Devrim ve sosyalizm şehitlerinden öğrenmek ve onların erdemleriyle donanmak , hem
şehilerimizin ideallerini bayraklaştırmka ve hemde yarım bıraktıklarını
tamamlamak bakımından büyük önem
taşımaktadır. Bu yanıyla Türkiye acılara
yüzlerce kez tanık olduğumuz ülkelerin başında gelmektedir. Niceleri halklarımızı
örgütleyip ayağa kaldırmak için bir derviş edasıyla köy köy kasaba kasaba, şehir şehir dolaştı. Emperyalistlerin ve
uşaklarının kirlendirdiği bu güzelim ülkemizi özgürleştirmek amacıyla yaşamlarını
halkalrını kurtuluşuna adayan komünistler kah aç kaldılar, kah parasız kaldılar, kah bilmedikleri denizlerde
kıyıya ulaşmak için canhıraş bir çaba içinde oldular.
Devrim ve sosyalizmin zaferi,
devrimci militanların olağanüstü fedakarlıkları, kararlılıkları ve
çalışkanlıklarıyla bağlıdır. İşte bunlardan birisi de Münir yoldaştı. Boyu uzun
olduğundan ona herkes örgüttte uzun diye seslenirdi. Önderi İbrahim'in su
verdiği çocuklardan birisiydi Münir yoldaş. Malatya'nın Kürecik ilçesi Harun uşağı
köyünde, çok yoksul bir ailenin çocuğu olarak 1957'de dünyaya gözlerini açtı.
Ailesi devrimci olduğundan Münir’in mücadeleyle tanışması zor olmadı. İbrahim
yoldaşın en sıkı arandığı 1971-1972 döneminde Münir yoldaşın babası, kapısını
sonuna kadar devrimcilere açan mütevazi ve yiğit bir yoksul köylü
devrimcisiydi. Münir yoldaş daha küçük yaşında devrimci babasını yıldırım
çarpmasında kaybetti. Küçük yaşta öksüz kaldı Münir. Annesi Münir'e kol kanat
gelerek, Münir'in okuyup adam olmasını istedi. Orta okul derken Malatya'da Tren
emeksiz lisesinde ve daha küçük yaşlarda faşistlere karşı Malatya'lığıyla öne
çıkan Münür. 1975-76'da Münir yaşına rağmen gençlik içinde öne çıkan ele avuca
sığmayan yiğit bir devrim militanıydı. Bir yandan sivil faşist harekete karşı
militanca dövüşüyor, bir yandan ise gençliğin komünist hareket saflarında
örgütlemeye çalışıyordu.
Komünist hareket Münir 80 yılında Malatya'da önemli ilişkiler yarattı ve
birçok militanın kavgaya atılmasında ön ayak oldu. Bu yerinde durmayan çalışan
ve yarın devrim olmalıdır şavaşkanlık tutkusuyla ileri atılan Münir yoldaş devrimci
faaliyet yürtme hedefiyle Antep'e geçti.
1978'e kadar Antep'te devrimci çalışmalarını coşkuyla sürdüren Münir, 1978'in
yaz aylarında proletaryanın şehri İstanbul'a geldi. İstanbul'da herşeyin
değişik ve perişan olduğu bir ortamda işlere sıkıca sarıldı ve yoktan var
edileceğini 8 aylık kısa çalışma döneminde gösterdi. Tek bir ilişkiyi
değerlendirmek, tek bir toplantı evini elden kaçırmamak, bir lira parayı harcarken bile yüz kez düşünmek ve
yoldaşlarına özverinin nasıl olduğunu, uykusundan, yaşamından kısıntılara , giderek,
kendisini komünist harekete adamış bir komünist olarak görür ve onun verdiği
görevleri büyük-küçük ayrım yapmadan canla başla yerine getirmeye çalıştı. Sabahın erkeninde
yollara düşer ve gecenin geç saatine kadar o toplantıdan öbürüne geçerek adeta
İstanbu'lu boydan boya birkaç kez katederdi. Yaşı küçük olmasına karşın oldukça
zeki ve kişisel özelliklerinden dolayı olgun ve ağır başlı bir yapısı vardı.
En güçlü
kadro tanımı var. Devrimci militan kadro demek örgütlenmiş ve eylemsel kılınmış
hakikat demektir. Elbette bu sıradan bir tanımlama değildir. Hakikat demek
yaşam demektir. Bu yaşam da özgür yaşamdır. Dolayısıyla devrimciliğin, kadro
olmanın doğrudan yaşamla bağını kurmak zorundayız. Münir yoldaş mücadele
içerisinde örgüt içinde tanınan yoldaşlardandı. . Yaşama tutkulu bağlılığıyla,
yaşam coşkusu ve heyecanı, sevinci ve yaşam sevisiyle dolu bir militan olarak
biliniyor. Onda ölüm adına hiçbir şey yoktu. Elbette ölüme özlem diye hiçbir şey
yoktur. Tam tersi kavramlar vardı. Başarma ve zafer kazanma, onun temel
lügatını oluşturan anlamlı kavramlardı. Bu anlamlı kavramların üstündeyse
yaşamı güzelleştirme, yaşamı daha da çekici hale getirmektir. Şu çok önemlidir.
Yaşamı, yani özgür yaşamı her şeyin merkezine koyarak inşa etmek gerekiyor.
Yaşamın niçini ne ve nasılına cevap vermek gerekir. İşte devrimcilik bunun
cevabıdır. Devrimcilik sadece eylemle sınırlı değildir. Anlam olursa eylem
gelir arkasından. Anlam ve eylem bir bütündür. Bunlar bir birinden ayrılan
şeyler değildir. Fikir ve zikirden bahsediyoruz. Bunlar iç içe olan şeylerdir.
Münir yoldaş bunu yapıyordu.
Zamanında
Münir yoldaşta ki devrimci irade ve gerçekliği , ondaki muhteşem güzelliği
zamanında fark ettiğimizi söyleyemeyiz. Bunun yarattığı duygu, bunun yarattığı
acı gerçekten büyüktür. O büyüklüğün karşısında yanındakine nasıl baktığın,
yanındaki en yüce örgüt değerine, yanındaki her hangi bir yoldaşa nasıl
baktığın önemlidir. Yanındakine, insana baktığında onda neyi aradığı, onda neyi
görmek istediğin önemlidir. Yoldaşlık şudur; ondaki zenginliğin, potansiyelin
farkına varmaktır, ondaki özgür yaşam potansiyelini açığa çıkartmaktır.
Yoldaşına yardım etmek ve böylece onunla birleşmek! İşte gerçek yoldaşlık
budur. Biz güzelliğin , iyiliğin ve özgürlüğün arayışçılarıyız.
Güzellik, iyilik, doğruluk ve özgürlük,
yanımızdaki insandadır. Dolayısıyla hakikat sosyalist bilinçle donanmış
insandadır. Yoldaşlık bağları bambaşka ilişki bağlarıdır, aslında hakikat
ilişkileridir. Şimdi Münir yoldaşın yarattığı duyguları önemliydi, ama o
büyüklüğün açığa çıkmasının veya ona bakan gözlerin onun görmesinde yarattığı
bir sevinç vardı, işte bu bizim kazanımımızdı.
Öte
yandan Münir yoldaşın ölümünde ortaya çıkan duygu
şudur, boşluğu nasıl doldurulacak, gerçekten Münir yoldaşın boşluğu
doldurulabilinir mi ? İlk açığa çıkan duygu budur. Böylesine militan bir
yetenek, böylesine büyük mücadeleci yetenek açığa çıkabilir mi? Tabi ki kolay
değildir. Tek bir kişiyle onun yerini doldurmak kolay değildir. ölüme zamansız
merhaba demenin, şehit yoldaşlara bağlı olmanın en temel görevlerinden biri,
onların ortaya çıkardığı boşluğu hızla doldurmak ve düşmana bu anlamda mana
vermemektir. Bunun için büyüyebilmek için Münir yoldaşın kavgasında öğrenip
daha güçlü savaşmalıyız.
Aynı zamanda yaşına Münir
yoldaşın bir başka özelliği de yoldaşlarına karşı gösterdiği mütevaziliktir.
Bazen yaşamda doğal sınırlarımız oluyor, bazı yoldaşlara rahat yaklaşamazsın.
Sen yanaşamıyorsun ve herhangi bir konuda sohbet edemiyorsun. Bir çoğumuz da
belki böyleyiz. Fakat Münir yoldaş, yoldaşları kendisinden uzaklaştıracak
hiçbir sınırı yoktu. Her arkadaşı yanına çekebiliyordu, alıp verebiliyordu,
sohbet edebiliyordu. Moral kaynağı olabiliyordu. Bir konuda zorlandığında güç
veriyordu. Bununla beraber onları pratiğe katabiliyordu. Nitekim 1979 Nisanında bütün bu başarılı
çalışmalarının sonucu TKP/ML hareketi önderliğine seçildi, önderlik içinde
görev alan en genç üyelerdendi.
Aslında Münir yoldaş çok ağır bir
yükün altına girdiğinin bilincindeydi. Ama devrimci mücadele kendisine büyük
görevler yüklemişti ve bu görevlerin altından kalkmak için var gücüyle çalıştı
ve konferansın devrimci talimatlarını sağcılığa karşı savaşımı politikte hızla
aşmak için ileri atıldı. Örgütçü özellikleriyle öne çıkan Münir yoldaş, bir çok devrimci militanın
yeniden kendisine gelmesininde ve 78'in dağınık ortamının hızla aşılmasında,
Münir'in tartışılmaz iradesinin belirleyici rolü vardır. Teorik olarak belkide
çok ileri düzeyde değildi. Ama yüksek kavrama yeteneği ve muhakeme gücüyle,
politik öngörü ve güçlü sergileriyle, olayları tahlil etme ve sonuçlara gitmede
tereddütsüz tutumlarıyla önderlik içinde de kendini kabul ettirmiş bir
durumdaydı. Gittiği her yerde devrimci coşku moral ve adeta ayaklanma gücü taşırdı. Elinin
deydiği yerde, hızlı canlanma ve gelişmenin yaşandığını onlarca kez tanıklık
ettik.
Devrimci savaşımını daha geniş yığınları savaşıma çekme ve sosyal
demokrasinin umut olmaktan çıkmaya doğru hızlı bir değişimin yaşandığı bir
ortamda, örgütçü önderlere ve pratiği örgütleyen devrimcilere daha fazla
ihtiyaç duyuluyor. Münir gibi örgütçü ve pratik çözümleyici etkileme gerici
yüksek ve adeta konuşmalarıyla mıknatıs gibi insanları etkileyerek devrimci
savaşıma çeken önder devrimcilerin yokluğu devrimci savaşımın beklenenden daha
geniş düzeyde seyretmesine yol açıyor. Bu gün deney, tecrübe ve kendini ortaya
koyuşuyla yetişmiş örgütçü-pratikçi devrimci militanların neredeyse yok denecek
düzeyde seyrettiği koşullarda, işlerin esasının acemi erlere bırakıldığı
durumlarda süreklilik ve sistemlilik arz eden bir devrimci faliyet
yakalanamıyor.
Deney-tecrübeye sahip devrimci
militanların adeta bürokrat bir zihniyetle kitle çalışmasından yürüttüğü ve acemi erlerin kitle çalışmasına sürüldüğü
durumda ortaya ne idüğü belirsiz marf durumlarda , sağlıklı bir devrimci çalışma ve kitlelerle kaynaşma ve
onları sabırlı bir çalışmayla kazanmada fazla bir gelişmenin yakalanması
beklenemezdi. Acemi erlerin polise karşı
mücadelede acemi davranışları, moral bozukluğuna kitlelerin saflarında
güvensizliği arttırmaktan öte fazla bir etkide yapmıyordu.
Devrimci şehitlerinin ardında güzel edebi laflar etmek ve her yıl bilinen
şeyleri tekrarlamakla, ne şehitlere sahip çıkılır ve nede onların devrettikleri
kavga bayrakları elden ele yükseltilir. Önder Münire'de sahip çıkmak, yıllardan
bu yana söylenen bir ton laf yığınını tekrarlamak değil, dünyayı değiştirme
faliyetlerinde daha zor olanın altına girip bu alanda yapılamayanları yaparak,
onların devrimci geleneklerini pratiğe sunmaktan geçiyor. Münir gibi
örgütçü-pratik devrimci militanlar yetiştirerek ve onların olumlu değerlerini
bu günlere taşıyarak, onların izinde yürüdüğümüzü iddia edebiliriz.
Münir yoldaş 1979 Temmuzunda Adana girdiği kanalda yüzme bilmediğinden
dolayı suda boğularak aramızdan erkence
ayrıldı. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ı gerçekten özgürlüğün
fethedildiği bir ülke haline getirilmelidir. Bunun içinde sorumluluklarımızı
hızla yerine getirmeliyiz.
Çünkü, doğru yolda
olan biz komünistleriz. Devrimin özgür Türkiye’si gerçekten şehitlerimizin
anısına dikilecek en büyük abide durumundadır. Biz Münir yoldaşın inatla ve
ısrarla yürüdüğü devrim ve sosyalizm savaşımı adına abide dikeceğiz. Yaşamı ve
mücadelesiyle daima bize ışık olmaya ve yol gösteremeye
devam edecektir.