2 Mart 2017 Perşembe

Gözaltındaki kadınlar: Psikolojik ve fiziksel işkenceye maruz bırakıldık


MARDİN – Xerabê Bava köyünde gözaltına alınıp sonra serbest bırakılan Emine Göktürk, Türkan Bayhan ve Gülbahar Toy, erkeklerle aynı koğuşta tutulduklarını, sağlık kontrollerinin aynı yerde yapıldığını, psikolojik işkence uygulanıp, itirafçılık dayatıldığını anlattı.
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava köyünde gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan Gülbahar Toy, Emine Göktürk, Türkan Bayhan gözaltına alınan erkelerle aynı koğuşta tutulurken, köyden alındıklarında ince arayamaya tabi tutulduklarını belirtti. Erkek koğuşunda kalmak istemediklerini dile getirdiklerini ancak itirazlarının reddedildiğini belirten kadınlar, itirafçılığa zorlandıklarını söyledi.
Dışarıda saatlerce bekletildiğini belirten Gülbahar Toy, “Köy askerler tarafından basıldığında Cumartesi günüydü. Uçakların sesini duyduk, çıktığımızda köyün dört tarafını askerler basmıştı. Bizim eve girdiklerinde ‘yere uzanın’ dediler, erkekleri çıkardılar, ‘kadınlar kalsın’ denildi. Kimliklerimizi aldılar. Askerle bize ‘siz dışarı çıkacaktınız nereye gideceksiniz’ diye sordu. Biz de ‘havyalarımıza yemek verecektik’ dedik. İlk iki gün sonra köy sessizleşti, üçüncü günde ‘köyde arama yapacağız’ dediler. Evimizi aradılar bir şey bulmadılar. Daha sonra ‘burası Gülbahar’ın evi mi ifadesini alacağız’ dediler. İlk iki ya da üç saat beni tek başıma okulda beklettiler. Daha sonra komşunun evinde yaklaşık 8 saat dışarıda bekletildik. Dolmuşa bindirip jandarmaya getirildik. Orada ben ve 3 kadın diğer gözaltındaki erkeklerle kaldık” diye anlattı.
Psikolojik işkence yapıldı
Yakıp yıkılan yerler ve öldürülen insanların fotoğrafları gösterilerek psikolojik işkence yapıldığını ifade eden Gülbahar, “Gözaltındayken birkaç defa bizi ifadeye çağırdılar, bize köyümüzün fotoğrafını gösterdiler, böyle yapmışız dediler. ‘Siz onları gördünüz mü’ diye sordular, ben kimseyi görmedim, Türkçe bilmediğim için çok fazla soru sorulmadı bana. İfade alındığında ‘sizin köyde sığınak gördük’ deyip fotoğraf gösterdiler, bazı isimler sordular. Kimseyi tanımadığımı söyledim” dedi.
‘Ellerinden gelseydi bizi vururlardı’
Gözaltına alınırken işkenceye maruz bırakıldıklarını belirten Emine Göktürk de şunları anlattı: “Askerler köyü ilk bastığında kapımız açıktı, kapıyı vurup içeri girdiler. Ellimi tutup beni başka bir odaya koydular. Kadın polisler vardı, erkek polislerle birlikte arama yaptılar. Köydeki polisler ve askerler ellerinden gelseydi bizi vururlardı. Bizi saat dört gibi çıkardılar, akşam karanlık basana kadar bekletildik. Daha sonra Nusaybin’e getirdiler. Bana, ‘sığınakların yerini söyle’ diyorlardı ama neden bahsettiklerini bilmiyordum. ‘Gelin size ev, apartman yapacağız, köyünüzün hepsini yakacağız’ diyorlardı. Yani bizim köyü boşaltıp bırakmamızı istiyorlardı.”
Erkek koğuşunda ve erkek doktor tarafından tedavi olmak istemediğini buna itiraz etmesine rağmen kabul edilmediğini söyleyen Emine, “Bana bir belge verdiler, buna imza atmamı istediler, ben bilmediğim için imza atmadım. 11 gün gözaltında kaldım. ‘Ben bir şey bilmiyorum’ dediğimde ‘yalan söylüyorsun’ diye bağırıyorlardı. Biz daha köydeyken, birkaç kişinin evini yakmışlardı. İşkence edilen Abdi Aykut’un evini yakmışlardı. ‘Abdi o köye geldiğinde onu köyden kovun, ona selam vermeyin’ diyorlardı.”