
Kırbayır ailesinin avukatı Eren Keskin, “Devlet her zaman halklara yalan söyledi. En büyük yalanı da analara söyledi” dedi, bunlardan birinin 105 yaşında, oğlunun kemiklerine kavuşamadan yaşamını yitiren Berfo Kırbayır olduğunu hatırlattı.
Hala Cemil Kırbayır’ın kaybedilmesine ilişkin bir dava dahi açılmadığını belirten Keskin, AİHM’e yaptıkları başvurunun kabul edilebilir bulunduğunu ve yanıt beklediklerini bildirdi.
Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır, Berfo Ana’nın yerine Erdoğan’a seslendi. Dönemin Başbakanı olan Erdoğan’ın 5 yıl önce Berfo Ana ile görüştüğünü ve ona söz verdiğini hatırlatan Fatma Kırbayır, “Darbelere karşıyız diyorsun neden 12 Eylül’e karşı değilsin? Beni kardeşimin kemikleri bulunmadan hakkımız helal etmem. Anneme söz vermişti, ben de anneme söz verdim. Sözümü tutamadığım için kardeşimin mezarına gidemiyorum” dedi.
12 Eylül’ün bitmediğini söyleyen Fatma Kırbayır, Erdoğan’a ve AKP Hükümetine seslendi: “Cemil Kırbayır ve Cemil Kırbayırlar nerede?”
Tam 21 yıl, 398 haftadır Galatasaray’da oturduklarını hatırlatan Mikail Kırbayır, Kürdistan’da süren savaşı ve darbe girişiminin ardından yaşananları hatırlattı, “12 Eylül zihniyeti 36 yıldır sürüyor” dedi.
Berfo Ana’nın Erdoğan’la görüşmesinin ardından Meclis’te komisyon kurulduğunu ve hazırlanan raporda “Cemil Kırbayır gözaltında öldürüldü” diye yazıldığını hatırlatan Mikail Kırbayır, 5 yıl geçmesine rağmen hala adaletin sağlanmadığını ifade etti. Kırbayır, “Bunu ‘ben devletim öldürürüm’ diye okuyorum. Neyine güvenecek bu halk senin? Adaletine kim güvenecek?” şeklinde konuştu.
Berfo Ana’nın oğlu Cemil’in kemiklerine kavuşması için ömrünün yetmediğini söyleyen Mikail Kırbayır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öyle görünüyor ki benim de buna ömrüm yetmeyecek. Sizden, sevenlerimden isteğim mezarıma, ‘ser verip sır vermeyen Cemil, sen ki onurlu duruşunda, son nefesinde kan tükürmüştün celladının yüzüne. Düğünüm, bayramım olacaktı toprağıma sürseydin yüzünü. Eyvah ay eyvah… Devlet senden alacağım var’ yazın.”
Haftanın açıklamasını 12 Eylül döneminin kayıplarından Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren okudu. 12 Eylül darbecilerinin, darbe sürecinde yaşanan insan hakları ihlallerinin ve işlenen suçların failleri olarak yargılanması gerektiğini söyleyen Eren, “Darbecilerin ve onların hukuk dışı, demokrasi ve insanlık düşmanı emirlerini uygulayanların üzerindeki cezasızlık zırhları kaldırılmalıdır. Darbe sürecinde yaşananlar açığa çıkartılmalı ve lanetlenmelidir. Darbe ile hesaplaşan ülkelerde olduğu gibi bu topraklarda da devleti yönetenler ‘Darbe devlet terörüdür, bir daha asla!’ demelidir” dedi, aksi halde bu topraklarda darbeci geleneğin yaşamaya devam edeceğini vurguladı.
36 yıldır, darbeler ve darbe tehditlerinden kurtulmanın yolunun toplumsal sorunlara demokratik yöntemlerle çözüm üretecek devlet yapılanmasının, insan haklarına dayanan hukuk devleti yapılanmasının inşa edilmesinden geçtiğini dile getirdiklerini hatırlatan Eren, iktidarlarını sürdürmek için, “güvenlik” ve “terör” bahanesiyle hukuksuzluğu ve şiddeti derinleştiren iktidarların darbelere davetiye çıkardığını vurguladı.
Cemil Kırbayır dosyasının bu topraklarda darbecilerin, devletin gücüyle insanlığa karşı suç isleyenlerin korunduğunun, hukukun ve adaletin yok hükmünde olduğunun da belgesi olduğunu söyleyen Eren, “105 yıllık ömrü oğlunu bulmaya yetmeyen Berfo Kırbayır’ın hakikate, adalete ve Cemil’e ulaşma mücadelesi, insan hakları, demokrasi ve barış mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Berfo annenin bıraktığı yerden Cemil Kırbayır’ı aramaya, faillerinden hesap sormaya devam edeceğiz” dedi.
12 Eylül askeri darbesinin ertesi günü, 13 Eylül’de askerler ailesinin evini basarak Cemil Kırgbayır’ı gözaltına aldı. Önce Göle’ye, oradan da Kars Askeri Gözetimevi’ne götürülen Kırbayır, işkencehaneye dönüştürülen okulu Eğitim Enstitüsü’nde işkence ile sorgulandı. Onu işkencede koma halinde gören çok sayıda tanık vardı ama ailesine “Firar etti, onu bir daha bize sormayın” denildi ve Kırbayır’dan bir daha haber alınamadı.
Kırbayır ailesi ve İHD’nin ısrarlı takibi ile 2011 yılında hazırlanan Meclis İnsan Hakları Komisyonu raporunda; Cemil Kırbayır’ın gözaltında öldürüldüğü ve bedenin bilinmeyen bir şekilde yok edildiği kararına varıldı. Raporda kaybetme suçuna karışan asker, polis ve MİT mensuplarının açık kimlikleri yer aldı. Komisyon tüm belge, bilgi ve beyanları göndererek Kars Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Ancak, Kars Cumhuriyet Başsavcılığı aradan geçen 5 yıla rağmen sorumlular hakkında dava açmadı.
Dosya, Anayasa Mahkemesi’ne ve İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındı. İnsan Hakları Mahkemesi Kırbayır dosyasında kabul edilebilir kararı verdi.