11 Aralık 2016 Pazar

İşte AKP Yönetiminde Faşist Baskı ve Zulmün At Koşturduğu Türkiye Gerçeği..!


İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla ortak açıklama yaptı; 
Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü. AKP, 10 Aralık’a temel insan haklarını ayaklar altına aldığı, savaşı resmi sınırların dışına taştığı; OHAL uygulayıp KHK’lerle yasama yetkisini gasp ettiği; MHP ve Ergenekon ittifakıyla faşizmi kurumlaştırmak istediği zulüm tablosu sunarak giriyor.
İnsan hakları savunucuları yıllardır Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorununun en önemli halkasının Kürt sorunu olduğunu ve bu sorunun barışçıl ve demokratik yolla çözülmediği sürece Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi sorunlarının çözülemeyeceğini hep ifade etti. Türkiye’de 2015 Temmuzu’nda savaş politikalarına yeniden dönülmesiyle birlikte çözüm sürecinin yol açmış olduğu insan hakları açısından göreceli sükûnet yerini kaos ve ağır hak ihlallerine bıraktı. İçeride ve dışarıda sürdürülen savaş politikalarının da etkisiyle ülkenin temel sorunları giderek daha da ağırlaştı, siyasal otoriterleşme tırmanışa geçti, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ortadan kalktı, siyasal gücün tek elde toplandığı fiili bir başkanlık sistemi yaşanmaya başlandı. 
İHD Dokümantasyon Merkezi’nin verilerine göre, 1 Ocak-30 Kasım 2016 tarihleri arasında yaşananlar şöyle özetlendi:
* Darbe girişimi sırasındaki çatışmalarda en az 270 kişi öldü, 2 bin 146 kişinin yaralandı.
* Devlet güçleri, 341 kişiyi yargısız infaz etti, 396 kişiyi de yaraladı.
* Sınır bölgelerinde 76 kişi katledildi, 160 kişi de yaralandı.
* DAİŞ eliyle yapılan saldırılar sonucu, 184 kişi katledildi, 633 kişi de yaralandı.
* 5 kişi gözaltında yaşamını yitirdi.
* ‘Faili meçhul cinayet’ sonucu 25 kişi yaşamını yitirdi.
* Cezaevlerinde yaşamını yitiren kişi sayısı en az 32’dir.
* Zorunlu askerlik yapan en az 20 kişi şüpheli biçimde yaşamını yitirdi.
* Mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu 13’ü çocuk 17 kişi yaşamını yitirdi; 41’i çocuk 51 kişi ağır yaralandı.
* 2016 yılının ilk 9 ayında çatışmalar nedeniyle 406’sı asker, polis, korucu; 605’i militan, 29’u sivil olmak üzere toplam bin 40 kişi yaşamını yitirdi. Bu dönemde bin 65’i asker, polis ve korucu, 17’si silahlı militan ve 75’i sivil kişi yaralandı.
* 2 kişi gözaltında kaybedildi.
* İş cinayetleri sonucu 1 Aralık’a kadar en az bin 816 işçi yaşamını yitirdi.
* 2016 yılının ilk 11 ayında bin 622 kişi sadece gözaltında ve gözaltı yerleri dışında işkence gördü.
Kürdistan’da tam saha
Özellikle Kürt illerine ve ilçelerine yönelik hukuka aykırı olarak uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında burada yaşayan halk, elektrik, su, yiyecek ve sağlık gibi temel gereksinimlerden yoksun bırakıldı, bilgi edinme ve haberleşme hakkı kısıtlandı, Türk güçlerinin özel harp yöntemlerine başvurması sonucu genç yaşlı, kadın, çocuk demeden çok sayıda sivil katledildi. Söz konusu il ve ilçelerde süreklilik kazandırılan bu savaş hali uygulamaları nedeniyle ekonomik ve sosyal yaşam tümüyle çöktü.
1 milyon 671 bin kişi 
TİHV Dokümantasyon verilerine göre;
* Sokağa çıkma yasaklarının başladığı 16 Ağustos 2015’ten 16 Ağustos 2016 tarihine kadar geçen süre içerisinde başta Amed (61 kez), Mardin (18 kez), Şırnak (13 kez) ve Hakkari (11 kez) olmak üzere Muş (2 kez), Batman (2 kez), Bingöl (2 kez), Elazığ (1 kez) ve Dersim (1 kez) dahil toplam 9 il ve en az 35 ilçede, resmi olarak tespit edilebilen en az 111 süresiz ve günboyu sokağa çıkma yasağı ilanı gerçekleşti. Bu yasaklar nedeniyle 2014 nüfus sayımına göre ilgili ilçelerde yaşadığı bilinen en az 1 milyon 671 bin kişinin en temel yaşam ve sağlık hakları ihlâl edilmiştir.
* En az 321 sivilin 16 Ağustos 2015 ile 16 Ağustos 2016 tarihleri arasında sadece resmi sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş zaman dilimleri içerisinde, bu kapsamdaki bölgelerde yaşamlarını yitirdikleri tespit edilebilmiştir. Bu kişilerden; 79’u çocuk, 71’i kadın ve 30’u 60 yaşın üzerindedir. 
* Ev sınırları/kapalı alanlar içerisinde yaşamlarını yitiren en az 202 sivilden 147’si ise sadece Cizre ilçesinde bulunan kişilerdir. Cizre’de 3 bina bodrumunda yakılarak öldürülen siviller ile ilgili hala etkili soruşturma başlatılmamış, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserinin ekibi ile inceleme yapmasına izin verilmemiştir. 
* Sokağa çıkma yasakları uygulanan il ve ilçelerde uygulanan abluka sonucu gerçekleştirilen yıkımların da etkisi ile yaklaşık 500 bin insan zorla yerinden edilmiş olup bu insanlar göçe zorlanmıştır.
* Sokağa çıkma yasağı uygulamaları ile ilgili Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi İzleme Komitesi Başkanlığı’nın talep etmesi üzerine Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu) tarafından 13 Haziran 2016 tarihinde “Sokağa Çıkma Yasaklarının Yasal Çerçevesi Hakkında Görüş Raporu” yayınlandı. Bu raporda, sokağa çıkma yasaklarının yasal çerçevesinin olmadığı özellikle belirtilmiştir.
* Öte yandan bu süreçte söz konusu il ve ilçelerin seçilmiş belediye başkanları tutuklanmakta ya da görevinden uzaklaştırılmaktadır. Halkın iradesini yok sayan bu uygulamalar ile çok temel bir demokrasi ilkesi çiğnenmektedir.
15 bin kişiye gözaltı
* 2016 yılında korucu sayısı artmaya devam etmiştir.
* 2016 yılında KCK soruşturmalarından, yanı sıra HDP/DBP ve HDK’ye yönelik operasyonlardan yaklaşık 15 bin kişi gözaltına alınmış 5 bin 600 kişi ise tutuklanmıştır.
* HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte 10 milletvekili tutuklandı.
* Halen gazeteci, basın-yayın çalışanı ya da gazete sahibi 146 kişi tutukludur.
* 2016 yılında OHAL ile birlikte 5 haber ajansı, 16 televizyon, 24 radyo, 62 gazete, 19 dergi, 29 yayınevi olmak üzere 155 medya kuruluşu çıkarılan KHK’larda kapatılan kuruluşlar listesinde yer aldı.
* 12 televizyon ve 10 radyo da 668 sayılı KHK’nin ikinci maddesi dördüncü bendi kapsamında kullanılan yetki ile kapatıldı. Toplamda 177 basın yayın ve medya kuruluşu kapatıldı.
* Erişime engellenen site sayısı, 5 Aralık 2016 tarihi itibariyle www.engelliveb.com sitesi verilerine göre 116 bin 126’dır. Bu sayı 2015 yılında 105 bin 958, 2014 yılında 40 bin 773, 2013 yılında ise 35 bin 1 idi. 
OHAL ve KHK rejimi
* Darbe girişimi sonrasında çıkarılan KHK’lerle ise 100 binden fazla kamu görevlisi açığa alınmış, 80 bine yakın kamu görevlisi ihraç edilmiştir. HSYK kararı ile 3 bin 698 hakim ve savcı meslekten çıkarılmıştır. 
* 15 Temmuz-10 Kasım 2016 döneminde, 90 binden fazla insan gözaltına alındı. 36 binden fazla insan tutuklandı. Tutuklananlar arasında 2 bin 500’den fazla hakim ve savcı, 6 bin 500’den fazla askeri şahıs ve 7 binden fazla polis var.
* OHAL döneminde 100’den fazla gazeteci ve yazar tutuklandı. 
* Bin 61 anaokulu, orta öğrenim kurumu ve lise, 15 özel üniversite, 113 öğrenci yurdu ve pansiyon kapatılmıştır.
* 35 sağlık merkezi, yaklaşık bin 600’den fazla dernek ve vakıf, 19 sendika kapatılmıştır. 
* Gözaltı süresi 30 güne kadar artırılmış, gözaltının ilk 5 günü avukatla görüş yasağı getirildi. 
* Gözaltında ve tutuklandıktan sonra avukata erişim hakkı sınırlandırıldı ve gizli olması gereken avukat-müvekkil görüşmeleri kayıt altına alınarak çok ciddi savunma hakkı ihlali yaratıldı. Bu şekilde işkence ve kötü muamele yapılmasına zemin hazırlandı.
* Toplamda 177 basın yayın ve medya kuruluşu; Kürt halkının en önemli sesi olan Özgür Gündem ve tek Kürtçe gazete olan Azadiye Welat gazeteleri kapatılmıştır.
* En az 80 bin kişinin pasaportu iptal edilmiştir. İptaller devam etmektedir.
* İşkence ve kötü muamele görüntüleri resmi yayın organlarında yayınlanmış, ciddi iddialar hakkında hiçbir şekilde etkili soruşturma yapılmamıştır.
Cezaevleri için en yoğun yıl
* 2016 yılında da cezaevleri, insan hakları ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerler olma özelliğini sürdürdü. 
* 1 Kasım 2016 (Adalet Bakanlığı’nın bilgi verdiği son tarih) itibariyle cezaevlerinde toplam 197 bin 297 tutuklu/hükümlü/hüküm özlü kişi bulunmaktadır. Bu sayı 2015 yılında 178 bin 89, 2014 yılında 154 bin 179 idi. AKP iktidara geldiğinde ise bu sayı 59 bin 429 idi. Görüldüğü gibi çıkarılan örtülü aflara rağmen dramatik yükselişler olmaktadır.
* Cezaevlerinde sağlık hakkı alanında ciddi sorunlar bulunmaktadır. 331’i ağır olmak üzere 926 hasta mahpus bulunmaktadır. 
* 2000 yılından bu yana uygulanmakta olan tecrit ve tretmana dayalı ceza infaz sistemi, tutuklu ve hükümlülerin fiziksel-sosyal-ruhsal bütünlüğünü tehdit etmeye devam etmektedir. 
Örgütlenme ve gösteri hakkı
* 19 sendika ile bin 600 civarında dernek ve vakfın kapatılması örgütlenme özgürlüğünün çok ciddi olarak siyasal iktidarın baskısı altında olduğunu gösterdi.
* 2016 yılının ilk 11 ayında, toplantı ve gösteri özgürlüğüne dönük saldırılarda bin 500 kişi yaralandı. 352 toplantı ve gösteriye saldırıldı.
* Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri 2016 yılında da karşılığını bulamamıştır. AİHM’in zorunlu din derslerinin kaldırılması ve Cem Evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi ile ilgili kararlarının gereği yerine getirilmemiştir.
* Alevi, Hıristiyan ve Yahudiler radikal sünni ve ırkçı grupların tehdit ve nefret söylemlerine maruz kalmışlardır.
* Vicdani ret hakkının hala tanınmaması önemli bir insan hakkı ihlali olarak varlığını korumaktadır.
Hükümete çağrı
Açıklamanın sonuç kısmında ise hükümete Dolmabahçe Deklarasyonu’na sahip çıkma, halkın 7 Haziran’da ortaya koyduğu iradeyi tanıma çağrısında bulunuldu. Yine OHAL ve KHK rejiminin bir karşı darbe rejimi olduğu kaydedildi ve bundan derhal vazgeçilmesi istendi.
İHD ve TİHV, “Devam eden hak ihlalleri durdurulmalı, sorumlular hakkında etkin soruşturma yürütülmeli, cezasızlık derhal terk edilmelidir” diyerek şöyle devam etti:
* Hükümetin, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırarak, sorunun çözümü için yol temizliği yapıp, müzakere için uygun idari, hukuki ve siyasi zemini oluşturmasını ve bir an önce müzakereleri başlatmasını istiyoruz.
* Türkiye’nin Ortadoğu’da uygulamaya çalıştığı siyasi projesinden vazgeçmeye, halkların kendi geleceklerini belirleme ilkesine uygun olarak Rojava kantonlarını tanımasını ve iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmesini istiyoruz.
* HDP’nin dışlanıp siyaset dışına itilmesi politikasından vazgeçilmeli, bir an önce HDP Eşbaşkanları başta olmak üzere tutuklu tüm milletvekilleri ve belediye başkanları ile siyasetçiler serbest bırakılmalıdır. 
* Tecridin en sık uygulandığı İmralı F Tipi Cezaevi bir an önce kapatılmalıdır. Öcalan üzerinde uyguladığı kesin tecridi bir an önce kaldırmalı, ailesi ve avukatları ile görüşmesini sağlamalıdır. 
* İnsanlık dışı bir uygulama olan çocuk cezaevleri kapatılmalıdır.
* Bir an önce hasta mahpusların salıverilmesi ve tedavilerinin süratle yapılması için gerekli yasal ve idari tedbirler alınmalıdır. Gerekirse infaz kanunun 16. Maddesi değiştirilmeli veya geçici bir madde ile sorun çözülmelidir.
* Türkiye cezaevlerinin bir an önce bağımsız heyetler tarafından incelenmesi gerekir. İnsan hakları örgütlerinin temsilcilerinin cezaevlerinde inceleme yapmasına izin verilmelidir.”