20 Haziran 2017 Salı

Patronlar Kıyak tasarı kabul edildi: İşçiler hak arayamayacak, mahkeme yerine arabulucuya gidecek!

AKP'nin 30 Mayıs 2017'de TBMM Başkanlığına verdiği 5521 sayılı iş mahkemeleri yasa tasarısı Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. İş uyuşmazlıklarında, doğrudan yargıya başvurma dönemi kapanıyor. Bir başka ifadeyle yargı adeta özelleştiriliyor. Tasarıya göre işçi-patron uyuşmazlıklarında bağımsız iş mahkemelerinden önce "arabulucu"ya gitmek zorunlu hale geliyor. Böylece iş mahkemeleri bypass edilmiş olacak, işçiler haklarını arayamayacak
O tasarı kabul edildi: İşçiler hak arayamayacak, mahkeme yerine arabulucuya gidecek!
AKP, işçilerin açtığı davaları kaybeden, binlerce lira tazminat ödemeye mahkum olan patronları rahatlamak üzere bir adım attı. İşçilerin, iş mahkemesine gitmesinin önünü kesen yeni bir yasa tasarısı hazırladı. Tasarı TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi. Tasarıya göre işçiler patronlara doğrudan dava açamayacak. Bir başka ifadeyle yargı adeta özelleştiriliyor. Tasarıya göre işçi-patron uyuşmazlıklarında bağımsız iş mahkemelerinden önce "arabulucu"ya gitmek zorunlu hale geliyor. Böylece iş mahkemeleri bypass edilmiş olacak, işçiler haklarını arayamayacak.
İş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü düzenleyen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi.
Tasarıyla, "dava şartı olarak arabuluculuk" kurumu ilk kez hukuka giriyor ve düzenlemede yer alan uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabulucuya başvurulması bir zorunluluk olarak getiriliyor.
MAHKEMEDEN ÖNCE ARABULUCUYA BAŞVURMAK ZORUNLU OLACAK!
İşçilerin bundan sonra alacak, tazminat, işe iade talebiyle açtığı davalarda, "arabulucuya başvurulması" dava şartı olarak aranacak. Arabulucuya başvurma zorunluluğu için alacak veya tazminat talebinin iş ilişkisinden kaynaklanması gerekecek. Bu düzenlemeyle işçiler kıdem, ihbar gibi tazminat davalarında, fazla mesai, yıllık izin gibi ücret davalarında dava açmadan önce arabulucuya başvuracak.
Sorunlar arabulucuda çözülmezse iş mahkemesine götürülebilecek.
ARABULUCULUK BÜROLARI KURULACAK
Arabuluculuğa başvuranları bilgilendirmek, arabulucuları görevlendirmek ve kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere, Bakanlık tarafından uygun görülen adliyelerde arabuluculuk büroları kurulacak.
KADİR SEV: BU TASARI YARGIYI ÖZELLEŞTİRMEKTİR
Emekli Sayıştay Denetçisi ve soL yazarı Kadir Sev, Adalet Komisyonu'nda kabul edilen yasayı değerlendirdi.
Bu tasarının yargının özelleştirilmesi anlamına geldiğini belirten kadir Sev, "İş hukukunun yüzde 90'ını özelleştiriyorlar. Adına arabulucu denilen, kimlerden oluştuğu da pek anlaşılmayan kişilerin kararına bırakılacak. Kimlerden oluşacağı belirsiz. Kurul üyeleri kimlerden oluşacak? Son derece belirsiz. Adliyelerin içinde bürolar kurup birilerini görevlendirecekler. Patronların, işverenlerin egemen olabileceği bir düzen kuruluyor adliyelerin içindeki arabuluculuk bürolarında" dedi.
"İŞÇİ ARABULUCUNUN ÖNERİLERİNİ KABUL ETMEYE ZORLANACAK"
Arabuluculuya başvurmanın zorunlu hale getirildiğini hatırlatan Kadir Sev şunları söyledi:
"İşçi ekonomik açıdan sıkıştırılacak. İşçiler, mahkemeye gitmeden önce bu bürolara başvurmak zorunda. Arabulucuda anlaşma sağlanırsa, arabulubulucu ücreti işçi ve patron tarafından eşit olarak paylaşılıp ödenecek. Bir patron için çerez parası olan bu ücret, işçi için önemli bir meblağ olabilir. Peki işçi patronla uzlaşmazsa ne olacak? O zaman işçi yargıya gidecek ama birkaç yıl uzayacak bu iş. Üstelik davayı kazanacağı da garanti değil. Bu durumda arabulucu ne derse kabul etmek zorunda kalacak. Niye? Çünkü arabulucuya ödenecek para bütçeden ödeniyor, ileride davayı kaybeden taraftan alınmak üzere... Yani mahkemede işçi kaybederse arabulucu parası da işçiden alınacak. Bu çok önemli. İşçinin hem davayı kazanacağı belli değil, hem kazansa bile hakkını alması yıllarca sürebilir. Zaten yoksul olan işçi, bunları riske atamaz ve ister istemez arabulucunun önerilerini kabul etmek zorunda kalacak."
"PATRONLARA KARŞI DAVA AÇMA YOLU FİİLEN KAPATILIYOR"
İş uyuşmazlıklarında, doğrudan yargıya başvurma döneminin kapanacağını vurgulayan Kadir Sev, yeni yasanın patronların istek ve ihtiyaçlarına göre hazırlandığını kaydetti. Kadir Sev şöyle konuştu:
"İşçi önce arabulucuya başvuracak, anlaşma sağlanamamışsa dava açabilecek. Doğrudan patrona dava açamayacak. Tasarının gerekçesinde, iş uyuşmazlıklarının yüzde 90’ı aşan bir bölümünün anlaşmayla sonuçlanmasının tahmin edildiği yazıyor. Eğer bu tahmin gerçekçiyse, yargı yolunun fiilen kapatılması amaçlanıyor demektir."
"ARABULUCUDA KONUŞULANLARI AÇIKLAMAK YASAK!"
Arabuluculuk sürecinin gizli yürütüleceğini söyleyen Kadir Sev, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkinci olumsuzluğa gelelim: Yerel mahkemelerin kararına karşı Yargıtay yolu kapatılıyor. Son sözü bölge adliye mahkemeleri söyleyecek. Böylelikle İş Yasasında içtihat dönemi bitiyor. Yargı yolu fiilen ortadan kaldırılacağı için yasa kuralları yargı kararlarıyla değil, işverenlerin ve arabulucuların yorumuyla zenginleşecek. Ancak bu yorumlar ortaya çıkmayacak. Çünkü yasaya göre arabuluculuk süreci gizli yürütülüyor. Tasarının gerekçesinde, gizlilik kuralına uyulmazsa sırların deşifre olacağı ve tarafların örseleneceği vurgulanıyor. Bu nedenle de açıklayanların cezalandırılması öngörülüyor.İşçinin izin hakkını, fazla çalışma ücretini, ihbar ve kıdem tazminatını gasp etmek serbest. Açıklarsanız sonunuz kötü!"
"ARABULUCULUKTAN ADALET BEKLEMEK BEYHUDE"
İşçinin ekonomik koşullarından dolayı arabulucunun önerilerini kabul etme eğilimine gireceğini ifade eden Kadir Sev, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Tarafların eşit güçte olmadığı bir ortamda arabuluculuk yönteminden adalet beklemek beyhudedir. Denge yoksa arabulucunun yansız davranmasının asgari koşulu gerçekleşmemiş demektir ve yasalara konulan yasaklarla, cezalarla bu olumsuzluğun önüne geçilebilmesi olanaksızdır. İşçi, yargıya başvurulduğunda hakkının gerçek tutarını alabilme olasılığı daha güçlü olsa bile, yargı yolunu seçmeyecektir. Getirilen yeni düzende, “anlaştım” dediği anda eline bir miktar para geçeceği için yıllar sonra alacağı yüksek tutarlardan vazgeçmek işine gelecektir. Yapılan işin tam adı, çözüm amaçlanıyormuş görünümü verilerek soygun düzeninin dayatılmasıdır. Tasarıda bu gerçekler gizleniyor elbette. Hem işçinin hem de işverenin çıkarınaymış gibi sunuluyor."