
Avrupa’da iş kazası denen şeye Türkiye’de
neden fıtrat dendiği üzerine konuşan Saymaz, uçakta karşılaştığı, Necati isimli
Almanya’da çalışan bir maden işçisinden bahsetti. Kütahyalı olan maden
işçisinin 25 yıl önce Almanya’ya girmeye karar verdiğini anlatan Saymaz, sözünü
ettiği işçinin Almanya’da yalnızca iki kez, uyarılara uymadığı için iş kazası
geçirdiğini söyledi. Kütahya’daki maden işçilerinin hemen hepsinin Soma’daki
madenlerde çalıştığını dile getiren Saymaz, “25 yıl önce Almanya’ya gitmiş
olmasaydı bugün itibariyle 15 kez hayatını kaybetmişti. Almaya’daki iş kazası
oluyor da Türkiye’deki neden fıtrat oluyor? Fark, Türkiye’nin 12 Eylül
döneminde başlayan bu programın AKP ile tamamlanmak üzere olan neoliberal
yönüdür” dedi.
TAŞERON ÖLÜM GETİRİYOR
Taşeronlaşmanın sonuçlarından örnekler
veren Saymaz, Tuzla tersanesinde filika testi için kum torbaları yerine
işçilerin kullanıldığını hatırlatarak bugün daralma olan sektörde büyüme
olduğunda benzer iş kazalarının artacağını söyledi. Özelleştirmenin, cinayetin
doğrudan sebebi haline geldiği alanlardan birinin 2004’te özelleştirilen
elektrik dağıtım sektürü olduğunu ifade eden Saymaz, 2010 yılında Kurban
Bayramı’nın birinci gününde İstanbul’da bir işçinin elektriğe kapılarak ölümüne
sebep olan taşeronlaşma ve özelleştirmenin getirdiği ihmaller zincirinden
bahsetti. 9 yıldır taşeron işçi olarak çalışmasına rağmen elektrik direğine
tırmanması için gerekli olan belgeye sahip olmayan Erkan isimli işçinin
taşeronda çalışan teknisyenin yanlış hattı kesmesi sonucu hayatını
kaybettiğinin, Erkan’ı direğe çıkaran sepetli aracı kullanan çalışanın da aracı
kullanmayı bilmediğinin ortaya çıktığını aktardı. Yargılama sürecinde, BEDAŞ
yetkililerinden başlanarak özelleştirmenin sonuçlarına dikkat çeken savcının
değişmesi ile bilirkişinin de değiştiğini söyleyen Saymaz, devam eden
yargılamada ölenin suçlu çıkarıldığını ifade etti.
ÖZELLEŞTİRMELER DURDURULMALI, TAŞERON
KALDIRILMALI
Soma’da Mayıs 2014’te üretim zorlaması
sonucu yaşanan ve 301 işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetini hatırlatan
Saymaz, Enerji Bakanlığı’nın 5 yılda 15 milyon ton kömür üretme hedefi
nedeniyle bir yanda ocak yanarken bir yanda işçi çalıştırıldığını söyledi.
Bursa’da Avrupa’ya kaçak üretim yapan Özay Tekstil’de, 2005’in Aralık ayında 5
kadının kapılar üzerlerine kilitlendiği için yanarak öldüğü iş cinayetini
hatırlatan Saymaz, Uludağ’da yılbaşı kutlamaları yapılırken Uludağ’ın
eteklerinde bulunan tekstil fabrikasında ölen 5 kadının cenazesinin
defnedildiğini söyledi. Bütün bu sürecin 12 Eylül ile başlayan siyasal İslam
ile neoliberalizmin işlediği 30 yıllık bir suç olduğunu dile getiren Saymaz,
“Sendikasız bir toplumu tarikat ve cemaatlere mahkum ettiler. Örgütsüzlüğün
karşılığı, asgari ücretin altında çalışan işçinin evladını Aladağ’da bir yurda
vermesidir. Bunun karşılığı budur. İslami yardım derneklerinden birine mahkum
edilmesidir. İş kazalarının onda dokuzu önlenebilir ve ön görülebilir olduğu
için tam da bu nedenle cinayet olduğu gerçeği örtülebilsin diye bunların adı
fıtrat olmuştur” dedi. Çıkışın özelleştirmelerin durdurulması olduğunu söyleyen
Saymaz, ağır sanayi kamulaştırılmalı, sendika zorunlu hale getirilmeli, taşeron
yasaklanmalı, çocuk işçilik yasaklanmalı” dedi.