15 Temmuz 2009 Çarşamba

Hem kadın, hem de yüzde 60’ı işsiz!

şsizlik yangını, hem dünyada hem bizde hızla büyüyor. Ekmek tamamen aslanın ağzında. Ekmeğin peşindeki erkeklerin işsizliği uzadıkça, evdeki kadınlar da işgücü pazarına daha çok çıkmaya başladılar. Kısa adı TÜİK olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun verileri, her ay, işgücü piyasasına biraz daha çok kadının çıkıp iş aradığını gösteriyor. Çıkıp arıyorlar da buluyorlar mı? Evdeki kadının mutfağa bir şeyler alabilmek için işgücü piyasasına çıkması, 2001 krizinde de yaşanmıştı ama erkekler dünyasının sert dirseğini yiyerek umutsuzca eve dönmüşlerdi. Şimdi daha beter, esmer günlerden geçmekteyiz.

***

Bizde kadının işsizliği, TÜİK’in resmettiğinden daha vahim, daha dudak uçuklatıcı. Tütünde, fındıkta, çayda, kısaca tarlada çalışan kadını “ücretsiz aile işçisi” diye, işi olan nüfus içinde gösteren TÜİK, yıllarca bu yolla, kadının işgücüne katılım oranını yüzde 30 gösterdi. Bu çarpıklık, tarımdaki gerileme ile ve kentlere göçle azalsa da hâlâ geçerli. Hâlâ 5.4 milyon görünen kadın istihdamının 1.7 milyonunu, yani neredeyse üçte birini kırda, çiftte-çubuktaki kadın oluşturur. Oysa, gerçek kadın istihdamı 3.7 milyondan ibaret. Bu, kadın nüfusumuzun sadece yüzde 14’ü demek. Kadının büyük işsizliği demek…

***

Düşünün, 35.5 milyon kadın nüfusumuzun 26 milyondan fazlası 15 yaş üstü. Normalde bu, bir ülkenin gelişmesi için çok önemli bir değer, bir potansiyel. Ama yararlanmasını bilene…15 yaş üstü kadın nüfusumuzun 5 milyonu ya da yüzde 18’i öğrenciler, emekliler, özürlü-yaşlılardan oluştuğu için çalışabilir nüfus değil. Peki, geri kalan 21 milyon kadın? Bunlar çalışamaz durumda mı? Neoliberal gericilikle pekişen erkek-egemen toplumun geleneksel işbölümü, 12.2 milyonu “ev kadını-ev kızı” olarak görevlendirip eve kapatmış durumda. Bunlar, bir tür ücretsiz ev işçileri… Erkek işgücünün iş dışı her tür ihtiyaçlarını karşılayarak işverenlere her sabah yeniden gönderiyorlar. Neoliberal-gerici AKP iktidarı bu eve kapananları arttırdıkça arttırmak istiyor. Üç çocuk doğurtup eksik etekliğe devamlarını arzuluyor.

Gelelim geride kalan 9 milyon kadına… Tarlasında çalışan 1.7 milyon kadını da “çalışıyor” sayarsanız, 9 milyon kadının 5.4 milyonu istihdam içinde sayılıyor. Kalan 3.6 milyon kadın yine atıl, yine işsiz. Bu varsayıma göre kadın işsizlik oranı yüzde 40’ı buluyor.

Tarlada çalışanları dışarıda tutarsanız, 9 milyonun 5.3 milyonu yine atıldır, işsizdir. Evet, gerçekte 5 milyonun üstünde kadın nüfus (ev kadını filan değil) gerçekte işsizdir… Böyle bakınca kadın işsizlik oranının gerçekte yüzde 59’a kadar çıktığını görürsünüz.

***

Peki, resmi istatistikler kadın işsizliği için ne diyor? TÜİK, resmi olarak kadın işsiz sayısını 1 milyon dolayında gösteriyor. Bu, yüzde 16 gibi bir işsizlik oranı. “Sayılmayan işsiz” olarak yani “ümidini yitirmiş, iş olsa çalışırım” diyen kadın işsiz sayısını ise TÜİK 1.3 milyon olarak gösteriyor. Bu durumda TÜİK’in resmi kadın işsiz sayısı bile 2.3 milyonu buluyor. TÜİK’in bu tanımla beraber resmi kadın işsizlik oranı da yüzde 30’u gösteriyor, ki bu bile yeterince ürpertici…

26 milyonluk kadın değerini böylesine ahmakça, hoyratça kullanan çarpık Türkiye kapitalizminin erkek egemenlerinin, istihdam edilmiş kadınlara işyerlerinde adil davranması tabii ki beklenemezdi. 3.7 milyon kadın çalışandan 3 milyonu ücretlidir ama bunların sadece 2 milyonu sigortalı-kayıtlıdır. 1 milyon kadın ücretli, kaçak ve çoğu kez asgari ücretin bile altında köle ücreti ile çalıştırılır. “Yönetici” pozisyonunda olanlar kadınların sayısı sadece 166 bindir. Kadının iş bulabilme şansı, ancak erkekten daha eğitimli olmasıyla mümkündür. Bu da muazzam bir engelli koşuyu tamamlayanlara nasip olmaktadır ancak.

***

Kadınların, bu çift katlı adaletsizliğe iki kez diş bilemesi, kendini iki kat daha fazla alacaklı hissetmesi gerekir. Kadının bu düzenden, iki kat daha fazla hesap sorma hakkı var.

Ummak istiyorum ki, kadını iki kat sömüren neoliberal-gericiliğe karşı, boş tencereleri, çığlıkları, pankartlarıyla sokağa ilk inenler, erkeklerden önce, kadınlar olsun…

Mustafa Sönmez
Cumhuriyet / 15.07.09