22 Şubat 2018 Perşembe

Taştekin: Suriye güçlerinin Afrin'e gönderilmesi Ankara’nın hesaplarında ‘bozgun’ etkisi yapan yeni bir girdidir..!


Ortadoğu uzmanı ve gazeteci-yazar Fehim Taştekin, Suriye hükümetine bağlı güçlerin Afrin'e girmesini değerlendirdi.
Taştekin, Gazete Duvar'da yer alan yazısında, Suriye güçlerinin Afrine girmesiyle ilgili şu yorumu yaptı: "Potansiyel olarak Ankara’nın hesaplarında ‘bozgun’ etkisi yapan yeni bir girdidir; denklem ister istemez değişecektir.Afrin rejimle ilişkiler açısından başından beri farklı bir çerçevede kaldı; ama geçmişte Haseke’de, geçenlerde Deyr el Zor’da karşı karşıya gelen hasımların uzantıları bugün Afrin’de birlikteler. Bu görüntü başlı başına çok şey ifade ediyor."
Fehim Taştekin'in 'Afrin çıkmazı' başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:
Türkiye’yi yönetenler 6-7 yıl önce “Sünnilerin ayaklanmasıyla Alevi azınlık rejiminin iki ayda çökeceği”, olmadı “Beşşar Esad’ın Lazkiye’ye çekildikten sonra ülkenin geri kalanını unutup ‘butik devlet’ kuracağı” senaryosu üzerinden Suriye’de oyuna girdi.
Dengeler, koşullar değişti; ‘Yeni Osmanlı’ hülyaları kâbustan kâbusa uyandı ama bölgeye yaklaşımdaki asıl hastalık bir türlü bünyeyi terk etmedi.
Sınırın ötesinde ise yolsuz, kokuşmuş, sinik ve gaddar bir rejim ilk şoku atlattıktan sonra hikâyeyi ‘ulusal kurtuluş’ savaşına çevirdi. Bu etnik, dini ya da mezhebi ayırımlar üzerinden geliştirilen bir savunma da değildi. Şam’dan verilen mesaj hep “Suriye’nin her bir karışı kurtarılacak” şeklinde oldu. Ne pahasına olursa olsun yürütülen bir savaştı; bütün savaşlar gibi acımasızdı.
Suriye hükümetinin 20 Şubat’ta Afrin’e Halk Güçleri’ni göndermesinin ardından Britanya’nın eski Şam Büyükelçisi Peter Ford “Suriye hükümetinin Suriye’nin toprakları üzerindeki egemenliğini son kilometresine kadar yeniden kazanma kararlılığı açık bir şey; bu gerçek bir hikâye” ifadelerini kullandı. Zamanında yani Batılı müttefikler cihatçılara ‘ılımlı devrimci’ güzellemeleri yaparken söyleseydi belki bir işe yarardı.
Suriye hükümeti başından beri kontrolden çıkan kentlerde artık işlerinin başlarında olmasalar bile memurların maaşlarını ödemeye devam etti. Çatışma bölgelerinde çöpler ‘huzur’ içindeki kentlerden daha özenle toplandı, elektrik ve su şebekeleri onarıldı. Bu, devletin, Suriye’nin her bir köşesinde ‘var olma’ iddiasının bir parçasıydı. Bugün Türkiye hükümeti, Suriye hükümetinin Suriye’nin bir kenti olan Afrin’e sevk ettiği güçleri “Teröristleri korumaya giden Şii teröristler” olarak lanse ediyor. Yalanların bir yerde kesilmesi herkesin hayrına olurdu ama maalesef takıntılı ve müflis politikaları haklı çıkarmak için Suriye’deki suç sicilini kabartmakta kararlılar. Ne var ki Afrin’e dair gerçeklere işaret etmek, işlenebilecek en büyük suç! Suriye’de adil bir fotoğraf çekersen ‘Esatçı’, Rusçu ya da İrancı, Kürt’ün hakkını teslim edersen ‘terörist’ damgasını yiyorsun.
Afrin’deki son duruma geçmeden bu acı hatırlatmayı yapmadan edemedim. Şimdi sorumuza gelelim: Suriye ordusuna bağlı hareket eden Halk Güçleri’nin Afrin’e girmesinin anlamı nedir?
Bu ne Şam açısından oyunu bitiren son sahnedir, ne de Kürtler üzerine inen son perdedir. Ama potansiyel olarak Ankara’nın hesaplarında ‘bozgun’ etkisi yapan yeni bir girdidir; denklem ister istemez değişecektir.
Kürt kaynaklar, Suriye yönetiminin Türkiye’nin saldırılarına karşı sınırları koruma çağrısına yanıt vererek güç gönderdiğini belirtmenin dışında, Şam’la varılan mutabakatın detaylarına girmiyor. Bunlar ortaya çıktıkça Kürtlerin Suriye’nin geneline model olarak sunduğu ‘demokratik özerklik’ projesinin kaderine ve Fırat’ın doğusundaki duruma olası yansımalarına dair bir şeyler söylemek mümkün olacak.
Her şeyden önce Afrin’de ortaya çıkan resim, ‘dost’, ‘müttefik’, ‘hasım’, ‘düşman’ safların geceden gündüze nasıl yer değiştirdiğini bir kez daha gösterdi. (Yazmaya fırsat olmadı ama bugünlerde Türkiye’nin desteklediği eski cihatçı dostlar da birbiriyle fena halde savaşa tutuşmuş durumdalar.)
Afrin’de son üç günde Abdullah Öcalan ile Beşar el Esad’ın portreleri ve YPG ile Suriye bayrakları yan yana geldi. Afrin rejimle ilişkiler açısından başından beri farklı bir çerçevede kaldı; ama geçmişte Haseke’de, geçenlerde Deyr el Zor’da karşı karşıya gelen hasımların uzantıları bugün Afrin’de birlikteler. Bu görüntü başlı başına çok şey ifade ediyor. İvedilikle Türkiye’nin planlarında değişikliğe yol açmasa da bu buluşmanın olası sonuçları olacaktır.