
“ Bir tohum gibi Fidan'a durup
Alnımızı güneşe uzatıyoruz
Ve biliyor
Ve bildiriyoruz ki
Zulüm yenilecektir
Yenilmez olan halktır”
Alnımızı güneşe uzatıyoruz
Ve biliyor
Ve bildiriyoruz ki
Zulüm yenilecektir
Yenilmez olan halktır”
Biliyoruz ki, komünist hareketin vücuda gelmesinde
nasıl ki İbrahim Kaypakkaya yoldaş buz kıran rolünü oynadıysa,
1973 yenilgisinden sonra, komünist hareketin yeniden toparlanıp,
yaralarını sarıp, ayağa kalkmasında da, bu aynı buz kıran rolünü İrfan
Çelik yoldaş oynamıştır. Kaypakkaya yoldaştan sonra, komünist hareketin
değerlerini ileri taşımada ve onun önderlik tipolojisini yakalamada
İrfan yoldaşın ilk sırada durduğunu vurgulamalıyız. Zaten düşmanın
onu katletmek için özel bir yönelim içinde olması da, İrfan yoldaşın
gelişkin bir öncü komünist ve mücadeleci özellikleriyle bağlı bir durum
olarak görmek gerekiyor.
İrfan Çelik yoldaş çekirdekten yetişmiş ve devrimci mücadelede
üstlenmiş olduğu görevleri layıkıyla yerine getirerek, bileğinin
ve yüreğinin hakkıyla önderliği hak etmiş bir komünistti. Bazı önder
müsvetteleri gibi hiç bir yeteneği ve mücadeleye ciddi katkısı
olmadığı halde, adam yokluğu ya da tesadüfler sonucu öne çıkmış ve
akıntıya kapılmış kendinden menkul önderlerden değildi. Türkiye
devrimci hareketi bu türden fotokopi önderleriyle çok sık karşılaşmış
ve hala da bu aynı olumsuzluklarla boğuşmak durumundan kurtulamamıştır.
Keza, mücadelenin zorlukları içinde boğuşarak ve birçok zorluklar
ve yoksunlukları aşarak, çekirdekten yetişen, kadro ve yoldaşlarıyla
barışık olan önder kadrolar, Türkiye devrimci hareketinde önemli
roller oynamışlar. Ve bir dönemi diğerine taşıyarak devrimci ve
komünist hareketin sürekliliğini sağlamaya çalışmışlardır.
Ne zaman ki her bakımdan kendisini davanın emrine sunan,
gelişkin ve çok yönlü özellikler taşıyan, var olanla yetinmeyen, yarını
kazanma hırsı ve coşkusuyla dolu olan önder kadrolar azalmış, devrimci
ve komünist hareket görülmemiş bir politik-örgütsel erozyona uğrayarak,
geriye savrulup, kendi kendisiyle uğraşır bir duruma düşmüştür.
Bir kere, iyi bir komünist önderde bulunması gereken çalışkanlık,
yaratıcılık, uzak görüşlülük, örgüt çalışmalarına egemen olma ve
kendisini ortaya koymada İrfan yoldaş oldukça gelişkin bir konumda
olmuş ve bu devrimci komünist özellikleri, teorik-politik ve örgütsel
sorunlardaki zihin açıklığı ve ikna gücüyle örgütte güven ve saygınlık
kazanmış bir yoldaştı. Yöneticiliğini, örgütsel ilkelerin kendisine
tanımış olduğu yetkiden daha çok komünist bilinç, hoş görü, ilkelere
bağlılık, çalışkanlık ve sorunlara çözüm bulma ve bunun araçlarını
ortaya koyup, pratiğe sürme yoluyla kazanmıştır.
İbrahim Kaypakkaya yoldaşın katledilip hareketin ağır bir yenilgi
aldığı 1973 yılında, Malatya’da yakalanıp, tutuklandıktan sonra,
hem işkencede direnişi, hem cezaevlerindeki militan toparlayıcılığı
ve hem de mahkemeleri devrimin kürsüsü olarak kullanmadaki kararlılığı,
İrfan yoldaşı örgüt içinde öne çıkarmış ve dağılan örgütün yeniden
toparlanması için, cezaevinde oluşturulan Koordinasyon Komitesi
(KK)’n de görev üstlenmesini sağlamıştır. Mücadeleciliği, mütevaziliği
ve davaya sonsuzca adanmışlığıyla KK içindeki görevlerini en iyi
bir şekilde yerine getiren İrfan yoldaş, 1975 yılında tahliye olduğunda,
yeniden canlanan yığın mücadelesine müdahale etmek için, örgütün
bir yandan örgütsel olarak toparlanması, öte yandan ise, geride kalan
sürecin hata ve zaaflarından arınarak, M-L görüşlerimizin temellendirilip,
geliştirilmesi için hummalı bir faaliyetlilik içerisine yönelmiştir.
Örgütsel çalışmaların derlenip, toparlanmasında pek bir zorluk
çekildi. Ama asıl zorluk, canlanan ve yükselişe geçen sınıflar savaşımına
hangi politik perspektifle müdahale edileceği ve yaşam tarafından
aşılmış olan yanlış görüşlerin yerine, doğruların nasıl konacağıydı.
Gelişmeler ve süreç KK’nin Kaypakkaya yoldaşın ortaya
koymuş olduğu ve bir yıllık bir dönem içinde pratiğe sürülen politik
çizginin değerlendirilmesi ve 1973 yenilgisinden gereken dersi
çıkarmak, aynı yanlışların bugünlere taşınmadan, örgütsel pratik
çalışmaları Türkiye’nin somut gerçeğine yanıt verecek bir zeminde
düzlenerek sürdürülmesi gerekiyordu.
Deney ve tecrübesizliğin getirmiş olduğu yanlışlar, hatalar yapılmış
olsa da, 1976 yılında İrfan yoldaşın içinde yer aldığı KK’nın çeşitli
sorunları kapsayacak biçimde tartışmaya açılması, komünist hareketin
“sol” sekter ve Mao’cu hatalarından kurtularak, M-L hattını geliştirip,
güçlendirmek bakımından olduğu gibi, oportünist eğilimlerle de hesaplaşmak
bakımından belirli bir dönemeç olmuştu. Keza komünist hareket hata
ve zaaflarının kefaretini dogmatizm, “sol” sekterizm ve Mao’cu etkilerin
sürdürücüsü olarak kopan ve daha sonra kendisini TKP/M-L Partizan olarak
ifade eden küçük burjuva köylü devrimcisi bir akımın ortaya çıkmasıyla
ödemiştir. İrfan Çelik yoldaş, 1976 açılış tartışmalarında ‘sol’ sekter
ve dogmatik eğilim içinde olanların örgüt içinde mücadele yürütmeleri
ve görüşlerini tartışma ve yayın organı Proleter Birlik (PB)de yayınlamaları
için yoğun çaba sarf etmiş olsa da, hizipçi ve yıkıcı bir faaliyetlilik
içine yönelen bu dogmatik kesim, yanlış ve hatalarda ısrar edip bunları
çizgi haline getirerek, 1976 yılı sonunda saflarımızdan kopmalarına
engel olamamıştır. Örgüt içi mücadelede kendi gücüne güvenen İrfan
yoldaş, her zaman için sorunların örgüt içinde ve yayın platformunda,
ama ilke ve kurallara bağlı olarak yapılmasını savunmuş ve bunun
gereklerine uygun olarak hareket etmiştir.
KK’nde örgütsel, pratik çalışmaların yönetimini üstlenen İrfan
yoldaş, bir çok kadronun yetiştirilip, mücadeleye seferber edilmesinde
de öncülük rolünü oynamıştır. Teorik, politik sorunlara yöneldiği
ölçüde fikir üretme ve gündeme gelmiş sorunları derinlikli iç bağlantılarıyla
çözümlemede de ön açıcı rolünü oynamış ve örgütün gelişip ileri taşınmasında,
militan bir hatta tutunmasında büyük katkıda bulunmuştur. İrfan
Çelik yoldaş 1980 Haziran’ına kadar hareketimizin MK’sı sekreteri
olarak önderlikte birincil derecede sorumluluk üstlenmiş ve düşmana
karşı işkencelerde, zindanlarda, saldırı ve teslim alma dayatmalarında
hep önderi Kaypakkaya’nın ser verip, sır vermeyen komünist geleneğiyle
karşı durup, devrim ve sosyalizmin onurunu yükseklerde tutmayı başarmıştır.
M-L bilgisi, örgütsel, pratik deney ve tecrübesi, uzak görüşlülüğü,
yoktan var eden yetenekleri, kadrolara bir baba şevkatıyla yaklaşıp
onların özel sorunlarıyla dahi ilgilenişi, birleştirici ve sorunları
devrimci bilinciyle çözüme kavuşturucu, bitmez tükenmez devrimci
enerjisiyle iktidarı alma savaşkanlığı içinde olmasıyla ve düşmana
karşı her cepheden direnişçi bir çizgi izlemesiyle biz komünistlere
öğrenmemiz gereken çok değerli miras bırakmıştır.
Faşist cuntanın ardında Davutpaşa zindanında yeniden işkenceye alnın ve
ağır işkenceler den geçirilerek 14 Eylül 1980’de katledilen İrfan
Çelik yoldaşı 36. yıl dönümünde, bir kez daha saygıyla anıyor
ve onun gibi önderler yetiştirerek, ideallerini pratikleştireceğimize
söz veriyoruz.
İrfan Çelik Yoldaş Kavgamızda Yaşıyor
ve Savaşıyor…!
Komünist Önderler Ölümsüzdür..!
İbo İrfan Pir Ahmet Yıkılacak Bu Devlet..!
Eylül-2016
HALKIN BİRLİĞİ