
Benzine, otoyol ücretlerine, elektriğe,
suya, doğal gaza, ekmeğe, ulaşıma... Zamlar art arda gelirken, yoksulluk da
artıyor. Öyle ki Karadenizli bir işçi “Hamsi yiyemiyorum” diyor. Bir başkası
evine artık meyvenin giremediğini söylüyor. İşçiler Afrin operasyonuyla
zamların ve yoksulluğun daha da arttığına işaret ediyor.
MA’ya konuşan işçilerden Mekanik Ustası
Sedat Aydın, savaşın kendilerini ciddi şekilde etkilediğini belirterek “En
basiti gıda, beslenme ve giyim gibi her alanda kısmak zorunda kalıyoruz. Ben ve
eşim çalışıyoruz. Normalde ev almamız gerekirken kirada kalıyoruz. Ev hayali
bile kuramıyoruz” dedi. Evde iki kişi çalışmaması durumunda geçinemeyeceklerini
dile getiren Aydın, devam etti: “Bazen markete gidip sadece ürünlere bakıp
çıkıyoruz. Doğalgaz, elektrik faturaları katlanarak geliyor ama bizim
maaşlarımız da enflasyon karışışında eriyor.”
BİZİM ÇOCUKLARIMIZ ASKER OLUYOR
Savaşın hükümet ve patronlar tarafından
bir araç olarak kullanıldığını ifade eden Aydın, “Zenginlerin çocukları
istedikleri okullarda okuyor. Onların çocukları bürokrat olurken, bizim
çocukların eline silah verip asker yapıyorlar. Sonra biz de onların cenazesini
karşılıyoruz” dedi.
Karadenizli olduğu halde hamsi dahi
alamadığını vurgulayan Aydın, “Ben 2001’de Ordu’da balık hamsi satıyordum.
25-50 kuruşa hamsi satıyorduk. Bizim orada hamsiye fakir yiyeceği deniyordu.
Şimdi ise hamsi bile çok lüks oldu” diye konuştu. “Bizi yönetenlerin bizi
düşündükleri yok. Sadece kendi kârlarını düşünüyorlar” diyen Aydın, emekçiler
ve bütün ezilen insanların örgütlenip ülkedeki bütün baskılara enflasyona
birlikte ses çıkarmalarını söyledi.
‘EVE MEYVE ALAMIYORUM’
Montaj ustası Güven Gökcan ise, savaşın
her yanının kötü olduğunu kaydederek, bir işçi olarak atılan kurşunların
parasının kendi cebinden çıktığını ve savaşın keder, kan, acıdan başka hiçbir
şey kazandırmadığını söyledi. Operasyonu destek veren işçilere seslenen Gökcan,
“Oturup da bunun ekonomik yanının ne olduğunu hiç düşünmüyorlar. Sadece uçaktan
atılan bir bombanın bile kendisinin cebini nasıl yaktığını bilmiyorlar” dedi.
1+1 dairede kaldığını aktaran Gökcan,
devam etti: “Tabut gibi bir evde kalıyorum. Bu ev akrabamın olduğu için
şimdilik idare ediyorum. iki kızım var. Ben eşim ve çocuklarım aynı odada
kalıyoruz. Olur, da bir misafir gelirse kalacak yer olsun diye. Et denen bir
şey var biz onu bayramdan bayrama görüyorduk. Şimdi o bile kalmadı. Çocukların
temel ihtiyaçlarında temel sıkıntılar var. Doğru dürüst eve meyve alamıyorum.
Marketlere gidiyorum broşürlerini alıp karşılaştırıp hangisi daha ucuzsa onu
alıyorum.” Evindeki buzdolabının bozuk olduğunu söyleyen Gökcan, en ucuz
dolabın 2 bin lira olduğunu ancak bu kadar para kazanamadığını söyledi. Gökcan,
işçilerin örgütlenip mücadeleyi yükseltmeleri gerektiğini söyledi.