30 Mayıs 2019 Perşembe

Devrimci Saflarda Kanayan Yara Gerici Şiddet ve Biatçı Kültür Üzerine Birkez Daha ..!


Devrimci saflarda örgüt içi yada dışı infazlar devrimi hareket saflarında hala kanayan bir yara olmaya devam ediyor. Bu işi öncelikle PDA-Aydınlık revizyonizmi İbrahim Kaypakkaya yoldaşı kaçırarak olası direnme halinde katletme kararıyla, devrimci saflarda farklı düşünen yada ayrılanları katletmenin doğru olduğu eğilimi taşıdı. Bu aynı 1970'li süreçlerde devrimci örgütler arasında şiddet olayının yaşandığı bir sır değil. Tartışma toplantılarında Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş gruplarının özellikle TİPli ve kendileri gibi düşünmeyen kesimlere karşı şiddeti doğal karşıladıkları ve bir kaç kez üniversitede tartışmalarında İ.Kaypakkaya yoldaş yönelik şiddet içerikli saldırılarda bulundukları sır değildir. Yine Robert Kolejlilerin örgüte ihanet ettiği gerekçesiyle açıktan Adil Ovaloğlu'nun komplocu bir tarzda katledilmesiyle başlayan devrimci saflarda karşı devrimden alınmış çelişkileri ve sorunları şiddetle çözme tutumu daha sonrası yıllarda derinleşerek devam etti. Binleri aşan devrimci yoldaş dedikleri tarafından, ihanet, hain vb. gerçekçi olmayan Dev-Yol-Kurtuluş, Dev-Yol, Dev-Sol, Halkın Kurtuluşu-Devrimci Proletarya ,MLSPB-Çayan sempatizanları, HDÖ-Acil-Halkın Birliği-Partizan (Partizan çevresi 1976 ayrılığında merkeze karşı sıklıkla şiddet uyguladı, geceleri basıp dağıtmaya-devrimci faaliyetleri engellemeye, mezar anmalarında saldırgan ve şiddet uygulayan tutumlarıyla provokasyon yaratan tutumlar içinde oldular), 1977-78de PDA-Aydınlık revizyonistleri H.Kurtuluşu ve Dev-Soldan devrimciler katletti ve devlete yamanarak, ihbarcı karşı devrimci hatta kapaklandı. PKK Kürdistan bizimdir kimse buralarda faaliyet yürütemez anti-demokratik gerici tutumuyla hemen tüm devrimlere savaş açtı. Halkın Birliğinde 6 kişiyi katlederken H.Kurtuluşunda,Dev-Yolda-5 parçacılarda, KUK'ta ve diğer Kürt ulusalcı hareketlerde binlerce devrimcinin katledilmesine imza attı. Partizan kadrolarında birisi Dev-Yolcu bir öğretmeni Dersimde katletti. 
Yine PKK, Öcalan'ın çizgisine karşı çıkıp eleştiren ve yeni oluşumlar içine yönelen Çetin Güngör ve Mehmet Şener başta olmak üzere binleri bulan örgüt içi infazlara imza attı. 
1990'lı yıllarda örgüt içi sorunları çözemeyen TKP-ML DABK, Kardelen hareketi adı altında işkenceli sorgular sonucu, onlarca kişi hem de TKP-ML'nin öncü kadroları öldürüldü. Özgür gelecek-Halkın Günlüğü arasında yaşanan ayrılıkta H.Günlüğü Ö.Geleceklerin silahlarına el koyup şiddet kullanmada geri durmadılar. Yine Ö.Gelecek ile Uzun yürüyüş arasında yaşanan ayrılıkta, Ö.Gelecek çevresi U.Yürüyüşün başını çeken devrimciler hakkında ölüm kararı aldı ve değişik alanlarda faaliyetleri engellemeye çalıştı. Dev-Sol ayrışmasında D.Karataş'ın başını çeken Yürüyüş ile yollarını ayıran Bedri Yağanın başını çekmiş olduğu gruba karşı yok etme saldırı başlattı ve onu aşkın devrimci hunharca katledildi. Devrimci ailelerin evleri-gecekonduları basıldı ve göçe zorlandılar. 1995 MLKP-KP-İÖ ayrılığında,MLKP ayakta kalabilmenin yolunu burjuvazinin hatta burjuvazinin daha çok faşist kesimlerinin kullandığı karşı devrimci şiddetle ez ve yok et yolunu seçti. Halkın Birliği büroları basıldı yoldaşların kafaları-kolları kırıldı ve eşyaları parçalandı, bazıları hırsızlık yapıp çaldılar MLKP önderliğinin talimatıyla gerçekleştirilen ve yüzleri aşan bu gerici halk düşmanı eylemlerde onlarca devrimcinin kafası kolu kırıldı, arabaları parçalandı, gebe kadınlara bıçak atmaktan geri kalmadılar. 27 Ağustos 1996 yılında MLKP'nin önderliğinin talimatıyla Kemal Yazar ve yanında olan bir yoldaş Almanya’nın Duisburg kentinde kaleşinkoflu suiskaste maruz kaldı. Bu saldırıda Kemal Yoldaş katledilirken yanındaki yoldaş ağır yaralandı. İşin ilginç yanı faşizmin işkence ve zindanlarda katlemediği, vücudu faşizmin kurşunlarıyla delik deşik olmuş Kemal Yazar yoldaş, bir dönemler yoldaş dediklerinin kurşunlarıyla katlediliyordu. Birisi Türkiye de olmak üzere üç yoldaş MLKP önderliğince kaçırılıp faşist yöntemler "örgüt varlığı için ve önderliğin iktidarı için her yol mubahtır" yaklaşımı içinde ihanete zorlandılar. İşin daha da ilginç olanı MLKP tarafından kaçırılan onbeş gün tutsak tutulan yoldaşlardan ikisi kanser hastalığından yaşamlarını yitirdi. Yine Kemal yoldaşın katledildiği suikast eyleminde ağır yaralanan yoldaşı da kanser hastalığında kaybettik. Yüzlerce devrimci bu saldırılarda etkilenerek, devrimci safları terk etti. Düşmanın yapamadığını MLKP önderliği saldırılarıyla yapıyordu. 
Devrimci saflarda bölünme parçalanma devam ettikçe karşı devrimci şiddette sürdü. EMEPten kopup H.Kurtuluşu’nu yeniden geliştirmeye çalışan gruba yönelik saldırısı da bir devrimci kalp krizinde yaşamını yitirdi ve bir çok yerde EMEPliler, H.Kurtuluş'u grubuna saldırdı. Kısacası güçlü olan zayıf olanı ezip politik alanda şiddet saldırıları ve yasaklarla silmeye ve bu yolla ayakta kalmaya çalışma yolunu tuttu. Çünkü bu akımlar kendi görüşlerine güven duymuyorlardı. Öyle olmuş olsaydı halk içinde çelişkilerin çözümünde izlenmesi gereken tartışama-eğitme ve değiştirme yolunu tutarlardı. 
. Yeni Demokrasi Ö.Gelecek ayrışmasında, güçlü olan Yeni Demokrasi zorbalığı geçer akçe kılarken, bir dönem başkalarına şiddeti geçer akçe kılan ve devrimci saflarda yaşanan kirli Susurluk olaylarına sesiz kalıp destek olan Ö.Gelecek çevresi şiddet kendisine dönünce feveran yapmaya başladı. Devrimci saflarda hala kanamaya devam eden sorunları şiddetle ve öldürmekle çözme yöntemi, devrimcilere büyük zararlar vermiş ve yığınların saflarında önemli bir güvensizlik tohumu ekmiştir. Örgütü araç olmaktan çıkarıp amaç haline getiren biatçı kültür binlerce devrimcinin yaşamın mal olmuş ve kitleler nezdinde de temiz devrimcilik kirli hale getirilmeye çalışmıştır. 
Herşeyi kendi iktidarının devamına bağlayan ve fikir tartışmasından kaçarak güçlü zayıfı ortadan kaldırı tutumuna göre hareket eden bir yerde ne eşitli, demokrasi ve nede sosyalizm doğar. Burada olsa olsa burjuvazinin değişik versiyonu bataklık yaratılır. 
Bu bataklığa karşı ilkeli duruş içinde olanlarda vardı. Her koşulda devrimci saflarda erozyona yol açan ve giderilmesi olanaksız gedikler açan, komplocu, provokasyon yüklü ve örgütü amaç haline getiren biatçı politik duruş ve kültüre karşı Halkın Birliği, Yeni Dünya İçin Çağrı ve ODAK dergi çevreleri devrimci yaklaşım içinde oldular ve ilkeli yaklaşımlarıyla bu alanda egemen şiddeti kutsayan gerici egemen eğilimin karşısında durdular. Şuna inanıyoruz ki devrimci saflarda ve örgüt için kopuşmalar da devrimci ilkeleri duruş egemen kılınmadan, emekçilere arasında devrimci ve sosyalistlerin sarsılan güven eksiklilerini aşmaları ve geniş kitleleri kucaklamaları zor ve güç olacaktır. Bir çok akımın PKK'ye öykündüğü koşullarda herşeyi önderlik bilir örgüt- önderlik eşittir halk devrimidir yaklaşımıyla hesaplaşılmadan yeninin yolunu açmak, hayal olmaktan öteye gitmeyecektir.