9 Mayıs 2018 Çarşamba

Kızıl Meydan’da Zafer Günü: Kremlin komünizm simgelerinden ne umuyor?


9 Mayıs Zafer Günü’nün yıl dönümlerinde Rusya’daki törenler yıllar içerisinde coşkusundan pek bir şey kaybetmedi. Milyonların sokağa döküldüğü etkinlikler, savaşta kaybedilenlerin çocuklarının ve torunlarının katıldığı devasa “Ölümsüzler Taburu” kortejleri, kent merkezinde Kızıl Ordu Korosu’nun zafer şarkılarının yankılanması… Orak çekiçli bayrakların Moskova ve birçok kent merkezinde görkemli şekilde dalgalanması dünyanın ilgi odağında.
Bu yılın 9 Mayıs’ındaki törenlerde de Kızıl Meydan’da askeri geçit töreni düzenlendi. Komünizm simgeleri askeri araçların tepesinde ve binalara giydirilen devasa pankartlarda göz önündeydi.
ÖLÜMSÜZ ALAY YÜRÜYÜŞÜ
Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası’nı yenilgiye uğratmasının 73. yıldönümü vesilesiyle Nazilere karşı savaşta ölenler anısına “Ölümsüz Alay” yürüyüşü düzenlendi.
İlk kez 2012’de Rusya’nın Tomsk kentinde düzenlenen ve daha sonra ülke geneline ve dünyaya yayılan yürüyüş sırasında katılımcılar, zafer ve savaş temalı şarkılar söylediler.
Zafer Günü nedeniyle Moskova'daki törene 12.500 asker katıldı. Rus ordusunun envanterindeki bazı yeni askeri araçlar ilk kez sergilendi. Zafer Günü kutlamalarının “askeri” boyutu öyle yoğundu ki, etkinliği haberleştiren ajanslar bu günün tarihi anlamından önce Rus ordusunun “meydan okuyuşunu” öne çıkarttılar.
Moskova’nın tercihinin aksi yönde olduğunu düşünmek için de hiçbir neden yok. Bir süredir dünyanın “tek kutuplu olmaktan çıktığı” düşüncesini işleyen Rusya, askeri alanda ABD ve Batı dünyasına meydan okuma girişimlerine hız vermiş durumda.
NETANYAHU’YLA BİRLİKTE KATILDILAR
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaptığı konuşmada “Savaş tehdidinin ciddiyetinin, barışın ise ne kadar kırılgan olduğunun farkındayız” dedi.
Putin’in konukları arasında, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da vardı. Ortadoğu’da savaşın merkez üslerinden biri konumundaki Filistin coğrafyasına yönelik saldırganlığın sembollerinden Netanyahu’nun, komünizmin dünyaya bıraktığı izlerden birisinin yıl dönümünde boy göstermesi de tepkilere neden oldu
KREMLİN EKİM DEVRİMİ’Nİ ‘UNUTMUŞTU’
Öte yandan, son 1 yıllık dönemde Rus devletinin tarihi anmalara verdiği önem tartışmalara konu oldu. Bunun nedeni, 20. Yüzyıl’ın en önemli dönemeci sayılan Ekim Devrimi’nin yıl dönümünde, Kremlin’in kutlama yapmaktan kaçınması ve tartışmalar üzerine göstermelik bazı buluşmalarla yetinilmesi.
Bunun yerine Rus yönetimi, kendisine yakın olmakla eleştirilen Rusya Federasyonu Komünist Partisi’nin (RFKP) bazı etkinliklerine zımni destek sundu. Geçtiğimiz yıl 8 Kasım’da Moskova’nın merkezi bir bulvarında, dünyadan katılımcıların bir araya geldiği Ekim Devrimi yürüyüşü gerçekleşti. RFKP’nin devreye girmesi sayesinde Kremlin hem bu tarihi günün “anavatanı” olmasının gerektirdiği bazı adımları atmış oldu, hem de kapitalizm doğrultusundaki tercihleriyle çelişecek ölçüde Ekim Devrimi övgüsü yapmaktan kurtuldu.
KREMLİN 9 MAYIS’A NEDEN ÖNEM VERİYOR?
9 Mayıs Zafer Günü’ne verilen önemse, bu günün Ekim Devrimi’nin yıl dönümüne kıyasla “Güçlü Rusya” imajına daha uygun bir mesaj içermesi. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazileri dize getiren ve Avrupa’nın burçlarına bayrağını diken SSCB’nin mirası, bugün “iki kutuplu dünya” imajını vitrine süren Rusya için sosyalist devrimden daha işlevli görülüyor. Bu nedenle Putin’in Stalin karşıtı tezlere bile bir yerden sonra prim vermediği söylenebilir: Bugünkü güç gösterisine katkıda bulunacak bütün imajların kullanımı Rus yönetimi tarafından “mübah” görülüyor.
Rusya’da düzenin komünizm simgelerini kullanımı konusunda artık geniş bir kesimin hemfikir olduğu “mekanizma”, Ekim Devrimi’nin yıl dönümü ve 9 Mayıs törenleri karşılaştırmasında daha da görünür hale geldi: Orak çekiçli bayraklar, komünizmi simgeleyen motifler ve Kızıl Ordu’yu hatırlatan askeri geçitler, “Büyük Rusya” imajını vurgulayacak bir güç gösterisi için sahaya sürülüyor.
Komünistlerin Kızıl Meydan’da dalgalanan bayraklardan heyecan duymaları için henüz hiçbir nedeni yok. “İki kutuplu dünya” hatırlatmasında da eksik olan bir şey var: Kapitalist dünyanın yörüngesindeki iki taraf, çeşitli coğrafyalarda askeri çatışma riski yaşayacak kadar burun buruna gelseler de, emekçi sınıfların çıkarlarına karşıtlık söz konusu olduğunda yan yana bulunuyorlar.