22 Eylül 2016 Perşembe

İnsan hakkı savunucuları: İşkenceye uğrayanlar bize başvursun

işkenceye hayır ile ilgili görsel sonucuİnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), OHAL ile beraber gözaltında yaşanan cinsel işkence ve hak ihlallerine ilişkin açıklama yaptı.
İHD Şube Binası'nda yapılan basın toplantısında kurumlar adına ortak hazırlanan basın metnini okuyan İHD Şube Başkanı Zeynep Ceren Boztoprak, OHAL uygulamalarıyla yasaların hiçe sayıldığını ve hak ihlallerinin artarak sistematik hale getirildiğini söyledi.
Avukat tanıklıklarına dayalı önemli ihlallere ilişkin anlatımlar incelendiğinde, gözaltında savunma hakkının tamamen ortadan kaldırıldığını, yasak sorgu usullerinin kural haline getirildiğinin görüldüğünü vurgulayan Boztoprak, "Bir kısmı OHAL ihlalinden önce başlayan, bir kısmı da Kürdistan'da uzun yıllar süren OHAL dönemlerinden bildiğimiz usuller harmanlanarak, adeta bir hak ihlali mekanizmasının kurulup işletildiğini gözlemledik" dedi.
Sorgu usullerinin başında, hiçbir kanun ve yönetmelikte yer almayan "mülakat" yönteminin çok sık uygulandığının altını çizen Boztoprak, şöyle devam etti: "'Mülakat' adı altında emniyet personelinin gözaltındaki kişiyle, tutanaksız ve avukat olmaksızın kişiye yöneltilmiş suçlamalarla da bir bağı olmayan, hileli soruların da yer aldığı uzun konuşmalar gerçekleştirilmektedir. Ne yazık ki bu usule yönelik şikayetler savcılar ve yargı tarafından görmezden gelinmektedir. Adeta yeni ve gizli yasalara dayalı bir usul ihdas edilmiştir. Savcı ve yargıçların bu usule göz yumması, ceza muhakeme usullerinin toptan çöpe atılmasından başka anlama gelmeyecektir."
Kaba dayak ve hakaretin yanı sıra, kişilere ve yakınlarına yönelik cinsel içerikli tehditlerin birçok örnekte ortak bir öğe olarak öne çıktığına dikkat çeken Boztoprak, "Darp raporu almak isteyen kişiler, bu istekleri nedeniyle de darp edildiklerinden ve gözaltı süresi çok uzun olduğundan bu isteklerinden vazgeçmeye yönelmektedir" dedi.
Boztoprak, gözaltında bulunanların kendi avukatlarını seçme hakkının da engellenmeye çalışıldığını belirtti. 12 Eylül sonrası sıkıyönetim günlerinde yaşananların güncellendiğini vurgulayan Boztoprak, şu ifadeleri kullandı: "İşkence mutlak olarak yasaktır. Hiçbir istisnai durum ne savaş hali ne de bir savaş tehdidi, dahili siyasi istikrarsızlık veya herhangi başka bir olağanüstü hal işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez. İşkence mutlak yasağına uyulmalıdır. İşkence uygulamalarından vazgeçilmelidir. Sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır. OHAL kaldırılmalıdır."
işkenceye insanlık suçudur ile ilgili görsel sonucu
TİHV Temsilcisi Ümit Efe, gözaltındakilerin yaşadıklarına ilişkin ilkelerin yer aldığı İstanbul Sözleşmesi'ne işaret etti. Efe, "Biz OHAL'den bu yana görüyoruz ki akreplere, nezaretlere doktor getiriliyor orada muayene yapılıyor. Özgür Gündem'deki gözaltıların muayenesi de karakolda yapıldı" dedi. Yapılan bu uygulamanın amacının toplumsal hafızayı engellemek olduğunun altını çizen Efe, şöyle devam etti: "Hiç kimse korkmasın. İşkencenin önlenmesinde iyilik haline ulaşması için biz buradayız. Bize başvuru yapın."
ÖHD Şube Eşbaşkanı Sinan Zincir de işkencenin belgelenmesinin önemine dikkat çekti. Zincir, "İşkence görenler TİHV'e başvursunlar" çağrısında bulundu. Sinan, Saray'a bağlı bir yargının oluştuğunu kaydetti ve ekledi: "Bu gerçekliğe karşı mücadele etmek çok önemlidir. İşkenceyi uluslararası kurumlara taşımak gerekiyor. 'İşkenceye sıfır tolerans' diyenler bunu devreye soktular. 5 günlük görüş yasağı işkence demektir. Bu sürede işkence yapılmaktadır, itirafçılığa zorlanmaktadır. 30 günlük gözaltı işkence demektir. Bir kadın 7 yaşındaki çocuğuyla tehdit edilmiştir." Ne savcılığın ne de karakolların avukat belirleme gibi bir hakkının olmadığını vurgulayan Zincir, "Gözaltında olanlar avukatını kendi belirler. Emniyet bunu engelliyor" dedi. Sinan, kamuoyuna şu çağrıyı yaptı: "Devrimci ve yurtsever kişiler gözaltına alındığında biz onlara yardımcı olacağız."