
Atay “Bu mekanı bir okula, tüm
arsızlığımla bir ödüle hatta reklamcı bir dille ‘mutlaka yaşanması gereken’ bir
deneyime çevirme eksenindeyim. Dolayısıyla peşinen söyleyeyim, benden
pişmanlık, çaresizlik, sinik kelimeler işitemeyeceksiniz asla” diye yazdı.
Cumhuriyet’ten Zehra Özdilek’in haberine
göre Boğaziçi Üniversiteli Atay, dışardaki arkadaşlarına bir mektup gönderdi.
Mektubuna ‘bir miktar şaşkın’ olduğunu
belirterek başlayan Atay “Böylesine adil olmayan bir karar çıkmasını
beklemiyordum. Şu güzel bahar aylarında dört duvar arasında olmak insana
koymuyor değil” diye yazdı.
“Peşinen söyleyeyim, benden pişmanlık,
çaresizlik, sinik kelimeler işitemeyeceksiniz asla” diye yazan öğrenci,
mektubuna şöyle devam etti: “Size büyük özgürlük nutukları da çekecek değilim,
şunun şurasında 150 m2’ye 40 kişi tıkılmış durumdayız, hani ‘çıkayım sonra söz
geri geleceğim’ desen izin vermiyorlar. Hatta kapıyı üzerine sürgüleyip günde
iki defa sayım falan yapıyorlar. Bayağı enteresan yani düşününce. Yine de
kendimi bir ‘özgür tutsak’ olarak kurguluyorum, 24 saat bana hala dayanmıyor,
yetmiyor. Saatlerce kitap okuyor, spor yapıyorum. Mekansal ayrıştırma
pratikleri sonucu ayrı kaldığımız insanlarla bir hayatı paylaşıyorum. Volta
atmak ve ana haber (tabii ki Fatih Portakal) izlemek gibi yeni rutinlerim
oluştu. Anlayacağınız, kısıtlı imkanların tanıdığı o meşhur mütevazı mutluluğun
tadını çıkartıyorum. Bir düelloya davet edilmiş durumdayız. Kavgam ‘faşizmi
yargılayan’ Dimitrov’lara yaraşır bir mahpus olmanın kavgasıdır.”
Ne olmuştu?
‘Zeytin Dalı Harekatı’ kapsamında Afrin
kent merkezine girilmesinin ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde bir grup öğrenci
lokma dağıtmıştı. Başka bir grup öğrenci de “İşgalin, katliamın lokumu olmaz”
yazılı pankart açmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘vatan haini’ ve
‘terörist’ diyerek hedef gösterdiği öğrencilerden 13’ü tutuklanmıştı.