Bin yıllara dayanan insanlık tarihinin çelişkilerinin, olumsuzluklarının bugünden yarına çözülemeyeceği gerçekliğiyle birlikte, çözümsüzlüğünde diretmek, diretenleri payelendirmek, yanlışlıkları görmezden gelerek salt ben duygusuyla riayet etmek insan onuruyla bağdaşan durum olamaz, olmamalıdır.
Bilimsel aklın ışığında bireysel umut kandırmacasının toplumsal bilinçle saf dışı edilebileceğinin, yaşama atılan düğümlerin dayanışma ile çözülebileceğinin, yalnızlaştırmaya karşın birlikte yaşam ilkesi doğrultusunda hareketin geçerliliğinin savunucuları olarak, sadece ufku seyretmenin yeterli olmadığını görebilmeliyiz.
Yaşadığımız dünyadaki renk cümbüşünün siyah ve beyazla sınırlandırılmasına itiraz ederek, ufuk çizgisini, ışık huzmelerini doğru algılayarak, şafak sökümünü güzelleştirebilmek birey olarak asli görevimiz olmalıdır.
Bu evrende yaşayan her bireyle yürüteceğimiz dayanışma sınırsızlığımızı tescil eder.
Asıl gücün dayanışmadan kaynaklandığından hareketle yarınsızlığı reddederek, anı kolaylaştırıp, şafağı örgütlemek birincil görev anlayışımız olmalıdır.
Unutulmamalıdır ki;
Damlacıklar bütünleştiğinde göletleri,
Göletler bütünleştiğinde nehirleri,
Nehirler bütünleştiğinde denizleri oluşturur.
Ve suyun devingenliği hiçbir engel tanımaz.
Geçici olarak hapsedilebilir, ketler konulabilir ama asla yok edilemez.