“Failler belli. Kayıplar nerede?”
pankartının açıldığı ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının
karanfillerle birlikte taşındığı eylemde bugün 24 yıl önce evinden alınarak
işkence ile katledilen Emin Kaya için adalet istendi.
Eylem saat 12.00’de Galatasaray
Meydanı'nda başladı. Açılış konuşmasında Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın
açlık grevlerinin 101. gününde yaşamlarının tehlike altında olduğuna dikkat
çekilerek direnişçilerin taleplerinin yerine getirilmesi istendi. 638. haftada
Emin Kaya için adalet istendiği belirtilirken Emin Kaya'nın annesi Meryem
Kaya'nın oğlunun katillerinden hesap soramadan yaşamını yitirdiği hatırlatıldı.
“Sanmayın ki o sıra size gelmeyecek”
Eylemde basın açıklaması öncesinde 1995
yılında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız söz aldı. İktidarın,
seslerini duymadığını belirten Yıldız, “Bizim sesimizi bir kez duydular. 2011
yılında. Onda da yalan söylediler” dedi. Dün Berkin Elvan'ın vuruluşunun yıl
dönümü olduğunu ve aynı zamanda Gülmen ve Özakça'nın açlık grevlerinin 100.
günü olduğuna değinen Yıldız baskıyla, katliamla, tutuklamalarla sorunların
çözülemeyeceğini vurguladı. Yıldız “Buradan halka sesleniyorum. Sanmayın ki, o
sıra size gelmeyecek” diyerek birliktelik vurgusuyla konuşmasını sonlandırdı.
“Adalet hiç olmadı”
Anne Yıldız'ın ardından aynı zamanda
kaybedilen diğer Kaya ailesi üyelerinden babası ve amcasının da fotoğraflarını
taşıyan Emin Kaya'nın yeğeni Emine Kaya söz aldı. Kürtçe yaptığı konuşmada ülkede
adaletin hiç olmadığını belirten Kaya, dayısının uğradığı vahşi işkenceyi
betimledi. Gözlerinin oyulduğunu, karnının açılarak iç organlarının
boşaltıldığını ve ardından karnına iki taş konulup telle dikildiğini anlatan
Kaya, “Nerede böyle bir vahşet var!” diye tepki gösterdi. Adalet istedikleri
vurgusuyla sözlerini noktalayan Kaya’nın ardından basın açıklamasına geçildi.
Jandarma ‘yol göster’ diyerek götürdü
bir daha geri dönmedi
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Cumartesi insanlarından Leyla Kaya
tarafından okunan basın açıklaması “hukuk ve adalet” çağrısıyla başladı.
Açıklamanın devamında 24 yıl öncesinde Emin Kaya’nın Güçlükonak Jandarma Bölüğü
tarafından köyünden götürülerek katledilmesi süreci anlatıldı. Şırnak’ın
Güçlükonak (Basa) ilçesi, Düğünyurdu (Taruni) köyünde yaşayan Kaya’nın
defalarca Güçlükonak Jandarma Bölüğü tarafından gözaltına alınıp ağır işkence
gördüğü, can güvenliği endişesi taşıdığı belirtilerek katledilmesi süreci ise
şu şekilde aktarıldı:
“Dolmuşunu satan Emin Kaya İstanbul’a
taşınmak için son hazırlıklarını yaparken 24 Aralık 1993 günü sabahın erken
saatlerinde Güçlükonak Jandarma Bölük Komutanlığınca köye baskın yapıldı. Evler
tek tek arandıktan sonra bütün köy halkı okulun önüne getirildi. Bölük
komutanı, Emin Kaya'yı ‘Biz Damlabaşı köyüne gideceğiz. Sen de bizimle birlikte
gelip, yol göster’ diyerek götürdü. Oğlunun akıbetinden endişe duyan Meryem
Kaya onları bir süre takip etti. Ancak bölük komutanı ‘merak edilecek bir şey
yok, sen geri dön’ diyerek, onu yatıştırıp köye gönderdi. Aynı gün akşamı, geri
dönmeyen Emin Kaya’yı sormak için bölük komutanına giden aile ‘Benim bölüğümde
böyle biri yok’ cevabı aldı. Bunun üzerine ailesi ve köylüler Emin Kaya’yı
aramaya başladı.”
İç organları çıkartıldı, Dicle nehrine
atıldı
Aramalar sonucu Kaya’nın cansız
bedeninin 27 Aralık 1993 tarihinde Dicle nehrinde bulunduğu, Kaya’nın tüm iç
organlarının çıkarıldığı ve karın boşluğuna iki büyük taş yerleştirilerek suya
atıldığı hatırlatıldı. Ailenin otopsi için cenazelerini Güçlükonak Merkez
Karakolu’na götürdükleri ancak Celal adındaki komutanın “Hemen gömsünler,
otopsiye gerek yok. Eğer başka bir yere götürmeye çalışırlarsa aynısı onların
da başına gelir” diye kendilerini tehdit ettiği anlatıldı. Bu nedenle ailenin
hiçbir işlem yapamadan cenazeyi köyde defnetmek zorunda kaldığı belirtildi.
Sonrasında da bütün girişimlere karşın
Emin Kaya’nın gözaltında katledildiği gerçeğinin dönemin İçişleri Bakanı Nahit
Menteşe tarafından reddedilerek olayın üzerinin kapatıldığı ve sorumluların
cezasızlık zırhıyla korunduğu ifade edildi. Sorumlular yargı önünde hesap
verinceye kadar bu hukuksuzluğun hatırlatılmaya devam edileceği ifade edilerek
açıklama sonlandırıldı.
Eylemde son olarak Cizre’de ve
Yüksekova’da yapılamayan kayıp annelerinin sesinin Galatasaray Meydanı'nda
olduğu belirtildi. Cumartesi Annelerinin avukatlarından Tahir Elçi'nin de
unutulmadığı belirtildi.