17 Ocak 2019 Perşembe

ELDE SİLAH DİLDE DİRENİŞ ŞİARININ TEMSİLCİSİ VE İŞÇİ SINIFININ KAVGA ÖNDERİ ATİLLA ÖZKAN.!

Atil­la Öz­kan, ba­ba­sı Koçgi­ri’li ana­sı Der­sim­li olan emek­çi bir ai­le­nin ço­cu­ğu olarak 1957 yılında Kayserinin Sarız ilçesinde dünyaya geldi. Da­ha küçük ya­şın­da ai­le­ce sömürüyü, bas­kı­yı, zul­mü ta­nı­dı.
Atil­la yol­daş, bu bas­kı ve yok­sul­luk or­ta­mın­da ile­ri­ci düşün­ce­ler­le ta­nış­tı. Öğ­ren­ci­lik yıl­la­rı Atil­la’nın dev­rim­ci ge­li­şi­mi­ni ko­şul­la­dı, okul­da öğ­ren­ci ar­ka­daş­la­rıy­la omuz omu­za ge­ri­ci ted­bir ve uy­gu­la­ma­la­ra kar­şı çı­ka­rak, öğ­ren­ci­le­rin, de­mok­ra­tik, aka­de­mik, hak ve öz­gür­lük­le­ri­ni sa­vun­du. Da­ha o dö­nem­de Hüse­yin Ce­va­hir’in fa­şist dik­ta­tör­lük­çe kat­le­dil­me­si­ne al­kış tu­tan ge­ri­ci ve fa­şist öğ­ren­ci­ler­le çı­kan bir kav­ga­da dev­rim­ci ar­ka­daş­la­rı­nın en önün­de ye­ral­mış­tı. 12 Mart fa­şist dik­ta­tör­lüğün emek­çi hal­kı­mız üze­rinde­ki vah­şi zul­mü ve sömürüsü Atil­la’nın yok­sul ai­le­si­ni ­de de­rin­den et­ki­len­miş­tir. Da­ha son­ra yok­sul­luk ne­de­niy­le oku­la de­vam ede­me­yen Atil­la bun­dan son­ra bir do­ku­ma fab­ri­ka­sın­da ça­lış­ma­ya baş­la­ya­rak, öz­gür­lük ve sos­ya­lizm müca­de­le­si­ne da­ha ak­tif ve ka­rar­lı bir şe­kil­de ka­tıl­dı.
Atil­la’nın ça­lış­tı­ğı do­ku­ma fab­ri­ka­sın­da az­gın bir sömürü ve bas­kı var­dı. Fab­ri­ka­da ça­lı­şan­la­rın ço­ğu, ka­dın ve ço­cuk iş­çi­ler­di. Pat­ron ve sa­rı sen­di­ka, maf­ya ile iş­bir­li­ği, ha­lin­de iş­çi­le­rin her tür­lü mücade­le­si­ni bas­tır­ma­ya ça­lı­şı­yor, en küçük bir hak is­te­ğin­de ve­ya en küçük bir kı­pır­da­nış­ta iş­çi­ler top­lu hal­de iş­ten atı­lı­yor­du. Ka­dın ve iş­çi­ler dövülüyor­du. İş­te bu zor şartlar­da Atil­la her za­man­ki gi­bi ka­rar­lı, her za­man­ ki gi­bi en ön­de, bi­linç­li­ce hak­sız­lı­ğa, sömürüye ve zul­me kar­şı çı­ka­rak pat­ron ve maf­ya sa­rı sen­di­ka­cı­la­rın iş­bir­li­ği­ni teş­hir ede­rek iş­çi­le­ri ger­çek düş­man­la­rı­na kar­şı bir­leş­tir­me­ye ça­lış­mış­tır.
Atil­la yol­da­şın bu müca­de­le­si­nin ken­di­le­ri için teh­li­ke­li ol­du­ğu­nu gö­ren pat­ron ve maf­yay­la sa­rı sen­di­ka iş­bir­li­ği, Atil­la’nın işi­ne son ver­di. Atil­la do­ku­ma fab­ri­ka­sın­dan atıl­dık­tan son­ra yıl­ma­dan dev­rim­ci müca­de­le­si­ni sür­dür­dü. Kaz­lı­çeş­me’­de bir de­ri fab­ri­ka­sı­na iş­çi ola­rak gir­di. De­ri fab­ri­ka­la­rın­da iş­çi­le­ri il­kel şart­lar­da, leş­ler ve ça­mur­lar için­de, ma­ğa­ra gi­bi iş­ye­rin­de ça­lış­tı­rı­yor­lar­dı. Atil­la yol­daş bu­ra­da ça­lı­şır­ken, bir yan­dan iş­çi­le­re dev­rim ve sos­ya­lizm bi­lin­ci ver­me­ye ça­lı­şır­ken, bir yan­dan da iş­çi­le­rin sen­di­kal mü­ca­de­le­si­ne bütün ça­ba­sıy­la ön­der­lik ede­rek, sen­di­ka­sız ve her tür­lü sos­yal hak­tan yok­sun iş­çi­le­ri, sen­di­ka­lar­da ör­güt­le­ye­rek pat­ron­la­ra kar­şı bir­leş­ti­ri­yor­du. Bu­nu gören pat­ron Atil­la’nın işi­ne son ve­re­rek onu döv­meye kalk­tı. Atil­la’nın iş­ten atıl­ma­sı­na kar­şı çı­kan iş­çi­ler, Atil­la’yla bir­lik­te omuz omu­za ve­re­rek pat­ro­na kar­şı koy­du­lar. Ve bu­nun so­nu­cu ola­rak Atil­la’yla be­ra­ber 7-8 iş­çi de iş­te atıl­dı. Atil­la iş­ten atı­lan ar­ka­daş­la­rıy­la bir­lik­te hak­la­rın­dan vaz­geçme­ye­rek, pat­ro­nun bas­kı ve hak­sız­lık­la­rı­nı teşhir et­mek için müca­de­le et­ti­ler.
18 Ocak 1976 günü 12 Mart döne­mi­nin iş­ken­ce­ci­le­ri ve dev­rim­ci kat­let­me­le­riy­le ün­lü Mit ve 1. Şu­be Tim­le­ri ta­ra­fın­dan Atil­la yol­da­şın Zey­tin­bur­nu’nda kal­dı­ğı ev sa­rıl­dı. Atil­la ev­de iki ar­ka­da­şıy­la otu­ru­yor­du. Vu­ru­cu tim­den, iş­ken­ce­ci ka­til­ler­den Me­te Al­tan ve Muh­sin Bo­dur ka­pı­yı çal­dı. Ka­pı Atil­la ta­ra­fın­dan açıl­dı ve ka­pı açı­lır açıl­maz içe­ri­ye do­lan vu­ru­cu tim­ler oto­mo­tik si­lah­la­rı­nı Atil­la’ya ve ar­ka­daş­la­rı­na da­ya­dı­lar. Atil­la da­ha bun­la­ra kim ol­duk­la­rı­nı sor­ma­ya fır­sat bu­la­ma­dan po­lis Muh­sin Bo­dur ateş açtı. Atil­la po­li­sin ate­şi kar­şı­sın­da ye­re yı­kıl­dı ve po­lis di­ğer ar­ka­daş­la­ra­da ateş açtı. Ağır ya­ra­lı olan Atil­la yol­da­şın vücu­du­nu tek­me­le­yen iş­ken­ce­ci­ler ölümünü ça­buk­laş­tır­ma­ya ça­lış­tı­lar.
Fa­şist­ler bu al­çak­ça iş­len­miş si­ya­sal ci­na­ye­ti hal­kın gö­zün­de hak­lı çı­kar­mak için, emir­le­rin­de­ki ba­sın-ya­yın or­gan­la­rı­nı kul­lan­dı­lar. Ci­na­ye­ti giz­le­mek için bir si­lah­lı ça­tış­ma süsü ver­me­ye ve Atil­la yol­da­şı’da soy­gun­cu ola­rak gös­ter­me­ye ça­lış­tı­lar. Ama kit­le­le­rin nez­din­de ger­çek­le­rin açı­ğa çık­ma­sı­na en­gel ola­ma­dı­lar. Atil­la yol­da­şın ger­çek ka­til­le­ri Muh­sin Bo­dur ve Me­te Al­tan ca­ni­ler gös­ter­me­lik yar­gı­la­na­rak be­ra­at et­ti­ler. Ama on­lar dev­rim­ci­le­rin ada­le­tin­de be­ra­at et­me­miş­ler­di. Muh­sin Bo­dur TKP/ML ta­ra­fın­dan ölüm­le ce­za­lan­dı­rı­la­rak hal­kın ada­le­ti­ni ye­ri­ne ge­tir­di. Me­te Al­tan ise bu­gün yi­ne zulm sa­çıp, kan dök­me­ye de­vam edi­yor. Ama hiç bir halk düş­ma­nı ce­za­sız kal­ma­ya­cak hal­kı­mız er geç Me­te Al­tan’dan  da he­sap so­ra­cak­tır.
Atil­la yol­daş genç ve yü­rek­li bir dev­rim­ci ola­rak TKP/ML Ha­re­ke­ti­nin bir sa­vaş­çı eriy­di. O tam bir görev ada­mıy­dı. Hem fab­ri­ka­lar­da ça­lı­şı­yor, iş­çi­le­ri ör­güt­lüyor ve hem de mi­li­tan bir çiz­gi­de as­ke­ri ey­lem­le­re ko­şu­yor­du. İs­tan­bul’da bir çok as­ke­ri ey­le­min ör­güt­len­me­si ve pra­ti­ğe ge­çi­ril­me­sin­de Atilla’nın dev­rim­ci ira­de­si ve ener­ji­si var­dır. O ey­lem için doğ­muş ve yok­sul­lu­ğun an­cak dev­rim­le son bu­la­ca­ğı­nı bi­len inançlı bir dev­rim­ciy­di.
Ya­şam ko­şul­la­rı­nın çok ağır ol­ma­sı­na ve büyük ola­nak­sız­lık­lar­la sa­vaş­ma­sı­na rağ­men, on­da hiç­bir za­man of-puf çek­me ya da köşe­yi er­ken­den dön­me gi­bi za­yıf­lık­lar görül­me­miş­tir. Kav­ga­ya gir­din­mi her­şe­yin­le gi­recek­sin di­yen­ler­den olan Atil­la yol­daş, söz­le­ri­ne uy­gun bir pra­tik ser­gi­le­di. Ölümü güle­rek ku­cak­la­dı. Müte­va­zi, baş­la­dı­ğı işi so­nu­na ka­dar gö­tür­me­de­ki ka­rar­lı­lı­ğı, güç­lü inan­cı ve ör­güt­çü ye­te­ne­ğiy­le Atil­la yol­daş, TKP/ML Ha­re­ke­ti­nin iş­çi sı­nı­fı için­de ge­li­şip güç­len­le­me­si için can­la baş­la ça­lış­tı ve kı­sa za­man­da Kaz­lı­çeş­me de­ri iş­çi­le­ri ara­sın­da önem­li bir iliş­ki ağı ya­rat­tı. TKP/ML Ha­re­ke­ti­nin iş­çi sı­nı­fı için­de ça­lış­ma­dı­ğı ya da sı­nıf ça­lış­ma­la­rı­na önem ver­me­di­ği­ni id­dia eden in­kar­cı opor­tünist­le­re en iyi yanıt Atil­la Öz­kan yol­da­şın ya­şa­mı ve pra­ti­ği­dir.
O, ön­cü iş­çi ko­münist mi­li­tan ola­rak kav­ga­ya ka­tıl­dı ve fa­şist dik­ta­tör­lüğün si­lah­lı sa­va­şım­la par­ça­la­na­rak halk­la­rın öz­gür­lüğe ka­vu­şa­ca­ğı inan­cıy­la sa­vaş­tı. Bu­gün fab­ri­ka ça­lış­ma­la­rı­nı ge­liş­ti­rip, ile­ri çek­mek ve ger­çek bir ko­münist iş­çi par­ti­si ya­rat­mak için, Atil­la Öz­kan yol­daş gi­bi ön­cü komünist iş­çi mi­li­tan­la­rın ye­tiş­ti­ri­lip sa­va­şa sürül­me­si­ne da­ha faz­la ih­ti­yaç var­dır. Bu zen­gin top­rak­lar, va­roş­lar ve fab­ri­ka­lar, ör­güt­çü mi­li­tan­la­rın, iş­çi yol­daş­la­rın öne atıl­ma­sı­nı ve kav­ga­yı da­ha sağ­lam ze­min ve emin el­ler­de yük­sel­til­mesini em­re­di­yor.
Mi­li­tan  iş­çi önderi  Atil­la Öz­kan yol­da­şı anar­ken, “fab­ri­ka­lar ka­le­le­ri­miz ol­ma­lı­dır” şi­arı­na da­ha sı­kı sa­rıl­mak, iş­ken­ce­ci cel­lat­la­rın­dan he­sap sor­mak için saf­la­rı da­ha bir sık­laş­tır­ma­nın ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­ruz. Kav­ga ye­ni iş­çi mi­li­tan Atil­la­la­rın omuz­la­rın­da za­fe­re ta­şı­na­cak­tır. Atil­la Öz­kan, zul­me ve sömürüye son ver­me kav­ga­mız­da hep bi­zim­le ol­du ve bun­dan son­ra­da kav­ga­mı­zın ile­ri ta­şın­ma­sın­da hep bi­zim­le ola­cak­tır.