AKP'nin 30 Mayıs 2017'de TBMM
Başkanlığına verdiği 5521 sayılı iş mahkemeleri yasa tasarısı Adalet
Komisyonu'nda kabul edildi. İş uyuşmazlıklarında, doğrudan yargıya başvurma
dönemi kapanıyor. Bir başka ifadeyle yargı adeta özelleştiriliyor. Tasarıya
göre işçi-patron uyuşmazlıklarında bağımsız iş mahkemelerinden önce
"arabulucu"ya gitmek zorunlu hale geliyor. Böylece iş mahkemeleri
bypass edilmiş olacak, işçiler haklarını arayamayacak
O tasarı kabul edildi: İşçiler hak
arayamayacak, mahkeme yerine arabulucuya gidecek!
AKP, işçilerin açtığı davaları kaybeden,
binlerce lira tazminat ödemeye mahkum olan patronları rahatlamak üzere bir adım
attı. İşçilerin, iş mahkemesine gitmesinin önünü kesen yeni bir yasa tasarısı
hazırladı. Tasarı TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi. Tasarıya göre işçiler
patronlara doğrudan dava açamayacak. Bir başka ifadeyle yargı adeta
özelleştiriliyor. Tasarıya göre işçi-patron uyuşmazlıklarında bağımsız iş
mahkemelerinden önce "arabulucu"ya gitmek zorunlu hale geliyor.
Böylece iş mahkemeleri bypass edilmiş olacak, işçiler haklarını arayamayacak.
İş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki
ve yargılama usulünü düzenleyen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı, TBMM Adalet
Komisyonunda kabul edildi.
Tasarıyla, "dava şartı olarak
arabuluculuk" kurumu ilk kez hukuka giriyor ve düzenlemede yer alan
uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabulucuya başvurulması bir zorunluluk
olarak getiriliyor.
MAHKEMEDEN ÖNCE ARABULUCUYA BAŞVURMAK
ZORUNLU OLACAK!
İşçilerin bundan sonra alacak, tazminat,
işe iade talebiyle açtığı davalarda, "arabulucuya başvurulması" dava
şartı olarak aranacak. Arabulucuya başvurma zorunluluğu için alacak veya
tazminat talebinin iş ilişkisinden kaynaklanması gerekecek. Bu düzenlemeyle
işçiler kıdem, ihbar gibi tazminat davalarında, fazla mesai, yıllık izin gibi
ücret davalarında dava açmadan önce arabulucuya başvuracak.
Sorunlar arabulucuda çözülmezse iş
mahkemesine götürülebilecek.
ARABULUCULUK BÜROLARI KURULACAK
Arabuluculuğa başvuranları
bilgilendirmek, arabulucuları görevlendirmek ve kanunla verilen diğer görevleri
yerine getirmek üzere, Bakanlık tarafından uygun görülen adliyelerde
arabuluculuk büroları kurulacak.
KADİR SEV: BU TASARI YARGIYI
ÖZELLEŞTİRMEKTİR
Emekli Sayıştay Denetçisi ve soL yazarı
Kadir Sev, Adalet Komisyonu'nda kabul edilen yasayı değerlendirdi.
Bu tasarının yargının özelleştirilmesi
anlamına geldiğini belirten kadir Sev, "İş hukukunun yüzde 90'ını
özelleştiriyorlar. Adına arabulucu denilen, kimlerden oluştuğu da pek
anlaşılmayan kişilerin kararına bırakılacak. Kimlerden oluşacağı belirsiz.
Kurul üyeleri kimlerden oluşacak? Son derece belirsiz. Adliyelerin içinde
bürolar kurup birilerini görevlendirecekler. Patronların, işverenlerin egemen
olabileceği bir düzen kuruluyor adliyelerin içindeki arabuluculuk bürolarında"
dedi.
"İŞÇİ ARABULUCUNUN ÖNERİLERİNİ
KABUL ETMEYE ZORLANACAK"
Arabuluculuya başvurmanın zorunlu hale
getirildiğini hatırlatan Kadir Sev şunları söyledi:
"İşçi ekonomik açıdan
sıkıştırılacak. İşçiler, mahkemeye gitmeden önce bu bürolara başvurmak zorunda.
Arabulucuda anlaşma sağlanırsa, arabulubulucu ücreti işçi ve patron tarafından
eşit olarak paylaşılıp ödenecek. Bir patron için çerez parası olan bu ücret,
işçi için önemli bir meblağ olabilir. Peki işçi patronla uzlaşmazsa ne olacak?
O zaman işçi yargıya gidecek ama birkaç yıl uzayacak bu iş. Üstelik davayı
kazanacağı da garanti değil. Bu durumda arabulucu ne derse kabul etmek zorunda
kalacak. Niye? Çünkü arabulucuya ödenecek para bütçeden ödeniyor, ileride
davayı kaybeden taraftan alınmak üzere... Yani mahkemede işçi kaybederse
arabulucu parası da işçiden alınacak. Bu çok önemli. İşçinin hem davayı
kazanacağı belli değil, hem kazansa bile hakkını alması yıllarca sürebilir.
Zaten yoksul olan işçi, bunları riske atamaz ve ister istemez arabulucunun önerilerini
kabul etmek zorunda kalacak."
"PATRONLARA KARŞI DAVA AÇMA YOLU
FİİLEN KAPATILIYOR"
İş uyuşmazlıklarında, doğrudan yargıya
başvurma döneminin kapanacağını vurgulayan Kadir Sev, yeni yasanın patronların
istek ve ihtiyaçlarına göre hazırlandığını kaydetti. Kadir Sev şöyle konuştu:
"İşçi önce arabulucuya başvuracak,
anlaşma sağlanamamışsa dava açabilecek. Doğrudan patrona dava açamayacak.
Tasarının gerekçesinde, iş uyuşmazlıklarının yüzde 90’ı aşan bir bölümünün
anlaşmayla sonuçlanmasının tahmin edildiği yazıyor. Eğer bu tahmin gerçekçiyse,
yargı yolunun fiilen kapatılması amaçlanıyor demektir."
"ARABULUCUDA KONUŞULANLARI
AÇIKLAMAK YASAK!"
Arabuluculuk sürecinin gizli
yürütüleceğini söyleyen Kadir Sev, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkinci olumsuzluğa gelelim: Yerel
mahkemelerin kararına karşı Yargıtay yolu kapatılıyor. Son sözü bölge adliye
mahkemeleri söyleyecek. Böylelikle İş Yasasında içtihat dönemi bitiyor. Yargı
yolu fiilen ortadan kaldırılacağı için yasa kuralları yargı kararlarıyla değil,
işverenlerin ve arabulucuların yorumuyla zenginleşecek. Ancak bu yorumlar
ortaya çıkmayacak. Çünkü yasaya göre arabuluculuk süreci gizli yürütülüyor.
Tasarının gerekçesinde, gizlilik kuralına uyulmazsa sırların deşifre olacağı ve
tarafların örseleneceği vurgulanıyor. Bu nedenle de açıklayanların
cezalandırılması öngörülüyor.İşçinin izin hakkını, fazla çalışma ücretini,
ihbar ve kıdem tazminatını gasp etmek serbest. Açıklarsanız sonunuz kötü!"
"ARABULUCULUKTAN ADALET BEKLEMEK
BEYHUDE"
İşçinin ekonomik koşullarından dolayı
arabulucunun önerilerini kabul etme eğilimine gireceğini ifade eden Kadir Sev,
sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Tarafların eşit güçte olmadığı bir
ortamda arabuluculuk yönteminden adalet beklemek beyhudedir. Denge yoksa
arabulucunun yansız davranmasının asgari koşulu gerçekleşmemiş demektir ve
yasalara konulan yasaklarla, cezalarla bu olumsuzluğun önüne geçilebilmesi
olanaksızdır. İşçi, yargıya başvurulduğunda hakkının gerçek tutarını alabilme
olasılığı daha güçlü olsa bile, yargı yolunu seçmeyecektir. Getirilen yeni
düzende, “anlaştım” dediği anda eline bir miktar para geçeceği için yıllar
sonra alacağı yüksek tutarlardan vazgeçmek işine gelecektir. Yapılan işin tam
adı, çözüm amaçlanıyormuş görünümü verilerek soygun düzeninin dayatılmasıdır.
Tasarıda bu gerçekler gizleniyor elbette. Hem işçinin hem de işverenin
çıkarınaymış gibi sunuluyor."