
1857 yılında Amerikanın Newyork kentinde
129 kadın tekstil işçisinin, kapitalistlerin acımasız saldırısı sonucu
katledilişinin üzerinden tam 160 yıl geçti. Bu katliamı unutmayan ve onu bize
bir mücadele günü olarak armağan eden Komünist 2. Enternasyonalist bir araya
gelişin üzerinden ise tam 107 yıl...
Kapitalizmin bu gezegene ayak
basmasından bu yana gecen kanlı 200 yıl boyunca tüm kaynaklarıyla, doğası ve
insanlarıyla alabildiğine sömürülen yerkürenin bunu daha ne kadar
kaldırabileceğini tahmin etmek çok zor olmasa da, devrimci mücadelenin tüm bu
gidişatı birden ve kesin bir şekilde bambaşka bir şeye dönüştürebileceğini her
zaman hatırlayarak, mücadelenin bir adım daha yükseltileceği bir 8 Mart’a
yaklaşıyoruz....
Emekçi kadınların bir kez daha sokakları
dolduracağı bugün kendisi gibi emeğini satarak, hayatta kalan erkeklere kıyasla
daha çok sömürülen, aynı işi yapmasına karşın daha az ücret alan, krizde işten
çıkarılan, işçi sınıfını besleyen yeni işçileri yaratması için sürekli dişiliği
kutsanan, ama bu dişiliğiyle geceleri sokaklarda yürüyemeyen, tacize ve
tecavüze uğrayan ve bunun mağduru olmasına rağmen suçlusuymuş gibi
cezalandırılan, bedeni tüketim toplumu için alabildiğine kullanılan, sömürülen
ama bu bedeni kendi istediği şekilde kullanılmasına izin verilmeyen, kadın-kız,
namuslu-namussuz,, savaşlarda cephede ölen erkekleri-çocukları-kardeşleri için
gözyaşı dökerken, militarizm tarafından bedenleri çiğnenen kadınlar bir kez
daha sokaklara çıkacak.
İkiyüzlü sistem tüm kanunlarıyla,
eşitlik sağladığını söylese de kadın olmayı en ağır şekilde ödetmeye devam
ettiği kapitalizmde kadınlara mücadele etmek dışında başka bir yaşam alanı
kalmıyor: sömürülmeye karşı, ikinci cins olmaya karşı sokaklar dışında başka
bir mücadele şekli kalmıyor.
Kadınlar basit bir su taşmasında
işlerine giderken servis aracında sıkışıp ölen tekstil işçileri olmamak,
ayrılmak istediği için sokak ortasında katledilmemek, mini etek giydiği için
tecavüz edilmeyi hak etmemek, Irak’ta bir ana ya da Afganistan’da bir kız
kardeş, ABD dostu Suudi Arabistan’da kırbaç cezası bekleyen bir genç kadın ya
da hemen yani başımızda Kürt coğrafyasındaki özel savaş koşullarında kadın
olmanın bedelini en ağır şekilde ödememek için kurtuluş mücadelesini kendileri
gibi bu sistemin pisliğini çeken erkeklerle ortak cephede yer alarak sürdürmeli
ve sisteme ortak vurmalılar.
Burjuva kapitalist sisteme kırılabildiği
her noktada, saldırabileceğimiz her noktada alabildiğine saldırmalıyız.
Daha çok 8 mart yaratmalıyız tıpkı 160
yıl öncesi kurulan fabrika barikatı gibi radikal, tıpkı 107 yıl öncesi ilan
edilen Komünist 2. Enternasyonal gibi kızıl ve tıpkı Rosa gibi devrimci
olmalıyız.
Kahrolsun Emperyalizm,Kapitalizm ve
Faşizm!
Yaşasın Dünya Emekçi Kadınlar Günü 8
Mart!