15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında 10 aydır tutuklu bulunan gazeteciler Ahmet ve Mehmet Altan ile 11 aydır tutuklu bulunan Nazlı Ilıcak'ın yargılandığı davada savunmalara devam edildi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmaya darbeye teşebbüs, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve örgüte üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan tutuklu Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı ile tutuksuz Tibet Murat Sanlıman katıldı. Ahmet Altan ve Mehmet Alltan, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmayı Article 19'dan Georgia Nash ve HDP Milletvekili Garo Paylan da izledi.
Ciddi savunmayı hak etmiyor
Davanın 4'üncü ve son gününde gazeteci yazar Ahmet Altan'ın savunmasına geçildi. Altan savunmasında, savcı Can Tuncay'ın hazırladığı iddianameyi eleştirerek, “İddianame olduğu ileri sürülen, zekadan ve hukuktan yoksun ağırlaştırılmış müebbet gibi heybetli bir cezayı taşımaya mecali yetmeyen bu cılız metin ciddi bir savunmayı asla hak etmiyor. Bu iddianameyi okuduğunuzda, içinde sanıkların, sanık sandalyelerinin, avukat sıralarının, silahlı jandarmaların, kürsülerin, cübbelerin bulunduğu ve adliye sarayı diye adlandırılan yerlerin nasıl bir hukuk mezbahasına döndürüldüğünü rahatça kavrıyorsunuz” dedi.
'AKP'ye Erdoğan'a baksın'
Altan, iddianamenin temelini askeri darbe suçunun oluşturduğunu ve suç tarihinin 15 Temmuz 2016 olduğunu belirterek, “Ben gazeteciliği 2012 'de bıraktım. En yenisi suç tarihinden 4 yıl önce yapılmış haberler suça kanıt olabilir mi? Savcı 'örgüt lehine süreklilik arz eden' yayınlara ve söylemlere bakmak istiyorsa AKP'ye bakacak. Cemaatin örgütlendiği bir toplantıda Fethullah Gülen'e 'muhabbetlerini' sunan Tayyip Erdoğan'a bakacak. Meclis kürsüsünden Gülen'i kendini parçalayarak savunan Adalet Bakanına bakacak” dedi. Altan, Zaman gazetesinin firari Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile irtibatı olduğuna ilişkin suçlamaya da “Bir bakın, eğer benim Ekrem Dumanlı ile konuşma sayım, Ekrem'in Tayyip Erdoğan'ın uçağına binme sayısından fazlaysa gelin Dumanlı ile konuşma suç mu değil mi tartışalım. Ama eğer Dumanlı, Erdoğan ile benle konuştuğunun 10 misli konuştuysa o zaman benim karşıma bu saçmalıklarla gelmeyin” şeklinde yanıt verdi.
Fiili hukuk
“Erdoğan'ı eleştiriyorum, siz de beni hapse atıyorsunuz” diyen Altan, bunun hukuk olmadığını kaydederek, “Bu, fiili başkanlığa uygun düşen fiili hukuk. Hukuk adına suç işlemek bu. Ben suçlu olduğum için değil, suçluların hukuku iktidarda olduğu için hapisteyim. Hiçbir tutarlılığı olmayan, kanıtlara dayanmayan suçlamalar ileri sürmek, bunları iddianameye yazmak hukukun ırzına geçmektir. Zaten bu savcı hukukun ırzına seçmeyi öyle bir alışkanlık haline getirmiş ki bizim iddianame hukuk pornosuna dönüşmüş” dedi.
'Suçu Erdoğan işliyor'
“Hukuku ve yargıyı hatırlatmak, bunların varlığını vurgulamak nasıl suç olabilir” diye soran Altan, “Suçu Erdoğan işliyor. Onun suç işlediğini söylediğim için ben yargılanıyorum. Buna da 'adalet' deniyor” ifadelerini kullandı. Altan, haklarındaki soruşturmayı yürüten savcının 'hukuksuzlukların hesabı sorulacak' lafına tahammül edemediğini savunarak, “Nasıl bir hukuk adamıysa, hukukun hiçbir yolsuzluğun, hukuksuzluğun, suçun hesabının sorulamayacağı bir düzen istiyor. Bu savcının istediği düzende suç işleyenler değil, 'suç işleyenlere hesap sorulacak' diyenler cezalandırılıyor. AKP, aradığı savcıyı bulmuş” dedi.
'Kararın benimle ilgisi yok'
Altan, hayatı boyunca gerçekleri söylediğini, bundan vazgeçmeyeceğini vurgulayarak, savunmasını şu sözlerle sonlandırdı:
Benim hapishaneden korkacağımı, önümde kalan birkaç yılı hapiste geçirmek fikrinden dehşete düşeceğimi bekleyenler varsa, onlara da cevabım şu: Boşuna beklemeyin. Ben sizin korkutabileceğiniz bir adam değilim. Önümdeki birkaç yıl için arkamdaki onlarca yılı korkaklık ederek çöpe atacak biri de değilim. İnsanları nedensiz yere tutuklayan, yalan dolu iddianamelerle insanları yargılayan bugünkü adalet sistemine güvenim yok. O nedenle bir talebim yok. Vereceğiniz kararın benimle bir ilgisi olmayacak. Bütün yargıçlar kendi kararlarıyla yargılanır. Siz de kendi kararlarınızla yargılanacaksınız. Nasıl yargılanmak istiyorsanız, hakkınızda nasıl hüküm verilmesini istiyorsanız, nasıl hatırlanmak istiyorsanız öyle karar verin. Hakkında hüküm verilecek olan sizsiniz çünkü.”