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol görüşlü yazarlarla tanışması gerek edebi alanda, gerekse düşünce alanında onu bambaşka bir yere taşıyacak; geniş ufuklar açacaktır. 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımlar. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalışır. Kemal, 1950’de 142.Maddeden komünizm propagandası suçlamasıyla tutuklanır Bu arada Ülke, Kovan, Millet, Beşpınar Dergilerinde, şiirleri görülür. 1951 yılında İstanbul'a yerleşerek, Cumhuriyet Gazetesi'nde fıkra ile röportaj yazarlığı yapmaya başlar ve çalışmalarını 1963 yılına kadar sürdürür. "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" başlıklı röportajıyla, Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı'nı kazanır. Daha sonra tüm röportajlarını 1985 yılında Bu Diyar Baştan Başa başlığıyla dört kitap halinde bir araya getirerek yayımlanacak; derleme bir kitap olan Röportaj Yazarlığında 60 Yıl adında röportaj kitabında, daha önce yayımlanmamış ve kitaplarında yer almayan bir röportajı da olacaktır. Kemal, 1952 yılında Abdülhamid’in başhekimi Jak Mandil Paşa’nın torunu Tilda Hanım’la evlenir. Eşi Tilda’nın 2001 yılındaki ölümüne kadar onunla evli kalır. Bu evlilikten oğlu Raşit Gökçeli dünyaya gelecektir.
1952’de ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed gazetede tefrika olarak yayımlanır. 1951 yılında öyküleri; Dükkancı, Bebek, Memet ile Memet ve romanları; Sarı Sıcak ile İnce Memed basılır. Böylece yazarın ünü bir kat daha artmıştır. Romanı yazma nedeni eşkıya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtecektir. Aynı söyleşide, çocukluğunun eşkıyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkıyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkıya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyler. İnce Memed romanının gördüğü ilgi nedeniyle kendini tamamen romancılığa vermeye başlar; ama yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğrayacaktır. Teneke (1955), Dağın Öte Yüzü serisi, Üç Anadolu Efsanesi (1967), Binboğalar Efsanesi (1971), Yılanı Öldürseler (1976), Hüyükteki Nar Ağacı (1982) dahil olmak üzere yazarın birçok eseri, Çukurova'da geçmektedir. Ayrıca eserlerden sekizi bugüne değin tiyatro oyununa, on ikisi sinemaya ve ikisi baleye uyarlanmıştır. Yaşar Kemal'in ayrıca senaryosunu yazdığı filmleri de mevcuttur.
“İnsan, evrende gövdesi kadar değil, gönlü kadar yer kaplar.” Hem ülkemizde hem de dünya çapında sembol isimlerinden olarak tarihteki yerini alan Yaşar Kemal’i 5.Ölüm Yıldönümünde anıyoruz.
. Ortaokulun son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kalarak; ırgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane memurluğu gibi işlerde çalışan Kemal’in, 1940’lı yılların başlarında Orhan Kemal’in aracılığıyla Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol görüşlü yazarlarla tanışması gerek edebi alanda, gerekse düşünce alanında onu bambaşka bir yere taşıyacak; geniş ufuklar açacaktır. 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımlar. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalışır. Kemal, 1950’de 142.Maddeden komünizm propagandası suçlamasıyla tutuklanır Bu arada Ülke, Kovan, Millet, Beşpınar Dergilerinde, şiirleri görülür. 1951 yılında İstanbul'a yerleşerek, Cumhuriyet Gazetesi'nde fıkra ile röportaj yazarlığı yapmaya başlar ve çalışmalarını 1963 yılına kadar sürdürür. "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" başlıklı röportajıyla, Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı'nı kazanır.
Daha sonra tüm röportajlarını 1985 yılında Bu Diyar Baştan Başa başlığıyla dört kitap halinde bir araya getirerek yayımlanacak; derleme bir kitap olan Röportaj Yazarlığında 60 Yıl adında röportaj kitabında, daha önce yayımlanmamış ve kitaplarında yer almayan bir röportajı da olacaktır. Kemal, 1952 yılında Abdülhamid’in başhekimi Jak Mandil Paşa’nın torunu Tilda Hanım’la evlenir. Eşi Tilda’nın 2001 yılındaki ölümüne kadar onunla evli kalır. Bu evlilikten oğlu Raşit Gökçeli dünyaya gelecektir. 1952’de ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed gazetede tefrika olarak yayımlanır. 1951 yılında öyküleri; Dükkancı, Bebek, Memet ile Memet ve romanları; Sarı Sıcak ile İnce Memed basılır. Böylece yazarın ünü bir kat daha artmıştır. Romanı yazma nedeni eşkıya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtecektir. Aynı söyleşide, çocukluğunun eşkıyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkıyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkıya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyler. İnce Memed romanının gördüğü ilgi nedeniyle kendini tamamen romancılığa vermeye başlar; ama yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğrayacaktır. Teneke (1955), Dağın Öte Yüzü serisi, Üç Anadolu Efsanesi (1967), Binboğalar Efsanesi (1971), Yılanı Öldürseler (1976), Hüyükteki Nar Ağacı (1982) dahil olmak üzere yazarın birçok eseri, Çukurova'da geçmektedir. Ayrıca eserlerden sekizi bugüne değin tiyatro oyununa, on ikisi sinemaya ve ikisi baleye uyarlanmıştır. Yaşar Kemal'in ayrıca senaryosunu yazdığı filmleri de mevcuttur.
Yaşamı boyunca kurulu sisteme karşı dik duruş içinde olan ve boyun eğmeden emekçilerin yanında saf tutan Yaşar Kemal emekçilerin eşitlik ve özgürlük yürüyüşünde yaşayacaktır.

49.Yılında Ulaş Bardakçıyı Anarken;Devrim ve Sosyalizm Yolunda Düşenler Onurumuzdur…!


"Hele ulaşa ulaşa
Ulaş benzerdi güneşe
Ulaş kardaş can veriyor
Yüreğim düştü ateşe
Ulaşın elinde mavzer
Mavzeri türküye benzer
Bizimkiler böyle ölür
Böyle ölür bizimkiler
Tohumlar düştü toprağa
Dokundum yeşil yaprağa
Kurban olam kurban olam
Seni yaratan toprağa"
1947 yılında Nevşehirin Hacıbektaş ilçesinde doğdu. İlk ve Orta öğreniminden sonra ODTÜ'ye girdi. ODTÜ’de devrimci düşünce ile tanıştı ve devrimci oldu. Dev - Genç'in oluşumunda aktif olarak görev aldı. 1970 sonlarında kurulan THKP - C'nin MAHİR ÇAYAN’la birlikte kurucuları arasında yer aldı. THKP-C'nin ilk faaliyetlerine katıldı. Mayıs 1971’de İsrail konsolosu E. Elrom'un kaçırılması üzerine başlatılan "Balyoz Harekatı" sırasında yakalandı. Kasım 1971'de Maltepe Askeri Cezaevi’nden firar eden beş devrimciden biriydi. Zindanda kaçmanın ardında devrimci görevlerinin başına döndü. Dur durak bilmeden devrim örgütlemek için, devrimci bir önder olarak kavgaya sıkıca sarıldı. 19 Şubat 1972’de İstanbul’da kaldığı ev devletin silahlı güçlerince kuşatıldı. O, teslim olmaktansa elde silah direnerek ölmeyi tercih etti, direndi, çatışmaya girdi. Ve sabaha karşı katledildi.
Anısı kavgamızda yaşıyor.!