3 Ağustos 2009 Pazartesi

Açılım yok ama Oyalama Çok

AKP Hükümeti, Kürt sorununun çözümünde öze ilişkin herhangi bir açılım sunmazken, bu kez de konuyu gazetecilerle tartıştı. Hükümet, gazetecilerin görüşlerini not etti. Diğer taraftan da Kürt halkının talepleri, 'kırmızı çizgiler'in arkasına itiliyor. Öcalan'a özgürlük, anayasal güvence, operasyonların durdurulması gibi talepler hükümetin gündeminde bulunmuyor.

Hükümet not tuttu

İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın 29 Temmuz'da yaptığı basın açıklamasında 'açılımsız' bıraktığı Kürt sorununda hükümetin politikasızlığı sürüyor. Abdullah Öcalan'ın 15 Ağustos'ta açıklaması beklenen çözüm planının baskısıyla alelacele yapılan basın toplantısında, bol bol umut tacirliği yapılmıştı. Hükümet, şimdi de Kürt çalıştayı düzenleyerek gazetecileri dinledi. Çalıştayın, Demokratik Toplum Kongresi'nin “Kürt Sorununda Birlik ve Çözüme Doğru Ortaklaşma Çalıştayı”nın hemen ardından toplanması dikkat çekti.

Polis Akademisi'nde Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi’nce (ki böyle bir birimin düzenlemesi ayrı bir tartışma konusu) “Kürt Meselesinin Çözümü: Türkiye Modeline Doğru” çalıştayında gazeteciler konuşturuldu. Bakan Atalay ve polis şefleri de hiç söz almadan not tuttu.

Gazetecilerden bilinenin tekrarı

Gazetecilerin konuşturulduğu ama basına kapalı yapılan toplantıda görüş belirten gazeteciler, PKK'nin dağdan indirilmesi konusunda en etkili kişinin Öcalan olduğunu vurguladı, Öcalan'ın görüşlerinin önemsenmesi gerektiğini söyledi. Gazeteciler, sorunun çözüm adresi olarak Meclis'i gösterdi. Sorunun çözümünde muhalefetin de sürece dahil edilmesi gerektiğini söyleyen gazeteciler, MHP'nin son dönemdeki yaklaşımlarını da eleştirdi. Daha önce Kandil'e giderek Murat Karayılan'la görüşen Hasan Cemal de izlenimlerini aktardı. Oral Çalışlar da DTP'nin muhatap alınması gerektiğini söyledi.

Buraya kadar gazetecilerin söylediklerinde yeni olan hiçbir şey yok. Yaklaşık üç aydır bütün köşe yazarları, gazeteciler bu sorunla yatıp kalkıyor, konu ile ilgili yazıp çiziyor. Çalıştaya katılan gazetecilerin görüşleri de Hükümet tarafından en ince ayrıntısına katar biliniyor. Burada amaç, konunun 'demokratik' bir ortamda tartışıldığı izlenimi yaratmak, hükümetin çözüm planı oluşturmada toplumun değişik kesimlerinin fikirlerinden yararlandığı havası yaratmak. 'Demokratik' bir ortamda yapılan tartışmayla, Kürt sorununun 'demokrasi içinde çözüleceği' şeklindeki hükümet açıklamasına güç katılmak isteniyor.

Çalıştaya Oral Çalışlar, Cengiz Çandar, Mustafa Karaalioğlu, Nasuhi Güngör, Deniz Ülke Arıboğan, Muharrem Sarıkaya, Hasan Cemal, Okan Müderrisoğlu, İbrahim Kalın, Mithat Sancar, Ruşen Çakır, Fehmi Koru, Ali Bayramoğlu, Mümtaz’er Türköne, İhsan Dağlı katıldı. Çalıştaya Hürriyet ve Cumhuriyet’ten herhangi bir temsilcinin çağrılmaması dikkat çekti.

Gazetecilerle birlikte düzenlenen Kürt çalıştayında, sürece ilişkin en fazla kullanılan sözcük, “Umut” oldu. Artık konunun bir tarafı olan Hükümetin, inisiyatifi eline aldığı, bundan sonrası için geri dönüşün olamayacağı vurgulandı. Çalıştaya katılan köşe yazarları, bu görüşlerini köşelerinde de sıkça dile getirdiler. Peki, durum o kadar umutlu mu?

Önce kırmızı çizgiler açıklandı

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, sorunun çözümüne ilişkin Hükümetin politikasızlığını basının önünde açıkladı. Ortada bir açılım yok ama, olmayan çözüm paketine 'kırmızı çizgiler' bile çizildi. Öcalan'a özgürlük talebi hiçbir şekilde ortaya atılmayacak; anayasal güvence ve özerklik asla gündeme gelmeyecek, üniter devlet yapısı korunacak; af yerine TCK'nin itirafçılığı dayatan 221. maddesi genişletilerek işletilecek; operasyonlar durdurulmayacak. Bu açılımın neresinde “umut” var. Hükümetin kamuoyuna açıklamadığı planında, bu kalın kırmızı çizgiler bulunuyor.

Hükümetin açılımında, Kürtçe bilen devlet memurlarının alınması yer alıyor. Kürt illerinde DTP'nin elindeki belediyeler Kürtçe olarak zaten hizmet veriyor. Hükümet, böylece DTP'nin açtığı mevziyi Kürt halkına 'bağışlamış' olacak. Ortada ne umut, ne de yeni bir şey var. Göz boyayarak sorunun çözüleceği beklentisi diri tutulmaya çalışılıyor. AKP, Kürt sorununda çözümsüzlüğün devam etmesinin kendi sonunu hazırladığını hala tam olarak anlayabilmiş değil.