Ekrem İmamoğlu’nu 17 gün bahanelerle oyalayan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Yüksek Seçim Kurulu’nun mazbatayı vermesini beklemiyor olacak ki iki gündür İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) hâlâ koltuğu kaptırmamış gibi hareket ediyor.
Evvela İBB’ye ait sosyal medya hesapları donup kaldı. İBB’nin Twitter, Instagram ve Facebook hesaplarına saatlerce ulaşılamadı.
Resmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan İmamoğlu, sosyal medya hesaplarını adeta esir oldukları yerden kurtardı.
25 senedir İstanbul’un iktidarını ellerinde tuttukları ve makamları aralarında ulufe gibi taksim etmeye alıştıkları için devir-teslimden korkuyorlar. Keza seçimleri kazanan kişiye mührü teslim etmeyecek kadar hazımsızlar.
AKP’liler açıklıktan emare adımlardan su görmüş kuduz köpek gibi korkuyorlar. Haksız da sayılmazlar korkmakta. Tesis ettikleri organize soygun düzenini tek sesli hale getirdikleri medya sayesinde bugüne kadar halktan saklasalar da devir değişti artık.
İmamoğlu, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimi’nden evvel sokak sokak dolaştığı İstanbul’da vatandaşa, “Şeffaf olacağıma söz veriyorum. Attığımız her adımdan sizlerin haberi olacak. İstanbul, İstanbulluların olacak.” taahhüttün de bulunmuştu.
O sözün ilk günden son güne kadar kararlarında belirleyici olacaktır. Bunun içindir ki İmamoğlu koltuğa geçer geçmez kolları sıvadı
Seçimin yapıldığı 31 Mart Pazar günü ile mührü devraldığı 17 Nisan arasında belediyede yapılan bütün işlemler için tahkikat yapılması için İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na talimat verdi. İki müfettiş ve üç uzman tahkikat için vazifelendirilmişti.
Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun o talimatı AKP’den meclis üyesi seçilen isimler tarafından anında mahkemeye taşındı. Ne de olsa mahkemeler emirlerine amade.
İstanbul 4’üncü İdare Mahkemesi’nden verilerin bir yerde toplanmasına izin çıkmadı. Yürütmesi durduruldu o talimatın.
Cuma namazının akabinde gazetecilere endişeye mahal olmadığını ifade eden İmamoğlu, “Gayet mevzuata uygun bir şekilde ve saklanacağı alan, kanuna uygun bir şekilde ve aynı şekilde de bir zapt altına alınarak, tespitler yapılarak 31 Aralık 2018 tarihli, 31 Mart 2019, yani seçim günü tarihli ve dün, 17 Nisan 2019 tarihli kayıtlar arşivlendi, imza altına alındı.” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu özellikle 31 Mart ile 18 Nisan arasında bazı usülsüzlükler yapıldığına dair duyumdan öte tespitleri olduğunu aktardı: “Kanuna uygundur. Öyle kozmik odayla falan işimiz olmaz. Devletin hafızası, onu koruyoruz 16 milyon insan adına.”
“Kamuya şeffaf ve açık olma sözünü verdim.” diyerek çizgisinden taviz vermeyeceğini tekrarladı.
Merkezi idare de mahallî idareler de evvela halka karşı hesap vermekle mükelleftir.
Madem AKP halkın vergilerini çarçur etmemişse İmamoğlu’nun teftiş talimatından niye bu kadar korkuyor?
Belediye zarara uğratılmışsa ya da mevzuat ihlal edilmişse koltuğu devralan başkanın bunun üzerine gitmesinden daha tabi ne olabilir?
Neyi teslim aldığını söylemeyen bir belediye başkanı 5 sene sonra belediyeyi hangi seviyeye taşıdığını nasıl anlatacak?
İdarî bir tahkikattan imtina edildiğine göre kapak açıldığında ortalık kokudan geçilmeyecek demektir. İmamoğlu’nun pes etmemesi lazım.
AKP’nin teşkilatı gibi çalışan mahkemelerin verdiği kararların çarpıklığına kadar her hâdiseyi açacağı YouTube kanalı üzerinden halka aynen aktarmalı.
Halkın cep telefonları, iktidarın inşa ettiği sansür duvarlarını, devasa televizyon kanallarını ve Saray’dan ellerine tutuşturulan notları haber diye yayımlayan gazeteleri yerle bir edeceğini unutmayalım.
Sosyal medyayı iyi kullanmaya devam ettiği takdirde İmamoğlu; Halk Ekmek, İSPARK ve BELTUR gibi iştirakleri ile 50 milyar liralık bir bütçenin emanet edildiği İstanbul Büyükşehir’i açık yönetmede olumlu örnek olacaktır
Bugüne kadar İstanbul, AKP’nin devr-i iktidarında sadece imar rantı ile belli bir zümrenin nasıl servet sahibi edilebileceğini somut örnek olmuştur.…
25 sene hiç az değil. Devletler için bile hafife alınmayacak kadar uzun bir müddet.
AKP’li milyoner bürokratlar, siyasetçiler ve bir anda işadamı oluveren türediler, 1994’ten beri İstanbul ve Ankara’yı idare eden siyasi İslamcıların çalıp çırptıklarına somut örnektir.
Açlık sınırının altında yaşamını idame ettirmeye çalışan halk, AKP’nin zenginlerine duyduğu öfkeyi kustu sandığa. Halkın o öfkesinin dinmesi hırsızlıkların hesabının sorulmasına bağlı.
İmamoğlu’na zorluk çıkaracakları, çelme atacakları seçim akşamından belliydi.
“Bunlar topal ördek.” diyen AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın cenaze merasiminde bile İmamoğlu’nun uzattığı eli sıkmaması da gösterdi ki iktidarın raf ömrünü uzatan koruyucu madde gitti.
Erdoğan, 31 Mart hezimetinin farkında ve menfaate dayalı ittifakları nasıl bir arada tutacağının ince hesaplarını yapıyor.
Zira rüşvet havuzuna balıklama atlayan ve halkın kanını emerek beslenen sözde işadamlarını İstanbul’un rantı olmadan etrafında tutmasına imkan yok.
Medyanın bile yakında nasıl yavaş yavaş dümen kırdığını hep beraber müşahede edeceğiz.
Eğer verdiği sözlerin arkasında duracaksa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu geriye dönük bütün hesapları denetlemeli.
Kimlerin yoksul malı ile karısına/kızına birkaç milyon liralık Porsche aldığını herkes öğrensin. Sahte dindarların maskesi düşsün artık.
Masum insanlara terörist, darbeci, şucu-bucu iftiraları atarak hırsızlıklarını şu vakte kadar halkın nazarından kaçırmış olanlar için mizan 31 Mart’ta kuruldu bile…
İmamoğlu hangi hizmete kim mani oluyorsa onu da sosyal medyadan açık etmekten geri durmazsa o yapı iki gün sonra tarumar olacağını unutmayalım.