11 Eylül 2016 Pazar

36.YILINDA 12 EYLÜL ASKERİ FAŞİST DARBESİ AKP'NİN SİVİL DARBESİYLE SÜRÜYOR..!

12 Eylül askeri  faşist darbenin üzerinde 36 yıl geçti. 36 yıldan bu yana demokrasi ve özgürlükler bağlamında değişen her hangi bir şey olmadı. AKP hükümeti faşist cuntacıların ardılı olarak 12 eylül darbe yasalarını daha da pekiştirerek bugün dün  Gülen cemaati ile ittifak içinde bugün OHAL-KHK rejimi ile   işçi, emekçi ve Kürtleri ezip, sömürmekten ve sarsılan diktatörlüğünü pekiştirmekten geri durmuyor. 12 eylülde beşli generallerin önderliğinde,   İşçi sınıfı ve emekçi yığınların devrim ve özgürlük mücadelelerini kan ve barutla ezip dağıtmak amacıyla 1970-80 yılları döneminde ABD'ninde desteğiyle gerçekleştirilen faşist darbe halkların tarihinde unutulmaz kara bir gün  olarak yer aldı. Ama yapılanlar asla halkların belleğinden kaybolmadı. Uzun yılların ardında Yunanistan'dan Arjantin'e, Şili'den Brezilya'ya, El Salvador'dan Peru'ya kadar uzanan bir çok ülkede faşist darbecilerden hesap soruldu, soruluyor ve bir dönemler halka baskı ve zulüm kusan faşist generaller, polis şefleri ve işkenceci çeteler sanık sandalyesine oturtularak yapmış oldukları kötülüklerin ve işlemiş oldukları suçlar ve  cinayetler için yargılanıyorlar, hesap soruluyor. Dahası, halkların mücadelesi Türkiye gibi faşist darbeleri ağır biçimde yaşamış olan ülke halklarına darbecilerden hesap sorma bilincini taze tutmalarının yolunu açıyor.
Hatırlanacağı gibi 12 Eylül 1980 faşist generaller darbesinin üzerinde 36. yıl geçti. Ama hale darbenin etkileri ve izleri bütün heybetiyle güncelliğini koruyor ki, bu bir yönüyle darbeyle birlikte ordu eliyle güdümlendirilen politik rejim ABD emperyalizmin yeni işbirlikçileri önce AKP- Gülen cemaati eliyle sonra AKP-ordu-ergenekoncu ittifakıyla hala sürüyor olmasıyla bağlıysa, bir yönüyle de 12 eylül faşist darbesinin sonuçlarının oldukça ağır ve yıkıcı olmasıyla bağlıdır. 12 Eylül askeri faşist darbesi ülkemiz tarihine ;hangi sıfatla anılırsa anılsın ülkenin tarihine kara bir gün olarak geçmiş ve bu gerçeklik halkların bilincinde k asla değişmeyecektir.
Elbette 12 eylül askeri faşist darbesini rastlantılar gündeme getirmedi, aksine, yarım kalmış 12 Mart 1971 faşist darbesinin bir devamı ve tamamlayıcısı olarak,belli, tarihsel,siyasal ve ekonomik nedenler tarafından koşullandırılmıştır. 12 eylül faşist darbesi devrim ile karşı-devrim arasındaki çatışmanın bir ürünü olarak gündemleşti. Onu tarihin gündemine getiren nedenleri belli başlı şöyle özetleyebiliriz; gelişen devrimi boğmak ve ezip dağıtmak; karşı devrimin iç çatışma ve çelişmelerini hafifletmek;ekonomik bunalımı atlatmak ve 24 Ocak yıkım kararlarını rahatça uygulamaya sokmak; ABD'nin temel dayanaklarından olan faşist monarşist Iran Şah'lığında boşalan Ortadoğu jandarmalığı rolünü üstlenmek.
Nitekim 12 eylül askeri faşist darbesi yakın tarihimizin en korkunç faşist kıyım ve zulüm hareketlerinden biridir. Faşist darbenin özetlediğimiz geliş nedenleri;12 eylülcü darbecilerin amaçlarını da ortaya koymaktadır. Bu amaçlara bağlı olarak; nispeten zorlu ve uzun mücadeleler sonucunda alınmış kırıntı halindeki tüm demokratik hak ve özgürlükler gasb edildi,hemen her bakımdan sınırsız bir zorbalık uygulandı;Tüm demokratik kitle örgütleri kapatıldı,yöneticileri ve üyeleri işkenceli sorgular dan geçirildi,tutuklandı ve ağır cezalara çarptırıldı;devlet tepeden tırnağa askeri bir biçime büründürüldü,ülke adeta askeri bir açık hapishaneye çevrildi;işkenceler her  günkü uygulamalar halinde doruğa ulaştı; yüz binlerce insan işkence tezgahlarında geçirildi,binlercesi sakat bırakıldı,yüzlercesi hunharca katledildi; ilerici,devrimci , demokrat basına;ilerici, devrimci halk kültürüne, ilerici devrimci sanat eserlerine, bilme ve bilim adamlarına karşı koyu bir düşmanlık ve şovenizm güdüldü. Kürt ulusu üzerindeki baskı ve zulüm görülmemiş boyutta artı; on binlerce devrimci, demokrat,ilerici, yurtsever insan Nazi toplama kamplarını aratmayacak köhne zindanlara tıka-basa dolduruldu, göstermelik yargılamalarla sıkıyönetim mahkemelerince  yüz binlerce yıl tutan ağır hapis cezaları verildi; dar ağaçları kuruldu,onlarca insan yağlı ilmiklerde can verdi,yüzlercesi idam kararlarıyla hazır tutuldu;ülkemizin yeraltı,yer üstü zenginlik kaynakları halklarımızın ürettiği değerler emperyalist ve yerli para babalarına peşkeş çekildi,ülkemiz ABD ve NATO'nun savaş arabasına daha fazla bağlandı. Hızlı bir tekelleşme gösteren emperyalizme bağımlı işbirlikçi  kapitalizmin ihtiyaçlarını  karşılamaya yönelik,  merkeziyetçiliği son derece artıran politik özgürlükleri pratikte geçersiz kılan bir yapılanmaya gidildi ve bu durum Anayasayla güvence altına alındı ve devletin politik yönetiminin merkezine MGK görünümünde generaller oturtuldu.
O sıkça sözü edilen ''Demir Ökçe'', siyasetiyle devrime ağır, direnişsiz ve moral bozucu bir yenilgi aldırdı. Bu 12 Eylülcüler için kelepir bir zaferdi. Devrim yenildi ama devrim davası yok edilemedi. Emekçiler yeniden bellerini doğrultarak mücadeleyi geliştirip ileriye taşımaya çalıştılar. Ama 12 eylül faşist darbesi öylesine ağır vurmuştu ki bu darbeyi atlatmak kısa dönemin işi değildi.
Neki , 12 Eylül darbesinin zorbalıkla sağlamış olduğu sükunet  süreç içinde bozuldu. Ve 12 eylülcüler ve ardılları  eskisi gibi durumlarını sürdürmede gittikçe zorlanır duruma düştüler. Sözün özü 36. yıl önce 12 eylülcülerce sağlanmış olan politik istikrar ortamı gelinen durumda tersine dönüşmeye doğru yol almakta ve ekonomik bunalım sürmektedir. 12 eylülden bu yana geçen zaman göstermiştir ki, tarihin ileriye doğru kaçınılmaz olan akışı tersine çevrilemez, toplumsal gelişme durdurulamaz.12 eylül sonrası süreçte göstermektedir ki, tüm baskı, işkence ve yasaklara rağmen -istenilen düzey ve boyutta olmasa da- işçi sınıfı, emekçi yığınlar ve Kürtlerin özgürlük ve demokrasi istemli mücadeleleri devam ediyor. Yine geride bıraktığımız süreç gösteriyor ki hiç bir hak kendiliğinden verilmez, gasp edilen hakların yeniden kazanılması, korunması ve geliştirilmesi için zorlu bir mücadele şarttır ve vazgeçilmezdir. 12 eylül sonrası süreç göstermiştir ki, işçi sınıfı ve emekçi yığınlar kendi istemleri için örgütlü ve bilinçli mücadele yürütmeden hiç bir şey kazanılıp, korunamaz. Yine tüm bu gelişmeler, bütün beyaz teröre rağmen işçi sınıfı ve emekçi yığınların öncüsü devrimci ve komünistlerin, mücadeleyi kesintisizce sürdürebileceğini , devrim ve sosyalizm ateşinin asla söndürülemeyeceğini kendi pratikleriyle göstermiştirler.
Aynı zamanda sözüm ona  Kasım 83 seçimlerinden sonra ki zaman dilimi gösteriyor ki, 12 eylülcü politik rejim, parlamenter elbise giydiriliş şekliyle devam ediyor. Yani “demokrasiye'' geçtik sözleri iki yüzlü bir yalandır. Burjuva düzen partileri ve bugüne kadar  onlarcası değişen hükümetler,12 Eylülcülerle kol kola olmuşlar ve onların geride bıraktıklarını tamamlamaya çalışmışlardır. AKPsi, CHPsi, DYPsi, ANAPı, MHPsi, SP'si,RP-FP'si  DSP'si ve diğer burjuva düzen partileri hep birlikte 12 eylülcü politik rejimi onararak, günün koşullarına uygun değişiklikler yaparak, onu, devam ettirdiler ve ettiriyorlar. Faşist generallerin hazırlamış olduğu ve emekçilere zorla onaylatmış oldukları tepen tırnağa faşist 1982 anayasası ve generallerin sınırlarını çizmiş olduğu rejimin  tüm kurum ve kuralları ayakta durduğu sürece,Türkiye de demokrasiye geçildi sözlerinin palavra olmaktan öte hiç bir anlam ifade etmediği açık bir olgudur.
12 Eylül faşist darbesinin üzerinde 36. yıl geçti. Ama bu dönemin suçluları ellerini kollarını sallayarak hala ortalıkta dolaşmakta ve büyük itibar görmektedirler. 12 Eylül darbecileri sanık sandalyesine çıkartılmalı ve gaz almak için göstermelik tiyatroyu andıran yargılamalar yapıldı. Darbesinin çocuğu olan AKP'nin darbecileri yargılayıp hesap sorması beklenemezdi.
Nitekim Gitti Evren geldi Erdoğan. Birisi askeri diğeri sivil darbe ile halklara bakı ve zulüm reva görüldü. Erdoğan OHAL-KHK rejimi ile 12 eylül darbesini aratan faşist uygulamalarla kendi şeflik iktidarının yolunu döşüyor. 
Biliyoruz ki askeri ve sivil darbecilerden hesap kendiliğinden olmaz. Bunu sağlayacak olan proletarya ve emekçilerin örgütlü birleşik  mücadelesinin dayatmasıdır. Yakın dönemin Yunanistan, Arjantin,Şili, Peru  vb. deneyleri de bunu gösteriyor.Oralarda halkların mücadelesinin dayatması sonucunda cuntacılar ve suç ortakları sanık sandalyesine oturtulup hesap sorulmuştu  Türkiye de de en başta yapılması gereken şeylerden biriside cuntacıların halka karşı yapmış olduklarından hesap sormak ve yargılayarak cezalandırmaktır.
Ama  AKP hükümeti sahte yargılama senaryolarıyla bugünkü faşist dinci sivil darbenin yolunu döşemiş, 12 eylül kurum ve kuruluşları koruyup pekiştirmeye devam etti ediyor.. Dolayısıyla 12 eylülcüler ve ardılları sanık sandalyesine oturtulup hesap sorulmadan 12 eylül gibi faşist darbelerin önü kapatılmış olmayacaktır. Bunun yapacak olan tek güç devrimci-komünistlerin önderliğindeki halk olacaktır. Bunun için işçi ve emekçilerin devrimci muhalefetini örgütleyip geliştirmek  temel görev olarak devrimcilerin  önünde durmaktadır. 12 eylül faşist darbesiyle halkın üzerine indirilen kara bulutları yine devrimcilerin önderliğinde yani devrimci halk muhalefetiyle dağıtılacaktır.
36 yıl dönümünde 12 Eylül faşist darbesini protesto ederken ve yaptıklarının hesabının mutlaka sorulması gerektiği bilincini taze tutarken bu mücadeleyi bugün AKP'nin OHAL- KHK faşizmi pekiştirme rejimi ile sivil darbesine karşı çıkıp, demokrasi ve özgürlükler kavgasını geliştirerek, bu mücadelede yaşamını yitiren devrim ve sosyalizm şehitlerini anıyor, devrimci onurlarını 12 eylülcülere çiğnetmeyerek direnen devrimci ve komünistlerin  kavgasını kavgamızda yaşatıyoruz, yaşatacağız.
12 Eylül Faşist Darbesini Unutmadık, Unutturmayacağız!
12 Eylül darbesi AKP Nezdinden Sürüyor!
Faşizmi Devrimle Ezeceğiz!
12 Eylül-2016

HALKIN BİRLİĞİ