1973 yılının Ocak ayının 22'sinde Meral Yakar yoldaş, İstanbul Ümraniye'de
kaldığı bir evde yoldaşının kaza kurşunuyla yaralandı. 22 Ocak 1973 yılında kaldırıldığı
İstanbul Haydarpaşa Numune Hastane'sin de konuşmadığından dolayı 25 Ocak 1973
yılında katledildi.
Meral yoldaş, Gaziantep'in Nizip ilçesinde yoksyl bir ailenin çocuğu olarak
dünya gözlerini açtı. Başarılı bir öğrenci olduğundan İzmir Yüksek Öğretmen
okuluna seçildi. Liseyi burada bitirdi. Aynı yıllarda büyük bir coşkuyla
mücadeleye atıldı. Sivil faşistlere, polislere ve okul idaresine karşı
mücadelelerde kararlılıkla yer aldı.
Daha sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi. Okula kaydedildiği
günden itibaren aktif olarak mücadeleyi omuzladı. Bu dönemde Marksist eserleri
ciddiyetle inceledi. Askeri faşist diktatörlüğün cellatları yaralı haldeyken
kafasına kurşun sıkılarak 19 Mart 1973'te katledilen silah yoldaşı A. Muharrem
Çiçekle tanışması da bu yıllara dayanır. Onun militan ve ele avuca sığmaz
savaşçılığından derinden etkilenen Meral, komutanı A. Muharrem'in izin de
yürürdü. Onun gibi sağlam ve her cephede düşmana karşı savaşan bir militan
olmak için çalıştı ve bunu da başardı. Meral yoldaş okulda mücadeleler içinde
öne çıkar. Çalışkanlığı görev aşkıyla dolu olması, alçak gönüllüğü ve devrime
olan sarsılmaz bağlılığıyla, kısa sürede çevresinin sevgi ve güvenimizi
kazandı. O bu erdemleriyle çevresine örnek oldu.
12 Mart asker faşist diktatörlüğünün balyoz hareketine dayanamayarak
kendine devrimci süsü veren birçok tatlı su balığı, iyi gün dostu palavracı çıktı.
Bunlar zoru gördüklerinde küçük burjuva teslim bayrağını çekerek, mücadele
saflarını terk ederek, sıcak köşelerine çekildiler. Meral yoldaş ise, sağlam
amacı ve sürekli devrimciliğiyle öne çıkan militanlardan oldu. O 12 Mart
döneminin ağır baskı ve terör koşullarında gerilemedi, yılgınlığa kapılmadı,
aksine bu tipleri küçümsedi, daha ön saflarda görevlere talip aldı.
Meral yoldaş, bu yıllarda ilk dönemlerde, PDA'nın gençlik örgütü İhtilalci
Gençlik Birliği içinde faal görev aldı.
Polisin ağır baskı ve takibatlarına rağmen, görevlerini her defasında büyük
bir şevk ve coşkuyla yerine getirdi. Onun için devrim, hava ve su kadar
zaruriydi. İşte bunun yığınlara kavratılması gerekiyordu. Bunun için okulda
gençliği 12 Mart faşist cuntasına karşı mücadeleye katmak için yoğun bir
çalışma içinde oldu. İllegal bildiriler gençliğin elinden düşmedi. Bunda
Meral'in belirleyici bir rolü vardı. Aldığı dağıtım görevlerini gizlilik
kurallarına uygun davranarak, aldığı devrimci görevleri yüksek bir bilinç ve
sorumluluk duygusuyla yerine getiriyordu. Bildirileri elden ele dolaşması
polisi çılgına çeviriyordu. Ama bildiriyi dağıtanlar ele geçirilemiyordu.
Bu durumda polis denetimlerini daha da sıkılaştırıyordu. Ama tüm bu
tedbirler sonuç vermedi. Meral yoldaş aldığı görevleri yerine getirmeyi
başarıyla sürdürdü. A. Muharrem Çiçek yoldaşın yakın desteğiyle Meral daha
büyük yolunu aralıyordu.
1972 Nisan'ında PDA oportünizmiyle yollarını ayıran bir grup komünistin
kurduğu TKP-ML Hareketinin saflarında yer almakta tereddüt etmedi. PDA'nın
çizgisinin sağcı ve reformist özünü yaşadığı pratik içinde yakıcı olarak
görmüştü. İhtilalci bir temelde yükselen ve düzene silahlı savaşımla
başkaldırıcı İ.K'nın önderliğindeki TKP-ML Hareketi'nde Marksist-Leninist
Gençlik Birliği saflarında bir süreç çalıştı. Daha sonra örgütü ve mücadelenin
ihtiyaçları gereği okulunu terk ederek, işçi sınıfı saflarında savaşım
yürütmeye başladı.
O ağır gizlilik koşullarında, mücadelenin zorluklarını severek göğüsledi.
Zor şartlar altında geri adım atmadı-aksine onların üstüne yürüdü. Meral
oldukça mütevazi ve görev ayrımı yapmayan, devrim için en basit görevi bile
büyük bir sorumluluk duygusuyla yerine getirendi Meral yoldaş. Mücadelenin
ihtiyaçlarından doğan her göreve sıkıca sarılarak diğer yoldaşlarına örnek oldu.
O görevlerin ağırlığı ve bütün enerjisini devrimci savaşıma hasrettiğinin
gündeme girdiğinden, o işçiler arasında çalışmalarının yanında daktiloyla
çoğaltmaya kadar bir çok iş yaptı.
Yine daktiloyla yazı çoğaltma görevini sürdürdüğü bir sırada Ümraniye'de
kaldığı bir evde yoldaşının kaza kurşunuyla yaralandı. Meral'i hemen hastaneye
götürdü. Meral yoldaş, kendisini hastaneye getiren yoldaşı, yakalanmaması için
ısrarla kendisini bırakıp gitmesini ve evi boşaltmasını söyledi. Yoldaşının
yakalanmaması için kendi hayatından daha üstün tutmak, devrimci fedakarlığın en
ileri örneğini verdi.
Meral yoldaş yaralı olarak yattığı hastanede polisin baskılarına ve
konuşmasına tedavi edilemeyeceği saldırısına, konuşmayarak yanıt verdi. Canına
karşı, yoldaşlarını isteyen işkencecilere Meral'in yanıtı açıktı; davamızın
zafere taşınması için, canım feda olsun. Faşist işkencelerin bütün teslim alma
saldırılarını devrimci direnişle yanıtlayan Meral yoldaş polisin öldürme
tehditlerine kulak asmadı. O zaten ölümle evli ve yaşamla nişanlıydı. Yani o
devrim ve örgütü için ölüme hazır bir devrim savaşçısıydı. O yaralı haliyle
devrime, halka sarsılmaz inanç ve sadakatle faşist işkencecilerin önünde kaya
gibi dimdik ayakta durdu, boyun eğmedi. Aynı inanç, sağlamlık ve kararlılıkla 25
Ocak 1973'te şehitler arasında yerini aldı.
Meral yoldaşın bu kısa devrimci yaşamı bütün devrimcilere örnek oldu. Nice
Meral'ler bugün devrim ve sosyalizm savaşımını örmek için, devrim kavgamızda
yerlerini alarak, kadınların özgürleşmesi savaşımında daha aktif görevler
üstlenmektedirler. Onun erdemlerinde öğreneceğimiz çok şeyler vardır.
Anısı mücadelemizde sonsuza dek yaşayacaktır. Şehitlerimizi her anışımızda
kinimiz daha bilenmekte, onların şerefle taşıdığı proletaryanın kızıl bayrağını
daha da yükseltme, zafer burçlarına çekme azmimiz pekişmektedir.
Halklar arasındaki düşmanlığın temeli..!