12 Mart faşist cuntasına karşı devrimci mücadeleyi omuzlayan TKP/ML Hareketi'nin kurucu militanlarından Meral Yakar Türkiye'nin işkence ilk olarak katledilen komünist kadın savaşçılarındandı
Meral Yakar; İbrahim Kaypakkaya, Ahmet Muharrem Çiçek, Ali Haydar Yıldız,
İrfan Çelik yoldaşların yoldaşıydı. PDA da İbrahim Yoldaşla birlikte koparak
TKP/ML Hareketi'ni kurmuşlardı. Yakar, kendini; devrim ve sosyalizm için, işçi
sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin kurtuluşu için mücadeleye adayan bir ' bir
komünist devrimciydi.
Türkiye devrimci hareketinin ilk militan kadın şehitleri arasında olan
Meral Yakar, Antep'in Kilis ilçesi 1950-ki ailesinin iddiasına göre Meral 1952
doğumlu. O dönemde geç yazdırılması nedeniyle nüfusa 2 yıl yaşı büyük
yazdırılmış-doğumlu. İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nde öğrenci gençliğin
mücadelesine katılır. 12 Mart darbesinden sonra TKP/ML Hareketi'nin saflarında
illegal devrimci mücadeleyi seçer. Profesyonel devrimci yaşamı seçmesi
nedeniyle okulunu bırakır. Meral Yakar, Gülsuyu Mahallesi'nin kuruluşunda da
yer alır.
Meral Yakar, 1973 yılının Ocak ayının 22'sinde İstanbul Ümraniye'de kaldığı
evde yoldaşının kaza kuşunu ile yaralanır. Yoldaşı Meral'i hastaneye götürür.
Hastanede işkenceciler, tedavisi karşılığı yoldaşları hakkında bilgi vermeyi
dayatırlar. Ama o direnişi seçer. Meral üç gün yaşar. İşkenceci polislerin
baskı ve tehditleri altında ağzından tek söz çıkmaz. Meral Yakar işkenceler
sonucu, ölüm tutanağına göre 25 Ocak 1973 günü katledilir.
Önderi Kaypakkaya’nın
geleneğini sürdüren Meral Yakar yoldaş ser verdi ama sır vermedi. Katledilişinin 36. yılında Meral yoldaşı saygıyla anıyor yarım
bıraktıklarını tamamlayacağımıza söz veriyoruz.
ALİ TAŞYAPANIN
ANILARINDA MERAL YAKAR..!
Meral Yakar Gaziantep'in Nizip ilçesindendi. Yargılandığımız dönemde
Meral'ın babasının hayatta olmadığı söylenmiş, aile fertlerinin anneyle
birlikte iki kız ve bir erkek evlattan oluştuğu kulağıma çalınmıştı. Evlat
sayısı konusunda yanılmış olabilirim. Verdiğim sayıya göre Meral kardeşlerin
ortancası, erkek kardeşi büyüğü, kız kardeşi ise küçüğüydü. Duruşmanın birinde
Meral'ın abisi mahkemede tanık olarak dinlendi. Duruşma yargıcının sorularını
özenle yanıtladı, Meral'ın devrimci kişiliğine olan saygısını çok ince bir
üslupla vermeye çalıştı. Bu olumlu tutum hem bizleri onurlandırmıştı, hem de
gönlümüzde Meral'ın ailesi için sevgi ve saygıyı yeşertmişti. Örgüt tezlerinin
İstanbul'da yazıya dökülüşü sırasında Meral Yakar, örgüt önderi İbrahim Kaypakkaya
ile yoğun bir birliktelik yaşamıştı. İbrahim düşüncelerini el yazısıyla kağıda
dökmüş, Meral bunları daktiloya çekmişti. Tezlerimizin bu ilk daktilolu
yazımına Meral'ın el emeği, göz nuru geçmişti. İkisi aramızdan hemencecik
ayrıldı, ama tezler onbinlerce ilerici insanın düşün aleminde gezindi durdu,
akış günümüze dek sürdü. Aynı devinim bundan böyle de sürüp gidecek.
Meral'i tanıyan arkadaşların anlatılarından edindiğim izlenim, onun, yeni
doğmuş TKP(ML)'nin en bilinçli bayan elemanı olduğu doğrultusundadır.
Örgütümüzün çöküş öncesi kısa faaliyet döneminde Meral Yakar, üst düzeyli örgüt
elemanlarıyla birliktelik yaşamış, özellikle hareketin düşünsel boyutlu yoğun
etkinliğinin tanığı, cereyan eden teorik tartışmaların katılımcısı olmuştur.
Yine Meral'ın de içinde bulunduğu bazı pratik etkinliklerin aktarımından onun
kararlı ve atılımcı bir kişilik taşıdığı sonucu çıkmaktadır.
Meral Yakar ilk ve ortaokulu bitirdikten sonra üç yıllık kız öğretmen
okuluna girdi. Burada iki yıl okudu, başarılı öğrenciliği nedeniyle İzmir
Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesi'ne gönderildi. Aynı yıl İrfan Çelik de
başka bir öğretmen okulundan buraya gönderilmişti. İkisi tanıştı, aralarında
devrimci dostluk oluştu. Yüksek öğrenim için ikisinin seyir istikameti
İstanbul'a yöneldi. İrfan, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu yatılısı olarak Fen
Fakültesi'ne kaydoldu. Meral yatılı hakkından feragat etti, Çapa Tıp
Fakültesi'ne girdi. Bu ikiliden Meral 12 Mart'ta, İrfan 12 Eylül'de yaşama veda
etti.
Meral Yakar, Arslan Kılıç, üçüncü bir şahıs aynı örgüt evini
paylaşıyorlardı. Tarih Ocak 73. Meral ve Arslan evdeydi, örgütsel uğraşla günün
bir kısmı akıp gitmişti. Meral daktiloyla birşeyler yazıyordu. Aslan ise
tabancasını kurcalayıp duruyordu. Şarjör çıkarılmıştı, ama dikkatsizlik sonucu
namluda bir mermi kalmıştı. Silah boştur diye Aslan namluyu rastgele istikamete
çevirip duruyordu. Namlunun Meral'a yönelik olduğu bir anda tetik düştü, silah
patladı, Meral kanlar içinde yana devrildi. İliği kurutucu bir şokun içine girdi
Arslan. Kazaya neden olan arkadaşını Meral metanetle teskin etti.
Ev Anadolu yakasında olup semt epeyce sapaydı. Bir taksi bulmak için Arslan
dışarı fırladı, maalesef... Yolda bulunur ümidiyle Arslan eve döndü, Meral'i
kucakta bir süre taşıdı, taksi değil nihayet bir minibüs tedarik etti. Şoför
Meral'ın doğum sancısı çektiğini sandı, Zeynep Kamil Doğum Hastahanesi'ne
yöneldi. Arslan'ın uyarısı üzerine istikamet Haydarpaşa Numune Hastahanesi'ne
çevrildi. Daha ev çıkışında Meral, kesinlikle araçla gelmemesini, tedarik
edilen araç şoförüne kendisini tanımadığını, yaralı halde yolda bulup yardımcı
olduğunu söylemesini Arslan'a yineleyip durdu. Yoğun suçluluk duygusu içinde
çırpınan Arslan bu uyarılara kulak tıkadı. Meral son ısrarlı uyarısını
Haydarpaşa Numune Hastahanesi önünde yaptı. Görevli kılığında sivil polisin
hastanelerde denetim kurduğunu, kendisini kapının girişinde bırakıp uzaklaşması
gerektiğini söyledi. Arslan bunu da dinlemedi, Meral'i kucaklayıp hastaneye
taşıdı. Teslim işlemi yapılırken sivil polis bitiverdi. Aslan seyirtti, ama geç
kalmıştı. Önce koridorlarda, sonra bahçede kovalamaca oldu, karşılıklı silah
sıkıldı ve Arslan yakalandı. Doğru Gayrettepe'ye işkence tezgahına. Arslan için
zor günlerdi. Kaza ile yoldaşını ağır yaralamanın kahredici üzüntüsünü
yüreğinde taşıyarak işkence zulmüne göğüs gerdi, devrimci onuru işkencecilere
çiğnetmemek için bütün gücüyle direndi. Öbür işkencelerin neden olduğu
tahribatın yanı sıra ayak parmağı kırıldı, burulan hayası mosmor olup şişti.
Ama Arslan baş eğmedi. Tüm İstanbul örgütünü biliyordu. Tahribata yolaçmayan
bazı açıklamalarla sorgu dönemini savuşturdu.
Beri yanda ağır yaralı haliyle Meral de hastanede sorgulandı. Bunu şurdan
biliyoruz: 12 Martın başında Maltepe çatışması olmuş, ağır yaralı olarak yakalanan
Mahir Çayan hastanede günlerce sorgulanmıştı. işkence dahil her türlü yöntem
denenmişti. Devlet ideolojisinin şarlatanlığına kapılan bazı doktorlar,
insanlığın yüzkarası bu uygulamaya maalesef alet olmuşlardı. Meral hastanede
ifade vermedi. Kan kaybı, kasti bakımsızlık, sorgu gibi üç yıkıcı etkiye Meral
üç gün direnebildi, gencecik onurlu yaşamı karanlık hiçlikle noktalandı.
KAPAKKAYA İLE BİRLİKTE
(Anılar) Ali Taşyapan) [ I. Bölüm ]