Ülkemizde hak arama yürüyüşleri
genellikle başka illerden Ankara’ya doğru olur. Ankara’nın derde deva olacağı
düşünülür. Şimdi ise adalet yürüyüşü Ankara’dan İstanbul’a doğru yapılıyor.
Ankara’dan İstanbul’a yürümek ilk değil, tam 51 yıl önce hak arayan işçiler de
Ankara’da muhatap ve adalet bulamayınca seslerini duyurmak için İstanbul’a
yürümüştü.
Çorum Belediyesi’nde çalışan Genel-İş
üyesi işçilerin bir aydan fazla süren 750 kilometrelik Çorum-Ankara-İstanbul
yürüyüşünden söz ediyorum. “Çıplak ayaklıların yürüyüşü” ve “ölüm yürüyüşü”
olarak da bilinen yürüyüş, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz eylemlerinden
biridir. Çorum Belediye Başkanı tarafından işten atılan 54 işçinin 27 Temmuz
1966 tarihinde Çorum’dan başlattığı yürüyüş, 32 gün sürdü ve 31 Ağustos 1966
tarihinde Taksim Atatürk Anıtı’nda sona erdi.
İşçilerin işten atılması üzerine
Genel-İş bir protesto yürüyüşü düzenleme kararı aldı. Genel-İş Genel Başkanı
Abdullah Baştürk’ün öncülük ettiği yürüyüş Çorum’dan yalınayak başladı.
İşçilerle birlikte yalınayak yürüyen Baştürk’ün fotoğrafı Türkiye işçi sınıfı
tarihinin en çarpıcı karelerinden biridir.
iscilerin-51-yil-onceki-adalet-yuruyusu-305981-1.
(Kaynak: Cumhuriyet)
İşçiler 260 kilometrelik Çorum-Ankara
yolunu yürüyerek 3 Ağustos’ta Ankara’ya vardılar. Anıtkabir’i de yalınayak
ziyaret eden işçiler, daha sonra işe geri dönebilmek için Başbakan Demirel’i
ziyaret ettiler. Demirel’i yerinde bulamayan işçiler, taleplerini içeren ve
yanlarında taşıdıkları karton afişleri Demirel’in kapısına bıraktılar.
Bu arada Danıştay, Genel-İş
Sendikası’nın başvurusu üzerine 5 Ağustos 1966’da Çorum Belediyesi’nin işten
çıkardığı işçiler için tehir-i icra (yürütmeyi durdurma) kararı verdi. Ancak
Çorum Belediye Başkanı Kemal Demirer, Nuh diyor peygamber demiyordu. Danıştay
karar vermişti ama bir belediye başkanı o kararı uygulamıyordu. Adalet ayaklar
altındaydı. Bunun üzerine Ankara’da adalet bulamayan işçiler, seslerini
duyurmak için önce İstanbul’a, oradan da İzmir’e yürüme kararı aldıklarını
açıkladılar.
Genel-İş Sendikası yayımladığı
bildiride, “Yürüyüş sırasında ölecek işçilerimiz öldükleri yere gömülecek ve
adlarına sendika şehidi anıtı dikilecek; ölümlerine sebep olanlar, tarih önünde
daima işçi düşmanları olarak anılacaktır” dedi. Böylece yalınayak yürüyüş “ölüm
yürüyüşü” olarak anılmaya başlandı. Yürüyüş güzergâhında büyük ilgiyle
karşılanan işçilerden zaman zaman rahatsızlananlar olsa da yürüyüş büyük bir
azimle tamamlandı. Yürüyüş ilginç görüntülere de sahne oldu. İşçiler Sapanca’da
göle, Körfez’de denize girerek serinledi.
Yürüyüş sırasında büyük dayanışma gören,
gece köylerde ilçelerde misafir edilen işçilerin İzmit’te karşılaştıkları tutum
ise acıdır. İzmit’te sendikaların yaptığı karşılamaya, İzmit Belediyesi’nde
örgütlü (muhtemelen dönemin yandaş sendikalarından biri) İzmit Belediyesi
Temizlik İşçileri Sendikası, yürüyüşün “Genel-İş’in bir tertibi olduğunu” ileri
sürerek katılmadı. Dönemin İzmit Belediye Başkanı da yürüyüşün hükümete karşı
olduğunu iddia ederek belediye bandosunu vermeyi reddetti.
Bazı işçilerin karşılama beklentisi ise
oldukça farklıydı. Yürüyüş sırasında denizi ilk defa gören işçilerden biri,
üzüntüsünün sebebini soran gazeteciye “Daha binlerce kilometre yürürüm ama
bizim oğlan İstanbul’da asker… Bir elim varsa da nasıl görsem diye düşünüyorum.
Acep komutanları bizi karşılaması için bir saatliğine de olsa izin vermezler
mi?” diyordu.
31 Ağustos’ta İstanbul’a varan işçiler
eylemlerini bitirmedi ve İstanbul’da beklemeye başladılar. Nihayet eylül ayı
ortasında Çorum Belediyesi işçilerin işe geri dönmelerini kabul etti ve 720
kilometrelik Türkiye tarihinin en uzun işçi yürüyüşlerinden biri zaferle
sonuçlandı.
Türk-İş yürüyüşe yeterli desteği
vermediği için Genel-İş tarafından eleştirildi. Genel-İş yürüyüşten on yıl
sonra 1976’da DİSK’e üye oldu. Yarın (20 Haziran, Salı) DİSK’li işçiler,
Ankara-İstanbul adalet yürüyüşüne destek verecek, işçiler için de adalet
diyecekler.
Belediye işçilerinin 51 yıl önceki
yalınayak yürüyüşü, pek çok başka örnekle doğrulandığı gibi yürümenin hak ve
adalet arayışının en etkili aracı olduğunu gösteriyor. Tarihe kulak vermekte
yarar var.
Aziz Çelik
Birgün