16 Haziran 2017 Cuma

Açlık grevlerinin 100. gününde İstanbul-Kadıköyde Nuriye ve Semih için eylem..!

Demokratik kitle örgütleri, ‘Açlık grevinin 100. gününde Nuriye ve Semihin talepleri kabul edilsin’ talebiyle Kadıköy Süreyya Operası’nın önünde bir araya gelerek Kalkedon Meydanı’na yürüdü.
Direnişlerinin 220, açlık grevlerinin 100. gününe giren akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın cezaevi koşullarında karşılaştıkları insan hakları ihlalleri ve sistematik işkencenin kaygılarını derinleştirdiğini söyleyen demokratik kitle örgütleri taleplerini 3 ana başlıkta sıraladılar: “Nuriye ve Semih serbest bırakılsın. Nuriye ve Semih'in talepleri kabul edilsin. İşimizi geri istiyoruz.”
‘NURİYE VAZGEÇMEMENİN OKULU OLDU’
Süreyya Operası önünde bir araya gelerek Kalkedon Meydanı’na doğru yürüyüşe geçen kitle “Nuriye - Semih yalnız değildir”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “KHK’lar gidecek biz kalacağız”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Her yer Yüksel, her yer direniş” sloganları attı.
Eyleme katılanlar ellerinde üzerinde “Açlık grevi 100. gününde”, “Ruhunu açlıkla doyuranlarlar yeşertir umutları” yazılı dövizler taşıdı. Eylemde “Nuriye ve Semih’in talepleri kabul edilsin” pankartı açıldı. Gezi Parkı eylemleri sırasında öldürülen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, babası Sami Elvan, Veli Saçılık gibi isimler de eyleme destek verdi.
Eylemde ilk olarak ÇHD’den Avukat Barkın Timtik konuştu. Timtik, Nuriye’nin 27 kez gözaltına alınmasına rağmen direnişi bırakmaması vazgeçmemenin okulu oldu hepimiz için. Ülkemiz ne yazık ki faşizmle yönetilen bir ülke ve faşizme karşı halkın ortak mücadelesini örgütlemekten başka bir şansımız yok” dedi.
‘KAYBETMEDİKLERİ TEK ŞEY DİRENÇ VE UMUT’
Nuriye ve Semih için Dayanışma adına basın metnini oyuncu Defne Halman okudu. Halman, hükümetin 2 genç eğitimciyi açlık ve ölümle terbiye etmeye çalıştığını belirterek, “Nuriye ve Semih’in açlık grevinin 100. günü aynı zamanda hükümetin utancının da 100. günü” dedi. Nuriye ve Semih’in açlık grevinde 3. aşamaya girdiklerini hatırlatan Halman, her ikisinin de kalp yetmezliği ile karşı karşıya olduğunu söyledi. “Nuriye ve Semih’in Sağlık durumları bizim için kaygı verici” diyen Halman şöyle devam etti: “Sağlık ve yaşam hakları ihlal ediliyor. Sağlıklarını kaybettiler, kaybetmedikleri tek şey ise direnç ve umut. Bugün emekçiler bir kez daha öğrettiler: ‘İnsan haklarıyla insandır.” Halman hükümet yetkililerine seslenerek, “Nuriye ve Semih neden tutuklandılar? İşini isteme talepleri açlıkla ölümle mi terbiye edilecek? Bunu mu istiyorsunuz?” diye sordu. Halman taleplerini ise şöyle sıraladı: “OHAL ve KHK’lar kaldırılsın. İhraç edilen tüm kamu emekçileri işlerine iade edilsin. Nuriye ve Semih’in talepleri kabul edilsin. Nuriye ve Semih serbest bırakılsın.”
‘NURİYE VE SEMİH BOZKIRA KARŞI ATEŞ OLDU’
Yüksel Caddesi direnişçilerinden Veli Saçılık ise şöyle konuştu: “Onlar saldırdıkça Nuriye dev oldu, büyüdü devleşti. Nuriye’nin defalarca gözaltına alınmasından sonra Semih hoca yanına oturdu. Acun hoca okulunun önünde eyleme başladı. Sonra ben de nasıl türkü söyleyenin yanına oturuyorsam direnenin yanına da oturmam lazım diyerek yanlarına oturdum. İşte emekçinin birliği buradadır. AKP hükümeti Gezi’den bu yana ağaçları ülkeyi talan ederek bozkıra dönüştürdü. Bozkıra karşı ateş oldu Nuriye ve Semih ve ‘biz küllerimizden yeniden doğacağız’ diyerek açlık grevine başladılar. Bir kıvılcım yaktığında bu ülkenin her yerinde ses buluyor. Yüksel Caddesi direnişçileri yalnız değil orada isimleri olmayan yüzlerce kahraman var. Hiçbir zaman yalnız değiliz ve hiçbir zaman yalnız yürümedik. Hükümet yetkilileri, ‘aç kalsınlar ağaç kökü yesinler’ dediler. Nuriye onlara çok güzel bir cevap verdi, ‘bizim açlığımız ekmeğe değil adalete’ dedi. İrademizle sizi yeneceğiz siz gideceksiniz biz kalacağız. Emekçiyiz haklıyız kazanacağız!”
‘BU ARTIK HAYSİYET MESELESİ’

23 gün önce açlık grevine başlayan İsmail Erdoğan da şunları söyledi: “Nuriye ve Semih’i açlıktan döndüremiyorsam onların açlığına ortak olurum diye açlık grevine başladım. Bu artık bizim için işe dönme meselesinden çok farklı. Bu bizim için artık bir haysiyet meselesi. Bu Nuriye ve Semih’i ölümün kıyısından alma mücadelesi. Hükümetin idari tasarrufu varsa bizim de irademiz var, iradi tasarrufumuz var. Korkmak insani bir duygu. Ama korkuya teslim olmak ve bizi teslim almasına izin veriyorsak o korkuyla beraber 90 yıldır yarattığımız değerleri de yitireceğiz. Hiçbirimiz kahraman değiliz. Sadece birazcık cesaretle bir adım öne çıktı Nuriye, Semih, Veli ve Acun hoca. Yapacağımız bir adım öne çıkıp onların cesaretine ortak olmak. Korku bulaşıcıysa cesaret daha bulaşıcıdır.”