
12 Eylül askeri faşist
darbenin üzerinde 36 yıl geçti. 36 yıldan bu yana demokrasi ve özgürlükler
bağlamında değişen her hangi bir şey olmadı. AKP hükümeti faşist cuntacıların
ardılı olarak 12 eylül darbe yasalarını daha da pekiştirerek bugün dün
Gülen cemaati ile ittifak içinde bugün OHAL-KHK rejimi ile işçi,
emekçi ve Kürtleri ezip, sömürmekten ve sarsılan diktatörlüğünü pekiştirmekten
geri durmuyor. 12 eylülde beşli generallerin önderliğinde, İşçi sınıfı
ve emekçi yığınların devrim ve özgürlük mücadelelerini kan ve barutla ezip
dağıtmak amacıyla 1970-80 yılları döneminde ABD'ninde desteğiyle
gerçekleştirilen faşist darbe halkların tarihinde unutulmaz kara bir gün
olarak yer aldı. Ama yapılanlar asla halkların belleğinden kaybolmadı.
Uzun yılların ardında Yunanistan'dan Arjantin'e, Şili'den Brezilya'ya, El
Salvador'dan Peru'ya kadar uzanan bir çok ülkede faşist darbecilerden hesap
soruldu, soruluyor ve bir dönemler halka baskı ve zulüm kusan faşist
generaller, polis şefleri ve işkenceci çeteler sanık sandalyesine oturtularak
yapmış oldukları kötülüklerin ve işlemiş oldukları suçlar ve cinayetler
için yargılanıyorlar, hesap soruluyor. Dahası, halkların mücadelesi Türkiye gibi
faşist darbeleri ağır biçimde yaşamış olan ülke halklarına darbecilerden hesap
sorma bilincini taze tutmalarının yolunu açıyor.
Hatırlanacağı gibi 12 Eylül 1980
faşist generaller darbesinin üzerinde 36. yıl geçti. Ama hale darbenin etkileri
ve izleri bütün heybetiyle güncelliğini koruyor ki, bu bir yönüyle darbeyle
birlikte ordu eliyle güdümlendirilen politik rejim ABD emperyalizmin yeni
işbirlikçileri önce AKP- Gülen cemaati eliyle sonra AKP-ordu-ergenekoncu
ittifakıyla hala sürüyor olmasıyla bağlıysa, bir yönüyle de 12 eylül faşist
darbesinin sonuçlarının oldukça ağır ve yıkıcı olmasıyla bağlıdır. 12 Eylül
askeri faşist darbesi ülkemiz tarihine ;hangi sıfatla anılırsa anılsın ülkenin
tarihine kara bir gün olarak geçmiş ve bu gerçeklik halkların bilincinde k asla
değişmeyecektir.
Elbette 12 eylül askeri faşist
darbesini rastlantılar gündeme getirmedi, aksine, yarım kalmış 12 Mart 1971
faşist darbesinin bir devamı ve tamamlayıcısı olarak,belli, tarihsel,siyasal ve
ekonomik nedenler tarafından koşullandırılmıştır. 12 eylül faşist darbesi
devrim ile karşı-devrim arasındaki çatışmanın bir ürünü olarak gündemleşti. Onu
tarihin gündemine getiren nedenleri belli başlı şöyle özetleyebiliriz; gelişen
devrimi boğmak ve ezip dağıtmak; karşı devrimin iç çatışma ve çelişmelerini
hafifletmek;ekonomik bunalımı atlatmak ve 24 Ocak yıkım kararlarını rahatça
uygulamaya sokmak; ABD'nin temel dayanaklarından olan faşist monarşist Iran
Şah'lığında boşalan Ortadoğu jandarmalığı rolünü üstlenmek.

Nitekim 12 eylül askeri faşist darbesi
yakın tarihimizin en korkunç faşist kıyım ve zulüm hareketlerinden biridir.
Faşist darbenin özetlediğimiz geliş nedenleri;12 eylülcü darbecilerin
amaçlarını da ortaya koymaktadır. Bu amaçlara bağlı olarak; nispeten zorlu ve
uzun mücadeleler sonucunda alınmış kırıntı halindeki tüm demokratik hak ve
özgürlükler gasb edildi,hemen her bakımdan sınırsız bir zorbalık uygulandı;Tüm
demokratik kitle örgütleri kapatıldı,yöneticileri ve üyeleri işkenceli sorgular
dan geçirildi,tutuklandı ve ağır cezalara çarptırıldı;devlet tepeden tırnağa
askeri bir biçime büründürüldü,ülke adeta askeri bir açık hapishaneye
çevrildi;işkenceler her günkü uygulamalar halinde doruğa ulaştı; yüz
binlerce insan işkence tezgahlarında geçirildi,binlercesi sakat bırakıldı,yüzlercesi
hunharca katledildi; ilerici,devrimci , demokrat basına;ilerici, devrimci halk
kültürüne, ilerici devrimci sanat eserlerine, bilme ve bilim adamlarına karşı
koyu bir düşmanlık ve şovenizm güdüldü. Kürt ulusu üzerindeki baskı ve zulüm
görülmemiş boyutta artı; on binlerce devrimci, demokrat,ilerici, yurtsever
insan Nazi toplama kamplarını aratmayacak köhne zindanlara tıka-basa
dolduruldu, göstermelik yargılamalarla sıkıyönetim mahkemelerince yüz
binlerce yıl tutan ağır hapis cezaları verildi; dar ağaçları kuruldu,onlarca
insan yağlı ilmiklerde can verdi,yüzlercesi idam kararlarıyla hazır
tutuldu;ülkemizin yeraltı,yer üstü zenginlik kaynakları halklarımızın ürettiği
değerler emperyalist ve yerli para babalarına peşkeş çekildi,ülkemiz ABD ve
NATO'nun savaş arabasına daha fazla bağlandı. Hızlı bir tekelleşme gösteren
emperyalizme bağımlı işbirlikçi kapitalizmin ihtiyaçlarını
karşılamaya yönelik, merkeziyetçiliği son derece artıran politik
özgürlükleri pratikte geçersiz kılan bir yapılanmaya gidildi ve bu durum Anayasayla
güvence altına alındı ve devletin politik yönetiminin merkezine MGK görünümünde
generaller oturtuldu.
O sıkça sözü edilen ''Demir Ökçe'',
siyasetiyle devrime ağır, direnişsiz ve moral bozucu bir yenilgi aldırdı. Bu 12
Eylülcüler için kelepir bir zaferdi. Devrim yenildi ama devrim davası yok
edilemedi. Emekçiler yeniden bellerini doğrultarak mücadeleyi geliştirip
ileriye taşımaya çalıştılar. Ama 12 eylül faşist darbesi öylesine ağır vurmuştu
ki bu darbeyi atlatmak kısa dönemin işi değildi.
Neki , 12 Eylül darbesinin
zorbalıkla sağlamış olduğu sükunet süreç içinde bozuldu. Ve 12 eylülcüler
ve ardılları eskisi gibi durumlarını sürdürmede gittikçe zorlanır duruma
düştüler. Sözün özü 36. yıl önce 12 eylülcülerce sağlanmış olan politik istikrar
ortamı gelinen durumda tersine dönüşmeye doğru yol almakta ve ekonomik bunalım
sürmektedir. 12 eylülden bu yana geçen zaman göstermiştir ki, tarihin ileriye
doğru kaçınılmaz olan akışı tersine çevrilemez, toplumsal gelişme
durdurulamaz.12 eylül sonrası süreçte göstermektedir ki, tüm baskı, işkence ve
yasaklara rağmen -istenilen düzey ve boyutta olmasa da- işçi sınıfı, emekçi
yığınlar ve Kürtlerin özgürlük ve demokrasi istemli mücadeleleri devam ediyor.
Yine geride bıraktığımız süreç gösteriyor ki hiç bir hak kendiliğinden
verilmez, gasp edilen hakların yeniden kazanılması, korunması ve geliştirilmesi
için zorlu bir mücadele şarttır ve vazgeçilmezdir. 12 eylül sonrası süreç
göstermiştir ki, işçi sınıfı ve emekçi yığınlar kendi istemleri için örgütlü ve
bilinçli mücadele yürütmeden hiç bir şey kazanılıp, korunamaz. Yine tüm bu
gelişmeler, bütün beyaz teröre rağmen işçi sınıfı ve emekçi yığınların öncüsü
devrimci ve komünistlerin, mücadeleyi kesintisizce sürdürebileceğini , devrim
ve sosyalizm ateşinin asla söndürülemeyeceğini kendi pratikleriyle
göstermiştirler.
Aynı zamanda sözüm ona Kasım
83 seçimlerinden sonra ki zaman dilimi gösteriyor ki, 12 eylülcü politik rejim,
parlamenter elbise giydiriliş şekliyle devam ediyor. Yani “demokrasiye'' geçtik
sözleri iki yüzlü bir yalandır. Burjuva düzen partileri ve bugüne kadar
onlarcası değişen hükümetler,12 Eylülcülerle kol kola olmuşlar ve onların
geride bıraktıklarını tamamlamaya çalışmışlardır. AKPsi, CHPsi, DYPsi, ANAPı,
MHPsi, SP'si,RP-FP'si DSP'si ve diğer burjuva düzen partileri hep
birlikte 12 eylülcü politik rejimi onararak, günün koşullarına uygun
değişiklikler yaparak, onu, devam ettirdiler ve ettiriyorlar. Faşist
generallerin hazırlamış olduğu ve emekçilere zorla onaylatmış oldukları tepen
tırnağa faşist 1982 anayasası ve generallerin sınırlarını çizmiş olduğu rejimin
tüm kurum ve kuralları ayakta durduğu sürece,Türkiye de demokrasiye
geçildi sözlerinin palavra olmaktan öte hiç bir anlam ifade etmediği açık bir
olgudur.
12 Eylül faşist darbesinin üzerinde
36. yıl geçti. Ama bu dönemin suçluları ellerini kollarını sallayarak hala
ortalıkta dolaşmakta ve büyük itibar görmektedirler. 12 Eylül darbecileri sanık
sandalyesine çıkartılmalı ve gaz almak için göstermelik tiyatroyu andıran
yargılamalar yapıldı. Darbesinin çocuğu olan AKP'nin darbecileri yargılayıp
hesap sorması beklenemezdi.
Nitekim
Gitti Evren geldi Erdoğan. Birisi askeri diğeri sivil darbe ile halklara bakı
ve zulüm reva görüldü. Erdoğan OHAL-KHK rejimi ile 12 eylül darbesini aratan
faşist uygulamalarla kendi şeflik iktidarının yolunu döşüyor.
Biliyoruz ki askeri ve sivil
darbecilerden hesap kendiliğinden olmaz. Bunu sağlayacak olan proletarya ve
emekçilerin örgütlü birleşik mücadelesinin dayatmasıdır. Yakın dönemin
Yunanistan, Arjantin,Şili, Peru vb. deneyleri de bunu gösteriyor.Oralarda
halkların mücadelesinin dayatması sonucunda cuntacılar ve suç ortakları sanık
sandalyesine oturtulup hesap sorulmuştu Türkiye de de en başta yapılması
gereken şeylerden biriside cuntacıların halka karşı yapmış olduklarından hesap
sormak ve yargılayarak cezalandırmaktır.
Ama AKP hükümeti sahte
yargılama senaryolarıyla bugünkü faşist dinci sivil darbenin yolunu döşemiş, 12
eylül kurum ve kuruluşları koruyup pekiştirmeye devam etti ediyor.. Dolayısıyla
12 eylülcüler ve ardılları sanık sandalyesine oturtulup hesap sorulmadan 12
eylül gibi faşist darbelerin önü kapatılmış olmayacaktır. Bunun yapacak olan
tek güç devrimci-komünistlerin önderliğindeki halk olacaktır. Bunun için işçi
ve emekçilerin devrimci muhalefetini örgütleyip geliştirmek temel görev
olarak devrimcilerin önünde durmaktadır. 12 eylül faşist darbesiyle
halkın üzerine indirilen kara bulutları yine devrimcilerin önderliğinde yani
devrimci halk muhalefetiyle dağıtılacaktır.
36 yıl dönümünde 12 Eylül faşist
darbesini protesto ederken ve yaptıklarının hesabının mutlaka sorulması
gerektiği bilincini taze tutarken bu mücadeleyi bugün AKP'nin OHAL- KHK faşizmi
pekiştirme rejimi ile sivil darbesine karşı çıkıp, demokrasi ve özgürlükler
kavgasını geliştirerek, bu mücadelede yaşamını yitiren devrim ve sosyalizm
şehitlerini anıyor, devrimci onurlarını 12 eylülcülere çiğnetmeyerek direnen
devrimci ve komünistlerin kavgasını kavgamızda yaşatıyoruz, yaşatacağız.
12 Eylül Faşist Darbesini Unutmadık, Unutturmayacağız!
12 Eylül darbesi AKP Nezdinden
Sürüyor!
Faşizmi Devrimle Ezeceğiz!
12 Eylül-2016
HALKIN BİRLİĞİ