Tam 22.yıl önce Almanya’nın-Duisburg kentinde MLKP önderliğinin talimatıyla
hain pusuda kaybettik Kemal Yazar yoldaşı. Tarih yaprakları 27 ağustos 1996
yılını gösterirken faşizmin defalarca yok etmeye çalıştığı Kemal Yazar yoldaşı
bir dönemler yoldaş diyen MLKP’liler bedenine onlarca kurşun sıkarak
katlettiler. Usulca kanadı yürek ve türküler sustu. Bir çok şehit yoldaş gibi
Kemal yoldaş da devrim ve sosyalizm yolunun sarp, dolambaçlıdır, zor ve
meşakkatli ve hain pusularla yüklü olduğunu biliyordu. O bu uzun emeğin
özgürleşmesi yolculuğunda uslanmaz yüreği, büyük bir aşkla çiçeklenen
direnciyle dava insanı olmayı, örgütçülüğü, yoldaşlığı, direnmeyi, devrim için,
örgüt için, gerektiğinde ölmesini bilmeyi öğreten yoldaştı.
Bir kere şunun altını özenle çizmeliyiz ki, tüm olumsuzluklara kılıç
çalarak, dünden bugüne gelenekten geleceğe devrim ve sosyalizm yürüyüşünde,
örgütlü mücadele ve devrimin maneviyatını yükseltme, güçlenme ve yaşatma
bakımından önemlidir. Dahası devrim ve sosyalizm şehitleri devrim ve sosyalizm
savaşımımızın manevi zenginliği kadar hazinesidir aynı zamanda. Bunu korumak ve
gelecek kuşaklara taşımak her komünist örgütün olduğu kadar, her bir komünist
ve devrimcinin de görev ve sorumluluğudur. Bu tarihe olduğu kadar, kendi
devrimci tarihine karşı da bir sorumluluk ve görevdir.
Komünist hareketi yeniden ete kemiğe büründürmek için 21 Ağustos 1995 ‘de
kurulduğu günden bu yana faşist diktatörlüğün ve oportünist revizyonist
kesimlerin ateş altında tuttuğu bir örgüt olarak, kendi tarihini zorluklar, olanaksızlıklar
ve ihanete karşı savaşım içinde yazmaya çalıştı. Dünyada, özelde de Türkiye ve
Kuzey Kürdistan'da çeşitli ulus ve ulusal azınlıklardan işçiler ve emekçi
halkların mücadelelerle yarattığı tüm değerleri, kazanımları ve şehitlerini
bütünlüklü olarak sahiplenen örgüt, dünden bugüne bugünden geleceğe devrimci
yürüyüşünü bu perspektifle zorluklara karşı sürdürmektedir. 22. yıllık mücadele
tarihinde bu yürüyüşün bedeli olarak şehitler verdik Örgütün oğulları ve kızları
bu kavgada devrimin zaferi için canlarını ve kanlarını verdiler, yapı taşları
olmuşlardır. Komünizmin yüce idealleri uğruna ölümde olsa bu bedeli
göğüslemeyi, düşmana aman vermemeyi, baş eğmeyip direnmeyi ve önce ben
düşmeliyi mi öğreten olmuşlardır.
Umutları tükenmişliği de gördü gözlerimiz, bir tükenmişlikten diğerine
sürüklenen düş kırgınlarını da. Biraz kötümserliğe çalsa da yaşamın tadı, umudu
sürdürenlerimiz de oldu, umutları kuşkularına yenik düşenimiz de. İnançsız
öfkeler çabucak tükenirken, sımsıkı sarılıp tutanlar da vardı düşlerimizin bir
ucundan, türküsünü yitirmeden.
Kemal yoldaş düşlerinin ucunu bırakmayanlardandı, hani; inançları mevsimlik
olmayanlardan, hani; emekçi alın terini mücadeleye katık edebilenlerden, hani;
acılarla örselense de yüreği, gürültüsüzce türküye katılmayı becerebilenlerden.
Hayatın emekçisiydi. Hayattan alacağı vardı epeyce. Kolayına teslim olmadı o
yüzden ölüme.
Direndi de direndi, defalarca polisle çatışmada yaralandı, ölümünü
beklediler ama o hep inadına devrim için yaşadı, hiç karanlık bulaşmamış
elleriyle sıkıca tutundu hayata. Onun için Kaypakkayanın geleneğini sürdüren
KP-İÖ idi son mekanının adı? Sonra parmak uçlarından kayıp gitti hayat. Pusuda
düştü yere. Ölümdü bu, yoldaş ölümü. Hani; içeride de dışarıda da, vuruşurken
de, hasta yatarken de, ölüme kafa tutmayı bilenlerden birinin gidişi…
Görüp yaşıyoruz ki; faşist karşı devrimin gemi azıya aldığı ve kirli savaşı
körüklediği ve devrimci hareketin her bakımdan ezilmeye sesinin boğulmaya
çalışıldığı koşullarda anıyoruz Kemal Yazar yoldaşı.
Şunun hiç akıldan çıkarmamalıyız ki, öncü olmak ve ışık saçmak, bir yerde
en olmadık zamanda imkansızı başarmanın ve bilinmeyenlere kulaç atmanın yani
rüzgara karşı inatla ve ısrarla yürümenin. Dahası, bütün umut ışıklarının söndürüldüğü
yerde umut ışığını yeniden yakabilmenin cesaretidir. Bu aslında, kuşatılmışlık
zırhını adeta kendi kaynağından fışkırırcasına delme gücü ve iradesidir. Yani
çelik gibi olmayı başarabilmektir. Tıpkı İbrahim, İrfan, Münir, Ali Aktaş,
Yücel hazar, Cennet Değirmenci, Ali Ekber Barış gibi olmaktır.
Unutmamalıyız ki tarih ezilen ve sömürülen emekçi halkların tarihi
değildir. Haliyle bu tarih, her
dönem mücadelede anlamları olan önder ve
militan kişilikler yaratmıştır
Emekçi
halkların gerçek tarihi özünde sömürü ve zulme karşı, önderlerin ve
militanların gerçekleştirdiği eylemlerle başlamaktadır. Bu eylemler ezilen ve
sömürülen emekçi halkların tüm kesimlerin belleklerinde kaybolmayan özgür,
adil, eşit yaşam özlemlerini eyleme dökmenin ilk kıvılcımı olmuşlardır. Hiçbir
haksızlığı emekçi halklar adına kabul etmeyen bu öncü ve militan kişilikler,
bulundukları dönemlerde kurulu sistemleri en güçlü sorgulayanlar olarak ortaya
çıkmışlardır.
Kemal yoldaş
tanımak ve Onun devrimci militan özelliklerinden karanlığa ışık olmak oldukça
önemlidir. Kemal yoldaş devrimci olmadan
önce en ayırt edici özelliği olağanüstü insan sevgisiydi. Ancak devrimci
olduktan sonra, bu insan sevgisi onda tamamen farklılaştırdı. Öyle belirsiz,
bulanık hümanizma duygusu yoktu artık onda. Yoldaşlarına, sadece onlara da
değil, tüm devrimcilere, işçi sınıfı ve tüm emekçilere karşı tanımsız bir
sevgiye dönüştü hümanizması. Kemal söz konusu olduğunda, öyle soyut bir şey
değildi bu, gülüşünden, bakışından, adeta tüm gövdesinden taşardı. Daha ilk
karşılaşmada gülüşü ve sıcaklığıyla sarardı insanı.
Bu özelliğini bütünleyen ve onda karakter haline
gelen bir diğer özelliği ise, alçak gönüllülüğüydü. Herhalde şimdi sorulsa,
içimizden hiç kimse alçak gönüllü olmadığını, burnu büyük ve üstenci olduğunu
kabul etmeyecektir. Kuşkusuz her şeyin bir ortalaması vardır. Çalışkanlığın,
fedakarlığın, hatta devrimciliğin bile. Kemal
için söylenenleri bu ortalama ölçüler içinde algıladığımızda, onu
tanımamız mümkün olmayacaktır.
Kemal
alçak gönüllüdür. Ve onda ortalama yoktur. Örneğin Kemal önemli yönetici sorumluluklar üstlendi. Ama
bunu yaparken kendisine hiçbir özel misyon biçmedi. Öyle örgüt yöneticisi olmak
ve önemli eylemlere imza atma onurunu taşımak onun için özel bir durum
değildi. Bu bir onursa örgütüne aitti.
İnanç ve coşkusuyla sarıldığı her eylemde, öne çıkması gereken biri varsa o da kendisiydi. Mücadelenin ve
örgütün diğer yoldaşlarına daha çok ihtiyacı olduğunu düşünüyordu çünkü.
Yine
Kemal yoldaş en genç ve yeni
yoldaşlarıyla konuşurken bile, neredeyse karşısındaki onun üstüymüş gibi
saygılı ve dikkatliydi. Oturuşundan ses tonuna kadar bu böyleydi. Ve bunu
kimsenin gönlünü hoş tutmak için değil, başka türlü davranamadığı için yapardı.
Herhangi bir devrimciyle -ama devrimciyle- ilişkisinde de böyledir. Kemale
fedakar denilebilir mi? Sanmıyoruz.
Çünkü bir şey kişiliğinizle bütünleştiği zaman fedakarlık olmaktan çıkar,
düpedüz karakter özelliğiniz olur. Kemal başkaları için bir şey yaparken
kendisi yoktur, hiç bir ihtiyacı yoktur sanki. Yoldaşlarına kızmaz, sesini
yükseltmez, kaşını yıkmaz, gönül kırmaz. Bir çoğumuzda bu durum, kendine hakim
olmak biçiminde yaşanır. Onun ise buna ihtiyacı yoktur. Onda içselleşmiş bir
özelliktir, kendiliğinden olur.
Eleştirirken, yaralarını usulca temizleyip sarar
gibi eleştirir insanı, ilacın en acısını bile onun elinde uysallıkla içmeye
hazırsınızdır. Çok mu mülayim görünüyor? Siz onu bir de örgüte yabancı ve
zararlı düşünce ve alışkanlıkları sızdırmaya çalışanlar, bile bile hatasında
ısrar edenler çizgimizi bulandırmaya çalışanlar karşısında görmelisiniz. O yumuşacık
Kemal gider, uzlaşmaz, acımasız, sonuna kadar dövüşmeye hazır yırtıcı bir
kaplan gelir yerine.
Düşman
karşısında ise, hayır, korkusuz denemez ona. Bu tanım çok hafif kalır. Düşman
karşısında düşmanca durur. En güçlü sevgi, en güçlü nefretten beslenirmiş
derler. Onun işçi ve emekçilere duyduğu aşka benzer sevgi, egemen sınıflara
karşı duyduğu tarifsiz bir kin ve öfkeyle birleşir, bununla beslenirdi.
Düşmanla yüzleşmesi gereken her durumda, geleceğin temsilcisi gibi davranır,
saldırır, diz çöktürdü. İlk gençliğinden beri defalarca çatışmalara girmiştir,
vücudunda birçok mermi taşır ve bizim tanımımızla gövdesi kalbur gibidir.
Türkiye
devrimci hareketi onu, defalarca geçtiği işkence tezgahlarındaki tavrıyla
tanıdı. Her yakalanışında bir öncekine göre bir üstten tavır geliştirdi. Şubede
direnmeyi bir sanat haline getirdi Kemal yoldaş işkencede düşmana cepheden
tavır koyuyor, açıktan "Siz insan değilsiniz, benim işkencecilere
verilecek ifadem yok" diyerek Kaypakkaya yoldaşın işkencede kızıl direniş
çizgisini ileriye taşıyordu.
Devrimci
militan özelliklerinden dolayı Kemal
yoldaş Türkiye devrimcileri tarafından sevilip sayılan, adeta yoldaşça kabul
gören bir komünistti. Hem de yaşarken. Sanırız böylesi bir ayrıcalık kimselere
nasip olmamıştır.
Dahası
Kemal yoldaş, her dönem ihtiyacı duyulan teori ile pratiği birleştirmeye
çalışan yetkin bir örneğiydi, iyi bir örgütçüydü, iyi bir asker. Hepsinden
önemlisi örgüt adamıydı. Gerçek bir adanmışlıkla çalışır ve böyle çalışılmasını
isterdi. Hangi işe el atarsa o işin adamı olurdu. .
Kemal
yoldaş, mükemmel miydi ? asla.. Biliyoruz ki,
hiç kimse mükemmel değildir. Lenin'in dediği gibi, önemli olan hata
yapmamak değildir. Önemli olan önemli bir hata yapmamak ve hataların
gösterildiğinde derhal düzeltmektir, onun yaşamında aşılması güç her hangi bir
önemli hatası yoktur. Ve asıl olan sürekli, kesintisiz bir biçimde ileriye
doğru değişmek, yenilenmektir. Kemal yoldaş , yaygın deyimle o ilk günkü
didinmede gösterilen örgüt ve devrimle bütünleşme düzeyi, feda ruhu, çalışma
performansı ile örülüyor. Kemalin devrimci iradesi bir doruktur. Doruklara
ulaşmak için o dağ tırmanılmalıdır.
Onun
bu devrimci karakter sağlamlığı, sadece kişisel meziyet sorunu değildir
kuşkusuz. Proletaryanın M-L ideolojisi ile donanmış bilinçli bir inançtır
duyduğu. Şehitlerimizi yaşadıkları koşullardan, içinde şekillendikleri
örgütten, o örgütteki yer alış biçimlerinden kopardığımızda, onları anlamak
olanaklı olmayacaktır. Onların ayırt edici özellikleri örgütlerinin tüm
erdemlerini kendilerinde kişileştirmeleri ve bunu kişisel erdemleriyle
yoğurmalarıdır.
Sözün özü
Kemal yoldaş: kısa ama dolu dolu yaşadığı devrimci mücadele ve yaşamında, önce yoldaş olmayı öğrettin etrafına. En
azından uzun bir dönem İnşamızı geliştirmek ve öncü konuma yükseltmek için,
zorlukları devrimci irademizle aşarak ilerlemek için sonuna kadar beraber
olacaktık. Söz vermiştik işleri birlikte omuzlamaya. Ama bir dönemler yoldaş
denilenler hain bir pusuda seni bizden erkence kopardılar ve seninle birlikte
yapacaklarımız yarım kaldı. Yine senin neden özel olarak hedef seçilerek
katledildiğini de iyi biliyoruz. Seninle birlikte örgütü büyütmek için yola
çıkanların kimisi abbas yolcu, kimisi ihanetçi ve kimisi de zorluklardan yüz
çevirerek seni bir kez daha arkadan vurdular. Ama seninle birlikte İnşayı
büyütme kararlılığında olan İnşamız önderliği ve militanları, sempatizanları
sana vermiş oldukları devrim sözüne bağlı kalarak, örgütümüzü kirlerden ve
paslardan, temizleyerek her bakımdan yenilenmiş olarak yoluna daha güçlü olarak
devam ediyor.
Dahası
yoldaşların olarak yenilmezlerin Bolşevik ordusunu yaratma savaşımımız da Kemal yoldaş sen her daima umut, sen inanç, sen güç kaynağımız
olmaya devam ediyorsun.
Kemal Yazar Yoldaş Ölümsüzdür.!
21 Ağustostan 27 Ağustosa Bin Selam…!
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm Mücadelemiz..!