15 Temmuz 2009 Çarşamba

Çocuklar ve devlet

Dünkü köşesinde Hasan Cemal soruyordu: “Devlet çocuklara neden bu kadar hoyrat?”

12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın vücuduna 13 kurşun dolduran polislerin beraatına Yargıtay’dan onay çıkması sebebiyle soruyordu soruyu. Ve Diyarbakır çocuklarının, Adana ve Hatay çocuklarının yıllar boyunca hapisle cezalandırılması yüzünden. Taş attılar diye. Polise.

Mesele Kürt meselesiyse -ki bence öyledir- görünen resim şunu düşündürüyor:

Acaba bir kuşak Kürt erkeği daha büyümeden kapılar ardına mı kapatılmaya çalışılıyor?

Uğur Kaymaz

Hem 12 yaşındaki Uğur Kaymaz için söylüyorum bunu hem de hapishanelere tıkılmaya çalışan Diyarbakırlı, Hataylı, Şırnaklı, Mardinli çocuklar için. Öyle görünüyor ki bu kez büyüyüp serpilmeden çocuklar, ‘erkenden tedbir’ alınıyor.

Benim kanaatim başından beri buydu, şimdi de bu. 2006’dan beri sadece bu şehirlerin sokaklarında değil, Ankara’da, yasal düzenlemelerin yapıldığı yüksek rakımlı salonlarda da aynı hedef güdülüyor. Terörle Mücadele Yasası’nda yapılan değişiklikle çocuklar da büyükler gibi yargılanabiliyor ve cezalandırılabiliyor. Yaşanan trajik olaylar ve sahneleri daha önce yazdım.

BÇ ve Kürtler

Ne ki böyle bir hedefle yola çıkanlar yeterince akıllı değil. Zira içeri giren çocuklar, dışarı ‘hapishane eğitimi’ almış olarak çıkıyor. İçeri girerken polise, ‘Nasılsa herkes taş atıyor’ diye atan çocuklar, içerideyken o taşların içini ideolojik olarak dolduruyorlar. Yani dışarı çıktıktan sonra taş atarlarsa ‘boş atmayacak’ hale geliyorlar.

Fakat olay sadece Kürt meselesiyle, Kürt çocuklarıyla sınırlanabilir mi, ondan emin değilim. Hüseyin Üzmez olayı bu bakımdan çok önemli bir gösterge. ‘BÇ’nin ruh sağlığı bozuldu mu, bozulmadı mı?’ haberlerini, düşünün bir kez, gazetelerde ne kadar süredir ve ne kadar çok görüyorsunuz.

Bu olayın bu kadar uzatılması, hayatı ve gövdesi mahvedilmiş bir kızın uzun uzadıya incelenmesi, olay üzerinden en ucuzundan kadrolaşma siyaseti yapılması, bunun haberlerini okumak bile utanç verici. Biliyorum ki birçok insan böyle düşünüyor. Bir memleket düşünün ki tecavüz edilmiş bir kız çocuğunun, olayın bütün ayrıntıları müptezellik düzeyinde ortalara yayılmışken, hakkını savunamıyor.

Öyle görünüyor ki mesele sadece Kürt çocukları değil. Devletimiz yoksul çocukları da sevmiyor, tecavüz edilmiş çocukları sevmiyor, kız çocuklarını sevmiyor, Alevi çocukları sevmiyor... Devletimizin sevdiği çocuklar her büyük kentin bir tek mahallesinde oturan, özel okullara, özel okulundan çıkıp belirli Kuran kurslarına giden çocuklar. Geri kalan bütün çocuklardan kurtulmak istiyor memleket. Sonunda kim kalsın istiyor?

Pembe yanaklı Türk-İslam sentezi

Türk-İslam sentezinin pembe yanaklı çocukları. Onlar okusun, iyi okullara gitsin, sağına soluna bakmadan semirsin, özel şirketlerde çalışsın, İslami yardım derneklerine ve örgütlerine ‘haraçlarını’ versin, askerliğini yapsın ve yallah! Yeni bir Türkiye olsun. İçinde Uğur Kaymaz olmasın, BÇ olmasın, Kürt çocuklar olmasın...

Çocuklara niye bu kadar hoyrat bu devlet? İşte bu yüzden. ‘Öyle’ çocuklara yer kalmasın bu ülkede diye.
Ece Temelkuran
Milliyet / 15.07.09