
Çünkü biliyoruz ki, yüzyıllardan beri devam eden kadının kölelik durumunun kaynağı, özel mülkiyet sistemidir. Özel mülkiyet, diğer her türlü sömürü ve baskının temeli olduğu gibi, kadınların üzerindeki cinsel baskıların ve sömürünün, cins ayrımcılığının da temelini oluşturur. Bugün dünyada egemen olan ücretli kölelik sistemi kapitalizm, feodal orta-çağ karanlığının kalıntıları, dinin köleleştirici kuralları ve bütün gerici etkileri, gerici ideoloji ve kültürlerin yansıları, yüzyıllardır toplumda yerleşmiş çeşitli gerici gelenek ve görenekler yıkılmadan kadının kurtuluşu gerçekleşemez. Kadının özgürlük kavgası, temel hedefe bunları koyarak, sosyalizmi kurma amacıyla yürütülmelidir. Bu temel hedefler ve amaç doğrultusunda güncel siyasal ve ekonomik taleplerle mücadelesini geliştirip ileri taşımalıdır.
Bu 8. Mart’ta emekçi kadınlar, emperyalizm ve emperyalist uşaklarına karşı; işbirlikçi tekelci kapitalist sisteme ve faşist diktatörlüğüne karşı; Kürt ulusuna inkar, imha ve baskılarına karşı, gözaltı altı kayıplarına, cinsel taciz ve tecavüzlere, fuhuş ve kadınların meta olarak alınıp satılmasına karşı, yoksuluğa, işçi kıyımı terörü ve sendikasızlaştırmaya, taşeronlaştırmaya karşı sınıf kardeşlerimizle omuz omuza kavgaya katılalım;
8 Martta bir kez daha her alanda eşitlik ve özgürlük için kadınlar olarak örgütlenip ayağa kalkmak ve mücadelenin neferleri olmak için sloganlar yükseltildi. Değişik yerlerde eylemlere DHB okurları da katılıp destek oldular.
DHB Okurları
İSTANBULDA 8 MARTTA BİLE ORTAKLAŞILMADI
İstanbul da 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü 8 Martta Kadıköy’de iki farklı yerde bölünmüş halde mitinglerle kutlandı.
İlki içinde DTP,ESP, SDP, SP ve EHP'li kadınlar KESK ve DİSK'li kadınlar kendi pankartları ve flamalarıyla katıldı. 8 Mart yürüyüşünü Irak ve Güney Kürdistan'dan kadın sendikacılar da katıldı, Arapça ve Kürtçe sloganlar attı, pankart açtı.
Burjuva kapitalist egemen sisteme, ekonomik krize, tacizlere, tecavüzlere mücadele çağrısı yükseltilen mitinge erkekler alınmayarak kaıdn sournunu alnızca kadınlaırn çözeceği feminist tutumu çanak tutuldu. Hemde devrim ve sosyalizm adına yapıldı. Kadıköy Meydanı'nıda buluşan 8 bin civarındaki kadınlar, “ Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz” diye haykırdı.
Yürüyüşe, en büyük katılımı DTP’li Kürt kadınlar olşturdu. 45 bine yakın kadın, ulusal kıyafetleri katıldıkları yürüyüşte davullar ve deflerle tempo tuttu, “Namusumuz özgürlüğümüzdür” sloganını attı..
Kortejlerın en önüne “Erkek egemenliğine, namus cinayetlerine, şiddete, savaşa, militarizme, yoksulluğa, SSGSS'ye karşı” yazılı pankart açıldı. Kadınlar, ekonomik krize, yoksulluğa karşı tencerelerini havaya kaldırdı, mutfaktaki yangına işaret etti. Sokakta, evde yaşadıkları tecavüzlere, tacizlere karşı “Kimsenin namusu olmayacağız” diye haykırdı. Renkli ve coşkulu görüntülerin yaşandığı yürüyüş kolunda “Jin jiyan azadi” ve “Görünmeyen emek sesini yükselt” sloganları da sık sık dile geldi.
Miting tertip komitesi'nin Kürtçe ve Türkçe yapılan açıklamasını okuyan Özlem Altun, “Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimizin bizim olduğunu haykırmak için alanlardayız” dedi. Altun, kadınların yaşadığı şiddet için “ Bu kadar çok tecavüz ve bu kadar şiddet tesadüf mü ” diye sordu. Altun, adaletin kapısının kadınlar için kapalı olduğunu belirtti. “Erkek egemen sistemin bizlere yönelik namus anlayışlarına isyan ediyoruz” dedi.
Altun, yaklaşan yerel seçimleri hatırlattı, taleplerini ifade etti. “Yerel seçimlerde de söyleyecek sözümüz var. Kadın konusuna duyarlı olmayan partilere oyumuz yok. Her mahallede kreş sığınma evleri ve sağlık ocakları istiyoruz” dedi. Altun, Kürt kadınlarının yaşadığı baskılara dikkat çekti, “Anadilimize baskı görmemek, konuşmak eğitim yapmak istiyoruz. Dilimiz kültürümüz dinimiz ne olursa olsun birlikte yaşamaya kararlıyız" dedi.
Omuz omuza halayların çekildiği, hep bir ağızdan şarkıların söylendiği miting, Koma Avzem'in konseriyle sona erdi.
Kadıköy'de ikinci miting
Sanki birlikte yürmeyeceğiz sözlerini kanıtlarcasına Devrimci 8 Mart Platformu ismiyle bir araya gelen kurumlarda Kadıköy'deki otobüs duraklarında bir miting yaptı. Halk Cephesi, Partizan, TKP, HKM, BDSP ve bileşenlerinin yer aldığı platform, “Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye, emperyalist saldırganlığa, yoksulluğa, gericiliğe ve ezilmeye karşı kadınlar mücadeleye” yazılı ortak pankartı açtı. Mitingde, “Her gün 8 Mart, her gün kavga”, “Kadınlar mücadeleye özgürleşmeye” sloganları atıldı. 2 bini aşkın kişinin yer aldığı mitingde, kadınlara nazaran erkek ağırlığı dikkat çekti.
8 MART ERKEKLER KARŞI MÜCADELE OLARAK ALGILANAMAZ
Aslın da 8 Mart emekçi kadınlar günün gittikçe yalnızca kadınların eyleme katıldı bir tutumun yaygınlaşması, devrimci hareket üzerinde feminist baskılanmasının nasıl gerici bir konuma doğru evrildiğini gösteriyor. 8 Mart emekçi kadınların erkek sınıfdaşlarıyla omuz omuza burjuva kapitalist sisteme karşı yürüdükleri bir gün olmaktan çıkartıp, erkeklere kadınların mücadele ettiği bir güne dönüştürmeye getirilerek 8 Mart’tın devrimci toplumsal özü boşa çıkarılmaya çalışıyor. Sosyalist feminist bir hatta yürüyen SDP, EHP, KESK’li ve feministleri bir yana bırakalım, ama DTP ve ESP’ye peki ne demeli. Hani but akımlar kadın sorunu toplumsal bir sorun ve burjuva kapitalist sistem de kaynaklandığı, onun için de burjuva kapitalist sistem yerle bir edilmeden kadın sorununun çözüm yollarının açılmayacağı düşüncesini savunuyorlar. Peki ne değiştir de erkekler omuzdaşları kadınlardan uzaklaştırılarak kadın sorunu yalnızca kadınları ilgilendiren ve erkekle karşı mücadele olarak görünen sorun haline getirildi. Kadına sorununun çözümü, devrim ve sosyalizm savaşımından koparılmaya çalışılan, erkekle kadını karşı karşıya getirmeye, birleşik ortak bir savaşım geliştirmenin önüne barikat ören bu feminist burjuva gerici yaklaşımlar kadın hareketi içinde darbelenmeli ve kadınları erkeklere düşman eden ve emekçilerin gücünü bölüp parçalayan tutumlardan vaz geçilmelidir.
Nasıl ki Kürt sorunu yalnızca Kürtlerin mücadelesiyle çözülemeyeceğine göre, Türk ulusu ve diğer milliyetlerden emekçilerin Kürt özgürlük hareketiyle aynı kulvarda buluşan ve Kürt sorunu aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunu olarak bakan emekçiler ortak hareketle Kürt sorunun halkçı demokratik halkçı temelde çözmeleri gerekirse, aynı şekilde kadın sorunuda erkelerin özgürleşmesi sorunu olarak görüp kavrayarak kadınların özgürleşme mücadelesini erkekler kendi özgürleşme mücadelesi olarak görerek, kadın mücadelesine omuz verdiği ölçüde kadın sorununun çözüm yolunun açılması kolaylaşacaktır.