Demokratik kitle örgütleri, ‘Açlık
grevinin 100. gününde Nuriye ve Semihin talepleri kabul edilsin’ talebiyle
Kadıköy Süreyya Operası’nın önünde bir araya gelerek Kalkedon Meydanı’na
yürüdü.
Direnişlerinin 220, açlık grevlerinin
100. gününe giren akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın
cezaevi koşullarında karşılaştıkları insan hakları ihlalleri ve sistematik
işkencenin kaygılarını derinleştirdiğini söyleyen demokratik kitle örgütleri
taleplerini 3 ana başlıkta sıraladılar: “Nuriye ve Semih serbest bırakılsın.
Nuriye ve Semih'in talepleri kabul edilsin. İşimizi geri istiyoruz.”
‘NURİYE VAZGEÇMEMENİN OKULU OLDU’
Süreyya Operası önünde bir araya gelerek
Kalkedon Meydanı’na doğru yürüyüşe geçen kitle “Nuriye - Semih yalnız
değildir”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber
ya hiçbirimiz”, “KHK’lar gidecek biz kalacağız”, “Zafer direnen emekçinin
olacak”, “Her yer Yüksel, her yer direniş” sloganları attı.
Eyleme katılanlar ellerinde üzerinde
“Açlık grevi 100. gününde”, “Ruhunu açlıkla doyuranlarlar yeşertir umutları”
yazılı dövizler taşıdı. Eylemde “Nuriye ve Semih’in talepleri kabul edilsin”
pankartı açıldı. Gezi Parkı eylemleri sırasında öldürülen Berkin Elvan’ın
annesi Gülsüm Elvan, babası Sami Elvan, Veli Saçılık gibi isimler de eyleme
destek verdi.
Eylemde ilk olarak ÇHD’den Avukat Barkın
Timtik konuştu. Timtik, Nuriye’nin 27 kez gözaltına alınmasına rağmen direnişi
bırakmaması vazgeçmemenin okulu oldu hepimiz için. Ülkemiz ne yazık ki faşizmle
yönetilen bir ülke ve faşizme karşı halkın ortak mücadelesini örgütlemekten
başka bir şansımız yok” dedi.
‘KAYBETMEDİKLERİ TEK ŞEY DİRENÇ VE UMUT’
Nuriye ve Semih için Dayanışma adına
basın metnini oyuncu Defne Halman okudu. Halman, hükümetin 2 genç eğitimciyi
açlık ve ölümle terbiye etmeye çalıştığını belirterek, “Nuriye ve Semih’in
açlık grevinin 100. günü aynı zamanda hükümetin utancının da 100. günü” dedi.
Nuriye ve Semih’in açlık grevinde 3. aşamaya girdiklerini hatırlatan Halman,
her ikisinin de kalp yetmezliği ile karşı karşıya olduğunu söyledi. “Nuriye ve
Semih’in Sağlık durumları bizim için kaygı verici” diyen Halman şöyle devam
etti: “Sağlık ve yaşam hakları ihlal ediliyor. Sağlıklarını kaybettiler,
kaybetmedikleri tek şey ise direnç ve umut. Bugün emekçiler bir kez daha öğrettiler:
‘İnsan haklarıyla insandır.” Halman hükümet yetkililerine seslenerek, “Nuriye
ve Semih neden tutuklandılar? İşini isteme talepleri açlıkla ölümle mi terbiye
edilecek? Bunu mu istiyorsunuz?” diye sordu. Halman taleplerini ise şöyle
sıraladı: “OHAL ve KHK’lar kaldırılsın. İhraç edilen tüm kamu emekçileri
işlerine iade edilsin. Nuriye ve Semih’in talepleri kabul edilsin. Nuriye ve
Semih serbest bırakılsın.”
‘NURİYE VE SEMİH BOZKIRA KARŞI ATEŞ
OLDU’
Yüksel Caddesi direnişçilerinden Veli
Saçılık ise şöyle konuştu: “Onlar saldırdıkça Nuriye dev oldu, büyüdü devleşti.
Nuriye’nin defalarca gözaltına alınmasından sonra Semih hoca yanına oturdu.
Acun hoca okulunun önünde eyleme başladı. Sonra ben de nasıl türkü söyleyenin
yanına oturuyorsam direnenin yanına da oturmam lazım diyerek yanlarına oturdum.
İşte emekçinin birliği buradadır. AKP hükümeti Gezi’den bu yana ağaçları ülkeyi
talan ederek bozkıra dönüştürdü. Bozkıra karşı ateş oldu Nuriye ve Semih ve
‘biz küllerimizden yeniden doğacağız’ diyerek açlık grevine başladılar. Bir
kıvılcım yaktığında bu ülkenin her yerinde ses buluyor. Yüksel Caddesi
direnişçileri yalnız değil orada isimleri olmayan yüzlerce kahraman var. Hiçbir
zaman yalnız değiliz ve hiçbir zaman yalnız yürümedik. Hükümet yetkilileri, ‘aç
kalsınlar ağaç kökü yesinler’ dediler. Nuriye onlara çok güzel bir cevap verdi,
‘bizim açlığımız ekmeğe değil adalete’ dedi. İrademizle sizi yeneceğiz siz
gideceksiniz biz kalacağız. Emekçiyiz haklıyız kazanacağız!”
‘BU ARTIK HAYSİYET MESELESİ’
23 gün önce açlık grevine başlayan
İsmail Erdoğan da şunları söyledi: “Nuriye ve Semih’i açlıktan döndüremiyorsam
onların açlığına ortak olurum diye açlık grevine başladım. Bu artık bizim için
işe dönme meselesinden çok farklı. Bu bizim için artık bir haysiyet meselesi. Bu
Nuriye ve Semih’i ölümün kıyısından alma mücadelesi. Hükümetin idari tasarrufu
varsa bizim de irademiz var, iradi tasarrufumuz var. Korkmak insani bir duygu.
Ama korkuya teslim olmak ve bizi teslim almasına izin veriyorsak o korkuyla
beraber 90 yıldır yarattığımız değerleri de yitireceğiz. Hiçbirimiz kahraman
değiliz. Sadece birazcık cesaretle bir adım öne çıktı Nuriye, Semih, Veli ve
Acun hoca. Yapacağımız bir adım öne çıkıp onların cesaretine ortak olmak. Korku
bulaşıcıysa cesaret daha bulaşıcıdır.”