21 Aralık 2016 Çarşamba

Üçlü zirvede Ankara’dan ‘U dönüşü’: Türkiye de Şam hükümetine ‘yardıma hazır’..!

Zirvede, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye’de siyasi çözüm için ortaklaşa yürütülecek sürecin başlatıldığını açıklamıştı.
Lavrov, Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye’deki krize çözüm bulmak için yapılacaklarının belirlendiği ortak bir bildiriyi kabul ettiğini duyurmuştu.
Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu
Rus dışişleri bakanlığının sitesinden yayınlanan deklarasyon ‘Suriye krizinin sonlandırılması amacıyla siyasal sürecin yeniden başlatılmasına yönelik üzerinde anlaşmaya varılan önlemler’i içeriyor. Deklarasyonda, üç ülkenin de Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı duyduğu ve çözümün askeri olamayacağına inandığı belirtiliyor.
Sekiz maddelik deklarasyon, yıllardır Suriye iç savaşının rejim değişikliği olmadan ve Beşar Esad iktidardan ayrılmadan bitirilemeyeceğini savunan Türkiye’nin şu zamana kadarki politikasıyla ‘taban tabana zıt’ ifadeler içeriyor.
Suriye hükümetine görüşmelerde destek
Sputnik’in yer verdiği deklarasyonun tam metnindeki ilk maddede şu ifadeler var: “İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor.”
Bildirinin beşinci maddesindeyse, üç ülke tarafından da Suriye hükümetinin ‘muhatap’ alındığı anlaşılıyor. Maddede şöyle deniyor: “İran, Rusya ve Türkiye, Suriye hükümeti ve muhaliflerin üzerinde görüşme yaptıkları anlaşmanın hazırlanmasına yardımcı olmaya ve bu anlaşmanın garantörü olmaya hazır olduklarını belirtir. Sahadaki durum üzerinde etkisi olan diğer tüm ülkeleri de aynı şekilde davranmaya davet eder.”
Deklarasyonun tam metni şöyle:
1- “İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor.
2- İran, Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin askeri bir çözümünün olmadığa inanıyor. BM’nin, bu krizin çözümünde BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 numaralı kararı ile uyumlu olarak önemli bir rolü olduğunu kabul ediyor. Bakanlar, Uluslararası Suriye Destek Grubu’nun kararlarını da dikkate alıyor. Uluslararası toplumun tüm üyelerini bu belgelerde yer alan anlaşmaların uygulanması önündeki engellerin ortadan kaldırılması için dürüst bir biçimde işbirliği yapmaya çağırıyor.
3- İran, Rusya ve Türkiye, Halep’in doğusundaki sivillerin gönüllü bir biçimde tahliye edilmesine ve silahlı muhaliflerin organize bir biçimde çıkarılmasına izin veren ortak çabaları memnuniyetle karşılıyor. Bakanlar Fua, Kefraya, Zabadani ve Madaya’dan sivillerin kısmen tahliye edilmesini de memnuniyetle karşılıyor. Onlar (İran, Rusya ve Türkiye) bu sürecin kesintisiz ve güvenli bir biçimde tamamlanmasının garanti etmeyi kabul ederler. Bakanlar, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Dünya Sağlık Örgütü’ne tahliyelerin gerçekleşmesine yardım ettikleri için minnettar.
4- Bakanlar, ülke topraklarında ateşkes rejiminin genişletilmesi, insani yardımların engelsiz bir biçimde ulaştırılması ve sivillerin serbest dolaşımının önemi konusunda mutabıktır.
5- İran, Rusya ve Türkiye, Suriye hükümeti ve muhaliflerin üzerinde görüşme yaptıkları anlaşmanın hazırlanmasına yardımcı olmaya ve bu anlaşmanın garantörü olmaya hazır olduklarını belirtir. ‘Sahadaki’ durum üzerinde etkisi olan diğer tüm ülkeleri de aynı şekilde davranmaya davet eder.
6- Onlar (İran, Rusya ve Türkiye) bu anlaşmanın, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 numaralı kararı ile uyumlu olarak Suriye’deki siyasal sürecin yeniden başlaması için gereken itici gücün oluşmasına yardımcı olacağına emin.
7- Bakanlar, Kazakistan Devlet Başkanı’nın (Nursultan Nazarbayev) ilgili görüşmelerin (Suriyeli taraflar arasındaki barış görüşmeleri) Astana’da yapılması yönündeki nazik davetini not eder.

8- İran, Rusya ve Türkiye, IŞİD ve El Nusra ile ortak mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırmak konusundaki kararlılıklarını doğrular.”