Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet
haberlerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bir taraftan da kadına yönelik
suçlarda gittikçe vahşileşen metotlar ortaya çıkıyor. Dinamitle patlatma
tehdidi, kerpetenle dişlerini sökme, döner bıçağıyla yaralama vb gibi...
Peki kadına yönelik şiddetin giderek
artmas ve gideek vahşi bir hal alması, dahası erkekler bu cesaret iten nedenler
nerden gelmektedir.? Bu soruları Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu
Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ile konuştuk. Kav OHAL ortamında artan hak
ihlallerinin ve işkencenin yaygınlaşmasının bu vahşetin artışına zemin
hazırladığına dikkat çekti ve yargıdaki cezasızlık durumunun da erkekleri
cesaretlendirirken kadınları ise hak aramaktan caydırdığına vurgu yaptı.
Yaşanan olaylardan birkaçına da göz atalım.
ESKİ SEVGİLİDEN ‘SENİ DİNAMİTLE
PATLATIRIM’ TEHDİDİ
Antalya’da işçi emeklisi bir babanın 3
çocuğundan biri olan A.A, eski erkek arkadaşı E. K’nin kendisine yaşattıkları
yüzünden işini ve üniversite eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. A. A,
lise 1’inci sınıfta tanışıp sevgili oldukları E.K’nin lise 2’nci sınıfta bıçak
zoruyla tecavüzüne uğradığı, kendisini defalarca darbettiği ve şimdi de tehdit
ettiği için şikayetçi oldu. Aile korkusu ve yaşının küçük olmasından dolayı
bazı olayların farkına varamadığını ve kimseye söyleyemediğini belirten A.A,
“E.K. bunları bildiği için sevgimi de kullanarak bana 11 yıl boyunca hem
psikolojik hem fiziksel şiddet uyguladı. Defalarca beni dövdü ama hiçbirinde
rapor almadım. Kimse duymadan evlenir, sonra kendimi öldürürüm, belki de
düzelir diye düşündüm. Kendisi de bana tek kurtuluşumun ölüm olduğunu empoze
etti” sözleriyle anlatıyor yaşadıklarını.
Yaşananlar yüzünden dayanacak gücü
kalmadığını söyleyen A.A, “Evli olmadığımız halde ondan ayrılamayacağımı,
karısı olduğumu söyleyip duruyordu. Defalarca darbedildim. Yaşımın ilerlemesi,
bazı şeyleri idrak etmem ve eğitimin de bana kattığı şeylerle işin böyle
olmaması gerektiğini görmeye başladım. En son yanına gittiğimde bana bıçak
çekti, boğazımı sıktı, beni tekme tokat dövdü. Defalarca ayrılmaya çalıştım.
Ama hepsinde bana elinde videolarımın, fotoğraflarımın olduğunu, bunu
insanlarla paylaşacağını söylediği için cesaret edemedim. Ayrıca o dönem
okuduğum okulun yurduna gelip beni rezil edeceğini söylediği için dediklerini
yapmaya devam ettim” diyor.
Son olarak E.K’nin arkadaşlarını
rahatsız edeceğini söylemesi üzerine geçen ağustos ayında ayrıldığını anlatan
A.A, “Ama şiddetin dozunu her gün biraz daha artırdı. Ailemi arayıp birlikte
olduğumuzu, çocuk aldırdığımızı iddia etti” diyor ve bunların ardından
savcılığa giderek E.K hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
E.K. “Senin yüzüne kezzap, cinsel
organına dinamit koyup patlatacağım” sözleriyle tehditlere devam etmiş.
“Cezasını çekmesini istiyorum” diyor
A.A. ve kadına yönelik suçlarda yargının tutumu onu korkutuyor belli ki “Suç
olması için bana bunları yapması mı gerekiyor” diye soruyor.
SURİYELİ KADINI, EŞİ LEVYEYLE DÖVÜP
KERPETENLE DİŞLERİNİ SÖKTÜ
Kilis’te yaşayan Suriyeli Haşish Rıdvan,
eşi Raşe Rıdvan’ı 2 çocuklarının gözü önünde levyeyle vahşice dövdü sonra da
kerpetenle dişlerini söktü. Olayın ardından kanlar içinde kalan Suriyeli Raşe
Rıdvan, çığlık seslerini duyan komşuların ihbarıyla çağrılan ambulansla
hastaneye kaldırıldı. Dayakçı koca ise kayıplara karıştı. Tedaviye alınan Raşe
Rıdvan’ın çene, bilek ve kolunda kırıklar, vücudunda ise doku zedelenmesi
olduğu belirlendi. Raşe Rıdvan’ın, kendisine işkence yapan eşi Haşish
Rıdvan’dan şikayetçi olmadığı belirtildi. Bir süre sonra yakalanan dayakçı koca
da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Doktorlar, Raşe’nin hastaneye geldiğinde
gördüğü işkence nedeniyle şuurunun kapalı olduğunu söyledi.
YARGI ERKEKLERİ CESARETLENDİRİYO
Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, kadınların aslında yıllardır adeta OHAL
koşullarında yaşadığını belirtiyor. Kav, “OHAL ile birlikte genel hak ihlalleri
arttı, binlerce kişi tutuklandı, işinden edildi, işkence yeniden gündeme geldi.
Bütün bunlar kadın hak ihlallerine doğrudan yansıyor. Hem müthiş bir artış hem
de nitelik değişikliği görüyoruz. Vahşi ve eziyet ederek öldürme, zalimane
muamele, bütün bunlar artmış durumda, toplumda işkencenin yeniden gündem
olmasıyla birlikte” değerlendirmesi yapıyor.
Yargıdaki cezasızlık durumunun da kadına
yönelik suçlarda etkili olduğuna dikkat çekiyor Gülsüm Kav ve şöyle anlatıyor
yargının durumunu: “Yargıda bu yılın 3 ayında yaşananları inceledik. 3 ayda 23
dava sonuçlanmış. Yani yargı süresinin uzadığını görüyoruz, kararlar
erteleniyor bu da adaleti geciktiriyor. Dava sonuçlarının yarısında erkeklere
ceza indirimi uygulanmadı. Bunu birlikte başardık, bu mücadelemizin sonucunda
oldu ama diğer yarısı da indirimle sonuçlandı. Bu da kadına yönelik suçlarda
cezasızlık sonucunu ortaya çıkarıyor. Cezasızlığa dair şöyle yeni durumlar da
gündeme geliyor; ceza erteleme, delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakma ve
özellikle sürekli karar duruşmalarının ertelenmesi, karara bağlansa bile
cezaların ertelenmesi eğilimi ile de sık karşılaşmaya başladık.”
Gülsüm Kav, şimdi gündemde olan
“Uzlaştırma Kanunu”nu da hatırlatıyor ve kadın ve çocuğa yönelik suçların
uluslararası sözleşmelere göre “uzlaştırma” kapsamına alınmaması gerektiğini
belirterek bu durumun da kadına yönelik şiddeti artıracağına dikkat çekiyor.
KADINLAR GÜVENCESİZ BIRAKILIYOR
Peki yargıdaki cezasızlık kadınları
nasıl etkiliyor? Gülsüm Kav’ın buna yanıtı ise şöyle; “Yargıdaki cezasızlık
kadınları da çok güvencesiz bırakıyor, hak aramada caydırıcı olabiliyor.
Polisin, yargının sürekli kadını eve gönderdiği, barıştırmaya çalıştığı, Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının boşanmaları önlemek üzere komisyon kurduğu
şartlarda kadın, bütün bu zorlukları göze alarak şikayetçi olup hakkını
aradığında da cezasızlıkla karşılaşırsa bir süre sonra bu caydırıcı ve
yıldırıcı oluyor. Bu süreçler kadınların güçlü, kararlı hakkını aramasını
önlüyor.”
“Bunun da ilacı kadınların dayanışması
ve kadınların birlikte mücadelesi” diyen Kav, tüm kadınlara kadın örgütlerine
başvurmasını öneriyor.
Gizem ÖRNEK
Evrensel