TİHV öncülüğünde çok sayıda aydın ve
sanatçı, 104 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın
durumuna dikkat çekerek, biran önce taleplerinin yerine gelmesini istedi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)
öncülüğünde açlık grevinde iken tutuklanan ve eylemin 104’üncü gününde olan
akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın durumuna dikkat çekmek
amacıyla İstanbul Tabip Odası’nın Cağaloğlu binasında basın toplantısı
düzenledi. Toplantıya, Özakça'nın eşi Esra Özakça ve annesi Sultan Özakça, HDP
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Sanatçı Edip Akbayram, Oyuncu İlyas Salman ve
çok sayıda sanatçı, siyasetçi ile insan hakları savunucuları katıldı. Toplantı
salonuna “Açlık grevin 104. Gününde” yazılı pankart asılırken, Gülmen ve
Özakça’nın fotoğrafları da yer aldı.
'BİRİNCİ SORUMLU HÜKÜMETTİR'
TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı,
Gülmen ve Özakça’nın taleplerini insani olduğunu ve “işimizi geri istiyoruz”
diye masum üç sözcük ile mücadale ettiklerini belirti.
Özakça ve Gülmen için oluşturulan heyette
bulunan Akın Birdal, Gülmen ve Özakça’nın onurlarıyla direndiklerini söyledi.
Gülmen ve Özakça’yı yaşatmak için heyeti oluşturduklarını ve Başbakan
Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un özel kaleminden randevu talep ettiklerini ifade
eden Birdal, “Hükümeti temsil eden heyetler ile çözüm yapılması için
girişimlerde bulunduk. Herkesin bildiği bu olayda ses bile vermediler. Biz ise
ısrarcı olmaya devam edeceğiz. Onları yaşatmak için elimizden geleni yapacağız”
dedi. 19 Aralık 2000 ölüm orucu süresinde ve sonrasında karşılarında muhatap
bulabildiklerini hatırlatan Birdal, bugün ise karşılarında konuşabilecek
kimsenin dahi olmadığını vurguladı. Birdal, "Arkadaşlarımızın ölmesini
istemiyoruz, hükümet de ölmesini istemiyor ise bugün arkadaşlarımızı işe geri
almalı ve sorunu çözmelidir. Bugün yaşamalarında birinci sorumlu hükümettir,
ikinci sorunlu sessiz kalan herkestir. Üçüncü sorunlu ise uluslararası
yetkililerdir” diye konuştu. CHP’nin başlatmış olduğu “Adalet Yürüyüşü”ne de
değinen Birdal, çoğaltıcı ve kapsayıcı olması gerektiğini söyledi.
AYDINLARDAN ORTAK TAVIR
Oyuncu Deniz Türkali ise, Gülmen ve
Özakça’nın yaşadıklarının sorumlusu olanlara "Vicdanları yok mu” diye
sordu. Türkali, taleplerin derhal yerine getirilmesi istedi.
Sanatçı Edip Akbayram, yaşananlar karşısında
üzgün olduğunu belirterek, biran önce acil müdahalenin yapılması gerektiğini ve
işlerine geri dönmeleri gerektiğini ifade etti. Yetkililere seslenen Akbayram,
“Adalet bir gün size de lazım olacak” dedi.
Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney ise, “Bu
zulme sessiz kalmak mum gibi eriyip gitmelerini seyredemeyiz. Onları Azrail’in
pençesinden kurtarmak zorundayız” diye belirtti.
Sinema Eleştirmeni Atilla Dorsay da daha
önceki diktatörler döneminde bile bugün ki gibi bir zulüm yaşanmadığının altını
çizdi.
‘ONLAR KAZANDI’
Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça,
direnişin başladığı Yüksel Caddesin’de çocuklarının defalarca gözaltına
alındığı ve işkenceye maruz kaldıklarını ifade etti. Anne Özakça, çocuklarının
tırnaklarına dahil zarar geldiğinde Türkiye’nin ayağa kalkacağının altını
çizerek, tüm sorumluluğun hükümette olduğunu ve taleplerin derhal yerine
getirilmesi gerektiğini söyledi.
Semih Özakça'nın eşi Esra Özakça, eşinin
ses kaydını dinlettirdi. Ses kaydında Özakça, “Yüksel caddesi’nde ki direnişin
büyümesinden korkuyorlar. Yüksel caddesi kazanılır ise ihraç edilen emekçiler
kazanmış olacak” dedi.
Esra Özakça, oluşturulan heyetten ve tüm
kamuoyundan ısrarcı olmalarını istedi. Kapılar ne kadar kapanırsa kapansın
sonunda muhakkak kazanacaklarını vurgulayan Özakça, “Aslında onlar kazandı,
şimdi sadece taleplerinin yerine getirilmesini istiyorlar” diye belirtti.
‘BU GÜLÜŞLER HEPİMİZİN GELECEĞİNE IŞIK
TUTACAK’
HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu,
siyasetin çürüdüğünü, çürüyen bir siyasetten taleplerin karşılık bulmasının zor
olduğunu ve bugün yaşananların sadece Türkiye’deki iktidarın değil Avrupalı
parlamenterlerin de sorumlu olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Gencay Gürsoy ise, vicdanların
yerlerde sürüklendiğini ve bir ülkede gülümseterek bu vicdana bakan insanların
tarih yazdıklarını, bu gülüşlerin de hepimizin geleceğine ışık tutacağını
anlattı.
Yapılan konuşmaların ardından salondaki
katılımcılarda söz aldıktan sonra basın toplantısı sona erdi. (DİHABER)