Atilla Özkan, babası Koçgiri’li anası Dersimli olan emekçi bir ailenin çocuğu olarak 1957 yılında Kayserinin Sarız ilçesinde dünyaya geldi. Daha küçük yaşında ailece sömürüyü, baskıyı, zulmü tanıdı.
Atilla yoldaş, bu baskı ve yoksulluk ortamında ilerici düşüncelerle tanıştı. Öğrencilik yılları Atilla’nın devrimci gelişimini koşulladı, okulda öğrenci arkadaşlarıyla omuz omuza gerici tedbir ve uygulamalara karşı çıkarak, öğrencilerin, demokratik, akademik, hak ve özgürlüklerini savundu. Daha o dönemde Hüseyin Cevahir’in faşist diktatörlükçe katledilmesine alkış tutan gerici ve faşist öğrencilerle çıkan bir kavgada devrimci arkadaşlarının en önünde yeralmıştı. 12 Mart faşist diktatörlüğün emekçi halkımız üzerindeki vahşi zulmü ve sömürüsü Atilla’nın yoksul ailesini de derinden etkilenmiştir. Daha sonra yoksulluk nedeniyle okula devam edemeyen Atilla bundan sonra bir dokuma fabrikasında çalışmaya başlayarak, özgürlük ve sosyalizm mücadelesine daha aktif ve kararlı bir şekilde katıldı.
Atilla’nın çalıştığı dokuma fabrikasında azgın bir sömürü ve baskı vardı. Fabrikada çalışanların çoğu, kadın ve çocuk işçilerdi. Patron ve sarı sendika, mafya ile işbirliği, halinde işçilerin her türlü mücadelesini bastırmaya çalışıyor, en küçük bir hak isteğinde veya en küçük bir kıpırdanışta işçiler toplu halde işten atılıyordu. Kadın ve işçiler dövülüyordu. İşte bu zor şartlarda Atilla her zamanki gibi kararlı, her zaman ki gibi en önde, bilinçlice haksızlığa, sömürüye ve zulme karşı çıkarak patron ve mafya sarı sendikacıların işbirliğini teşhir ederek işçileri gerçek düşmanlarına karşı birleştirmeye çalışmıştır.
Atilla yoldaşın bu mücadelesinin kendileri için tehlikeli olduğunu gören patron ve mafyayla sarı sendika işbirliği, Atilla’nın işine son verdi. Atilla dokuma fabrikasından atıldıktan sonra yılmadan devrimci mücadelesini sürdürdü. Kazlıçeşme’de bir deri fabrikasına işçi olarak girdi. Deri fabrikalarında işçileri ilkel şartlarda, leşler ve çamurlar içinde, mağara gibi işyerinde çalıştırıyorlardı. Atilla yoldaş burada çalışırken, bir yandan işçilere devrim ve sosyalizm bilinci vermeye çalışırken, bir yandan da işçilerin sendikal mücadelesine bütün çabasıyla önderlik ederek, sendikasız ve her türlü sosyal haktan yoksun işçileri, sendikalarda örgütleyerek patronlara karşı birleştiriyordu. Bunu gören patron Atilla’nın işine son vererek onu dövmeye kalktı. Atilla’nın işten atılmasına karşı çıkan işçiler, Atilla’yla birlikte omuz omuza vererek patrona karşı koydular. Ve bunun sonucu olarak Atilla’yla beraber 7-8 işçi de işte atıldı. Atilla işten atılan arkadaşlarıyla birlikte haklarından vazgeçmeyerek, patronun baskı ve haksızlıklarını teşhir etmek için mücadele ettiler.
18 Ocak 1976 günü 12 Mart döneminin işkencecileri ve devrimci katletmeleriyle ünlü Mit ve 1. Şube Timleri tarafından Atilla yoldaşın Zeytinburnu’nda kaldığı ev sarıldı. Atilla evde iki arkadaşıyla oturuyordu. Vurucu timden, işkenceci katillerden Mete Altan ve Muhsin Bodur kapıyı çaldı. Kapı Atilla tarafından açıldı ve kapı açılır açılmaz içeriye dolan vurucu timler otomotik silahlarını Atilla’ya ve arkadaşlarına dayadılar. Atilla daha bunlara kim olduklarını sormaya fırsat bulamadan polis Muhsin Bodur ateş açtı. Atilla polisin ateşi karşısında yere yıkıldı ve polis diğer arkadaşlarada ateş açtı. Ağır yaralı olan Atilla yoldaşın vücudunu tekmeleyen işkenceciler ölümünü çabuklaştırmaya çalıştılar.
Faşistler bu alçakça işlenmiş siyasal cinayeti halkın gözünde haklı çıkarmak için, emirlerindeki basın-yayın organlarını kullandılar. Cinayeti gizlemek için bir silahlı çatışma süsü vermeye ve Atilla yoldaşı’da soyguncu olarak göstermeye çalıştılar. Ama kitlelerin nezdinde gerçeklerin açığa çıkmasına engel olamadılar. Atilla yoldaşın gerçek katilleri Muhsin Bodur ve Mete Altan caniler göstermelik yargılanarak beraat ettiler. Ama onlar devrimcilerin adaletinde beraat etmemişlerdi. Muhsin Bodur TKP/ML tarafından ölümle cezalandırılarak halkın adaletini yerine getirdi. Mete Altan ise bugün yine zulm saçıp, kan dökmeye devam ediyor. Ama hiç bir halk düşmanı cezasız kalmayacak halkımız er geç Mete Altan’dan da hesap soracaktır.
Atilla yoldaş genç ve yürekli bir devrimci olarak TKP/ML Hareketinin bir savaşçı eriydi. O tam bir görev adamıydı. Hem fabrikalarda çalışıyor, işçileri örgütlüyor ve hem de militan bir çizgide askeri eylemlere koşuyordu. İstanbul’da bir çok askeri eylemin örgütlenmesi ve pratiğe geçirilmesinde Atilla’nın devrimci iradesi ve enerjisi vardır. O eylem için doğmuş ve yoksulluğun ancak devrimle son bulacağını bilen inançlı bir devrimciydi.
Yaşam koşullarının çok ağır olmasına ve büyük olanaksızlıklarla savaşmasına rağmen, onda hiçbir zaman of-puf çekme ya da köşeyi erkenden dönme gibi zayıflıklar görülmemiştir. Kavgaya girdinmi herşeyinle gireceksin diyenlerden olan Atilla yoldaş, sözlerine uygun bir pratik sergiledi. Ölümü gülerek kucakladı. Mütevazi, başladığı işi sonuna kadar götürmedeki kararlılığı, güçlü inancı ve örgütçü yeteneğiyle Atilla yoldaş, TKP/ML Hareketinin işçi sınıfı içinde gelişip güçlenlemesi için canla başla çalıştı ve kısa zamanda Kazlıçeşme deri işçileri arasında önemli bir ilişki ağı yarattı. TKP/ML Hareketinin işçi sınıfı içinde çalışmadığı ya da sınıf çalışmalarına önem vermediğini iddia eden inkarcı oportünistlere en iyi yanıt Atilla Özkan yoldaşın yaşamı ve pratiğidir.
O, öncü işçi komünist militan olarak kavgaya katıldı ve faşist diktatörlüğün silahlı savaşımla parçalanarak halkların özgürlüğe kavuşacağı inancıyla savaştı. Bugün fabrika çalışmalarını geliştirip, ileri çekmek ve gerçek bir komünist işçi partisi yaratmak için, Atilla Özkan yoldaş gibi öncü komünist işçi militanların yetiştirilip savaşa sürülmesine daha fazla ihtiyaç vardır. Bu zengin topraklar, varoşlar ve fabrikalar, örgütçü militanların, işçi yoldaşların öne atılmasını ve kavgayı daha sağlam zemin ve emin ellerde yükseltilmesini emrediyor.
Militan işçi önderi Atilla Özkan yoldaşı anarken, “fabrikalar kalelerimiz olmalıdır” şiarına daha sıkı sarılmak, işkenceci cellatlarından hesap sormak için safları daha bir sıklaştırmanın gerektiğine inanıyoruz. Kavga yeni işçi militan Atillaların omuzlarında zafere taşınacaktır. Atilla Özkan, zulme ve sömürüye son verme kavgamızda hep bizimle oldu ve bundan sonrada kavgamızın ileri taşınmasında hep bizimle olacaktır.