Kararda, Saral'ın paylaştığı "Vekil
kılığına girmiş namussuzları mecliste saklamak ne ola ki?" sözlerinin
rahatsız edici olsa bile hukuka aykırı olmadığı belirtildi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral,
19 Ağustos 2016 günü HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Almanya'ya yaptığı
ziyarette Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir ile çektirdiği fotoğrafı,
"Bellevue Sarayı'nın kripto sığıntısı, boynunda tasması Alman yosması; Ey
soysuz kahpe! Hesap göreceğiz artık sizinle" yazısı ile birlikte Twitter
hesabından paylaştı. Saral'ın başka bir paylaşımda "İllerimizde bu kadar
can giderken ve içi kan ağlayan aileler var iken bu vekil kılığına girmiş
namussuzları mecliste saklamak ne ola ki" sözlerini kullanması üzerine,
Selahattin Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman, Saral hakkında tazminat davası
açtı.
9 bin liralık tazminat iptal edildi
Diyarbakır 6'ncı Asliye Hukuk Mahkemesi
26 Ekim 2016 tarihinde davanın kubulüne karar vererek, 9 bin lira manevi tazminatın
yasal faizi ile birlikte Oktay Saral'dan alınarak, Selahattin Demirtaş'a
verilmesine hükmetti.
Kararın açıklanması ardından Demirtaş'ın
avukatı tazminatın az olduğu, Saral'ın avukatı ise, fazla olduğu gerekçesiyle
kararın bozulması için itirazda istinaf isteminde bulundu. Gaziantep Bölge
Adliye Mahkemesi 4'üncü Hukuk Dairesi, Selahattin Demirtaş'ın avukatının
istinaf isteminin reddine, Oktay Saral'ın avukatının isteminin ise kabulüne
karar verdi.
Saral'ın 9 bin lira tazminat ödemesine
ilişkin kararın kaldırılmasına hükmeden mahkeme, Demirtaş'ın açtığı manevi
tazminat davasının da reddine karar verdi. Yargılama giderlerinin Demirtaş'ın
üzerine bırakılmasına karar veren mahkeme,Saral'ın yatırdığı 85.70 liralık
başvuru harcının da Demirtaş'tan tahsil edilmesine hükmetti. Mahkeme verilen
kararın kesin olmak üzere oy birliği ile alındığını açıkladı.
"Sözlerin muhatabı belli
değil"
Kararın gerekçesinde Saral'ın Twitter
hesabından yazdığı "Bellevue Sarayı'nın kripto sığıntısı Boynunda tasması
Alman Yosması; Ey soysuz kahpe! Hesap göreceğiz artık sizinle" sözlerinin
muhatabının belli olmadığını belirtildi. Mahkeme, fotoğraftaki diğer kişilerin
Alman milletvekili olduğunu kaydetti. Haksız fiilin unsurlarından olan zarar
ile eylem arasındaki illiyet bağının bu yazıda bulunmadığı ifade edilen
kararda, bu yazı nedeniyle manevi tazminat şartlarının oluşmadığı ifade edildi.
"Vekil kılığına girmiş
namussuzlar" sözü hukuka aykırı değil"
Oktay Saral'ın Twitter hesabında yazdığı
"İllerimizde bu kadar can giderken ve içi kan ağlayan aileler var iken bu
vekil kılığına girmiş namussuzları mecliste saklamak ne ola ki" yazısının
ise rahatsız edici nitelikte olduğunu vurgulayan mahkeme, düşünce, ifade ve
basın özgürlüğünün anayasaya göre temel hak ve özgürlükler kapsamında olduğunu
ifade etti. 1969, 1976, 1987, 1989, 1993 ve 1998 yıllarında verilmiş Yargıtay
kararlarını örnek gösteren mahkeme, yazılan yazılar rahatsız ve sarsıcı
nitelikte olsa da düşünce, ifade ve basın özgürlüğü kapsamında kaldığını
belirtti. Demirtaş'ın başkanı bulunduğu ve ülkeyi yönetmeye talip bir siyasi
partinin, ülkede gerçekleşen terör öylemlerine karşı takındığı tavrın eleştirildiğini
vurgulayan mahkeme, bu durumun sosyal medya yolu ile düşünceyi açıklama ve
eleştiri hakkı kapsamında kaldığını ve hukuka aykırı olmadığını belirtti.
Yazıların sert eleştiri düzeyinde kaldığı kaydedilen kararda, Demirtaş'ın
siyasi kişilik olmasının da dikkate alındığında sert eleştirilere katlanması
gerektiği ifade edildi.
Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman,
yargının hiç bir dönem bu kadar siyasallaşmadığını savunurken şöyle dedi:
"Hakarete uğrayanın Demirtaş,
failin ise siyasal iktidara mensup biri olması halinde yargının nasıl bir
aklama uğraşına girdiğini açıkça gösteren bir karar. Siyasilerin birbirine
"namussuz, yosma, boynunda tasma" şeklinde hitap edebileceğini ve
bunun siyasi eleştiri olarak kabulü gerektiğini söyleyen bir karar. Bu toplumda
her hangi biri, bizzat kararı verenler de dahil hiç kimse kendisine böyle hitap
edilebileceğini kabullenemez. Ancak, Demirtaş ve siyasi rakipleri söz konusu
olunca maalesef böylesi hukuk garabetleri ortaya çıkıyor. Karar kesin olup,
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapacağız. Anayasa Mahkemesi kararına göre
AİHM'e başvurmamız söz konusu olabilir."