14 Kasım 2008 Cuma

AKP’NİN YERL SEÇİM TAKTİĞİ

AKP’NİN YERL SEÇİM TAKTİĞİ
Şiddetle çözümü konusunda ordu ile anlaşarak Kürtlerin tepkisini çeken AKP’nin 2009 yerel seçimlerinde izleyeceği stratejiye ilişkin hazırladığı belge elimize geçti. Seçimlerde en büyük desteği TSK’den alacak olan AKP, Ankara’daki politikalarının aksine yerelde ‘Kürtçü’ görünmeye çalışarak oy almayı amaçlıyor. Yerel seçimlere hazırlık yapan AKP, başta Amed olmak üzere Kürt coğrafyasında belediyeleri almak için nasıl bir strateji izleyeceğini belirledi. AKP, Amed stratejisini dört ana başlık altında topluyor:

-Fırsatlar,
- Tehditler,
- Üstünlükler,
- Zayıflıklar.

AKP’nin kapkara stratejisi

Kamuoyuna açıklanmayan strateji belgesinde AKP’nin politikaları ‘münafık ve siyaset bezarganı’ zihniyetine tamamen uyuyor. Keza, Kürt sorunu konusunda tüm yetkiyi orduya havale eden AKP, yerel seçimlerde hem ordudan tam destek hem de Kürtlerden oy alabilmek gibi bir kurnazlığa soyunuyor. Belgede öne çıkan bir başka başlık ise “Dini siyasete alet etmiyoruz”, “Dinsel milliyetçiliğe karşıyız” diyen AKP’nin DTP’de Alevilerin yer alması ve bazı vekillerin Alevi olmasını bir seçim malzemesi olarak kullanacağı yönünde. Çünkü DTP’de Alevilerin de yoğunluğunun, Amed’de AKP’ye oy kazandırmanın fırsatı olduğu savunuluyor. Başbakan Erdoğan’ın bölgeye yönelik mesajlarını, AKP’nin dindar-muhafazakar kimliğini Kürt sorununa hakim bir siyasi dille güçlendirilmek isteyen AKP, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı için “dindar-muhafazakar, Kürt sorununa hakim ve temsil gücüne sahip” olan birisini arıyor. Adayın erken açıklanıp belediye hizmetlerinde başarı vaat etmesi ve hükümet eliyle sosyo-ekonomik kalkınmanın seçim öncesinde hızlandırılması isteniyor.

‘Kürt sorununu sahiplenmek’

Kürtlere ‘Ya sev ye terket’ diyebilme noktasına gelen AKP, Amed’deki faaliyetlerinde en çok Kürt sorununu dillendirecek. Kürt sorununun çözümünde bölge halkının kendilerine ‘hakem’ rolü yüklediği iddia edilen stratejide, AKP’li yöneticilerin Kürt sorunu ve benzeri konularda DTP’lilerle her hangi bir tartışmaya girmemeleri öneriliyor. Faaliyetler sırasındaki söylemlerin nasıl olacağı şöyle açıklanıyor: “AKP’nin Kürt sorununu ‘tabii Kürtlük’ temelinde sahiplenen bir dil kullanması. Bu dil DTP’nin bölge halkının değerlerine karşı duyarsızlığı merkeze alınarak kurgulanabilir. Böylesi bir siyasal dil kurgusu içerisinde AKP’nin Kürtlere karşı samimi tutumunu destekleyecek söylemsel üstünlüğün inşaa edilmesi. Milletvekillerini iletişim konusunda yönlendirmek, gerekirse geri planda durmalarını istemek. AKP’nin DTP’li isimlerle veya Kürt sorunuyla alakalı meselelerle muhatap olmadan önce parti içinde siyasi iletişime yönelik hazırlık yapılmasını sağlamak. Belirlenen siyasi söylem ve stratejinin dışına fazlaca çıkmamaya gayret göstermek. AKP’nin ‘kimsesizlerin kimsesi’ olduğu algısını güçlendirecek siyasi iletişim dilini ‘Kürt sorununa’ uyarlamaya gayret göstermek. Kuzey Irak ile kurulan ilişkilerin halka anlatılması.”

Güney ile ilişkiler yerel seçimin parçası

“Diyarbakır kaledir” söylemini yumuşatacak kişilerle Kürt sorununa sahip çıkmayı hedefleyen AKP, DTP’nin Meclis’te olduğu, belediyelerin siyaset yeri değil hizmet yeri olduğunu dillendirecek. Federal Kürdistan Bölgesi’ndeki liderleri daha önce “Aşiret reisi” olarak gördüğünü açıklayan AKP, seçimlerde oy alabilmek için tersini yapıyor. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in Talabani ve Barzani için ‘postal yalayıcı’ söylemini hatırlatamayacak olan AKP, DTP’nin Federal Kürdistan Bölgesi’ndeki oluşumlardan rahatsızlık duyduğu ve bu rahatsızlığın halka anlatılmasını istiyor. Stratejide, KCK Önderi Abdullah Öcalan ve DTP’lilerin Barzani ve Talabani’ye karşı ‘husumet duydukları’ iddia edilecek ve bu iddiayı besleyecek sözlerin bulunup, seçim sürecinde kullanılması isteniyor.

Dinin dogmaları kadar ritüelleri de istismar ediliyor

AKP’nin Ankara’da DTP’ye ısrarla söylediği “PKK ile aranıza mesafe koyun”, “PKK’ye terörist deyin” yaklaşımından Amed’de vazgeçiliyor. AKP, yöneticilerin bu yaklaşımdan uzak kalması için de uyarıyor. AKP, DTP’nin kadın-erkek eşitliğine de karşı çıkıyor. AKP, DTP’nin “laik kadın söylemine, sosyalist kadın söylemine, irtica ve gericilik söylemine, muhafazakarlaşmayı hedef alan konuşmalarına, Kemalizm söylemlerini” propaganda sırasında kullanacak. DTP’nin öne çıkan isimlerinin “Kürtlüğünü” sorgulayacak olan AKP, muhtemelen ne kadar “Kürtçü” bir parti olduğunu halka anlatacak. DTP’lilerin İslam ve gelenek karşıtı sert açıklamaları olduğu iddia edilen stratejide, bu açıklamaların üzerinde de propaganda yapılması isteniyor. Kurban bayramının da propaganda malzemesi haline getirildiği AKP stratejisinde, Kurban ve Ramazan bayramlarına karşı DTP’lilerin yönelttikleri iddia edilen eleştiriler şöyle sıralanıyor: “Kurban bayramında ‘hayvan hakları’ ve Neruz’da Kürtlerin Ramazan ve Kurban bayramlarından vazgeçebileceği, bir tek Nevruz’un Kürt bayramı olduğu’ tarzı açıklamalar.”

Kadın-erkek eşitliğine karşı çıkıyor

Kadın özgürlüğüne karşı çıkan AKP, DTP’nin kadınlarla ilgili açıklamalarının birçok Avrupa ülkesinde bile kabul edilmeyecek kadar ideolojik olduğunu ileri sürüyor. Stratejide, şu açıklamalara yer veriliyor: “Mesela ‘karı-kocanın olmadığı bir dünya yaratacağız’ tarzında yaklaşımlar DTP’li yöneticiler için sıradan açıklamalardır. Ayrıca cinsellik, kadın özgürlüğü tarzı yaklaşımları Kürt sosyolojisiyle taban tabana zıttır. DTP’nin CHP’den bile daha radikal din karşıtı bir söylemi bulunmaktadır. Aysel Tuğluk’un Meclis konuşmaları bile tek başına yeterince malzeme sunmaktadır. DTP’li isimlerce ‘gericilik, ılımlı İslam tehdidi, mahalle baskısı, türban baskısı, dincilik, muhafazakarlaşma tehdidi vs.’ oldukça rahat bir biçimde kullanılmaktadır.”

‘Dinsel milliyetçiliğin’ daniskası, Alevi düşmanlığı yapılıyor

AKP, Amed’deki stratejisinde, Alevi düşmanlığını da açık açık beyan ediyor. Alevilerin hak taleplerini reddeden AKP, DTP’nin içinde bulunan isimler üzerinden antipropaganda yapacak. DTP’lilerin öne çıkan bazı milletvekillerinin (Alevi vekiller) Kürtçe bile konuşmadıklarını dillendirecek olan AKP, DTP’deki Aleviler için şunu söylüyor: “Alevi Kürtlerin genel Kürt nüfusuna oranı yüzde 5 bile değilken, DTP yönetiminin yarısının Alevi olması sorgulanmalıdır.”

Ordunun desteği alınacak ama halk bunu farketmeyecek

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni almak için her türlü yöntemi deneyecek olan AKP’nin en büyük destekçisi bölgedeki şiddet dozajının artırılmasında ortaklaştığı Türk ordusu. İnsan hakları ve demokrasi konusunda sınıfta kalan AKP, bunun dışa yansımaması için ise yoğun bir çaba harcayacak. Bölgede alınan sıkı güvenlik önlemlerinin halka az yansıtılması da istenen stratejide, şunlara dikkat çekiliyor: “AKP’nin Türkiye’nin milli güvenliğinin teminatı olduğu gerçeği ile TSK’den gerekli desteği sağlamak. Kuzey Irak operasyonuna yol açmayacak terör tedbirlerini sınır içinde almak. Kamu idarecilerinde gerekli görülen yer değişikliklerini ivedilikle yapmak. Güvenlik sorunu halka olabildiğince az yansıtarak çözmek.”

HİKMET ERDEN / REŞAT AYAZ/ DİHA/AMED
________________________________________