
Hak-İş Genel Merkezi yaptığı yazılı bir açıklama ile Mustafa Türkel’in “Hak-İş ve Memur-Sen’e el uzatmazdım ama işçinin mücadelesi için el uzattım” söylemlerini sorumsuzluk olarak değerlendirerek, bunların TEKEL işçisine zarar vermeye başladığını söyledi. Türkel'in istifa etmediği ya da Hak-İş’ten özür dilemediği takdirde, bundan böyle Hak-İş'in TEKEL gündemli ortak çalışmalarda bulunmayacağının ifade edildiği açıklamada, Hak-İş'in katkısını kendi gücüyle sürdüreceği ifade edildi. Gerçekleştirilen bir-iki ortak toplantıya katılmayı destek olarak değerlendiren Hak-İş'in, 60. gününe yaklaşan TEKEL direnişine desteği genel söylemlerle ötesine geçmiyordu. Hak-İş, bugüne kadar direnişle dayanışma çerçevesinde anlamlı hiçbir adım atmamış, direnişten etkilenen tabandaki işçileri de pasifize etmiş, dayanışmayı yükseltecek araçları devreye sokmamıştır. 4 Şubat dayanışma grevine dahi katılım sağlamayan Hak-İş'in bundan sonra da “kendi gücüyle” yapacağı şeylerin laftan öte bir anlamı olmayacaktır. Kaldı ki Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, direnişin ilk günlerinde TEKEL direnişini karalama gafletinde dahi bulunmuştu. Bir gazetenin “açılım süreci”ne dair soruları yanıtlarken TEKEL işçilerinin, hükümetin “açılım projesi”nden rahatsız olan çevrelerin değirmenine su taşıdığını iddia etmişti.
Tek Gıda-İş de yaptığı açıklama ile Hak-İş iddialarına cevap verdi
“BAY USLU! Bir kez daha söylüyoruz. Uslu uslu oturun, katkınız yok ama hiç olmazsa sicilinizi daha fazla kirletmeyin” denilen açıklamada TEKEL direnişinde Hak-İş'in durduğu yer maddeler halinde açıklandı.
Açıklamada özetle şunlar söylendi: “TEKEL işçisini, tam bir yıldır toplu iş sözleşmesiz bırakan sizsiniz. ÇAYKUR işçisine de aynısını yaptınız. Hükümet kitlesel tepkinin en yoğun olacağını tahmin ettiği dönemde hem ÇAYKUR işçisini, hem de TEKEL işçisini örgütsüz, dağınık bırakmanın hesabını yaptı. Taşeronluğu da size bıraktı. Evet siz taşeronsunuz. Hükümetin, bağımsız ve hür sendikacılığı yok etmeye çalışan ideolojisinin, politikasının aleti sizsiniz. Hükümet adına tetikçilik yapıyorsunuz. Hukuku çiğnemekten, yalan söylemekten, insanlara baskı yapmaktan, iktidar gücüyle tehdit etmekten çekinmiyorsunuz. TEKEL’de, 50 yıldır değişmeyen yasa hükmüne rağmen, olmayan bir işkolu tespit sorunu yarattınız. Çalışma Bakanlığı ile tezgahı kurdunuz. Konuyu yargıya sürükleyip, TEKEL işçisinin toplu sözleşme haklarını gasbettiniz. Şimdi hangi yüzle, hangi cüretle TEKEL işçisine, mücadelesine 'saygı' dan bahsediyorsunuz. 'Saygı' kavramı ağzınızda ne kadar zavallı bir hal alıyor. Yazık! TEKEL işçisini bu sözlerle kandırabileceğinizi mi sanıyorsunuz? KANMAZLAR, HİÇ ENDİŞENİZ OLMASIN!”
Açıklamada Uslu'nun sınıfın TEKEL direnişi etrafında kenetlenmesi ile direnişe destek veren binlerce emekçiye, kendi tababına hesap vermekten koktuğu için bir biçimiyle sürece dahil olmak zorunda kaldığı belirtildi. “Taşeron kimliğinizin, eylem kırıcı kimliğinizin, tetikçi kimliğinizin ifşa olmasından korktunuz. Ama sizin için 'yukarısı bıyık, aşağısı sakal' tabii. Ne de olsa, yukarıda emrinde olduğunuz siyasi iktidar var. Ona da hesap vermek zorundasınız” denilen açıklamada üretimden gelen gücün hangi işyerlerinde kullanıldıysa bunun açıklanmasının yapılması istendi.