
Makalede şu ifadeler kullanıldı: “Birçok
yabancı uzman, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek üzere
planlanan darbe girişiminde, farklı çevrelerden gelen subayların yer aldığını
düşünüyor. Ama hükümet özellikle cemaati suçluyor ve birçok Türk de hem fikir.
Erdoğan’ın cemaate yönelik başlattığı temizlikte şu ana kadar 100 binden fazla
kişi süpürüldü. 50 bin kamu çalışanı, askerler, gazeteciler, pilotlar ve iş
adamları… Hepsi hedefte.”
‘CADI AVI BİR BAŞLADI MI, DURDURMAK ZOR’
Türkiye’de yaşanan tasfiye ve
gözaltıları 1950’lerin başında ABD’de Senatör Joseph McCarthy’nin yönettiği ve
komünistleri hedef alan cadı avı sürecine benzeten dergi, Türkiye’de yaşananın
‘çok daha büyük olduğu’ yorumunu yaptı. Economist şöyle devam etti:
“Son kurbanlar arasında, Gülenci bir
gazetede yazısı yayımlanan bir pop şarkıcısı [Atilla Taş] da var. Bir balet de
[İzmir Devlet Opera ve Balesi Başbaleti Yücel Emre Kaynarsu] evini Gülenci
bankalar üzerinden sattığı iddiasıyla görevden alındı ki balet bunu reddediyor.
“Binlerce okul, şirket ve dernek kapatıldı. Bir bakan Gülencilerin 4 milyar
dolarlık mal varlığına el konulduğunu açıkladı. Bu sırada, temizlik Türkiye’nin
Kürt azınlığına da sıçradı. Hükümet 14 bin öğretmeni PKK ile bağlantılı olduğu
iddiasıyla görevden alıyor. Cadı avı bir başladı mı, durdurmak çok zor.”
‘NEREDEYSE TAMAMI ERKEK’
Gülen hareketinin yıllar içinde nasıl bu
kadar büyüdüğünün de anlatıldığı makalede, “Cemaatin yükselişinin kökeninde
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün getirdiği laik
sistemle İslam arasında uzun süredir devam eden mücadele var… 70’lerde yoksul
öğrenciler, Gülen’in tasavvuf ve Türk milliyetçiliği ile harmanladığı
vaazlarına akın ediyordu. Zengin takipçileri vakıf ve dernekler, gazete ve okul
ağları kurdu ve buralardan çıkan -neredeyse tamamı erkek- mezunlar Türkiye’deki
iş çevrelerine ve devlete girerek Kemalizm’in İslamcılık karşıtı doktrinini test
etmeye başladı” denildi.
‘GÜLEN’E REHABİLİTASYON YOLUNU AKP AÇTI’
Gülen’in bir video kaydında
takipçilerini devletin kontrolünü ele geçirmeye çağırdığı ve “Sistemin
atardamarlarında, kimseye varlığınızı fark ettirmeden ilerlemelisiniz. Tüm
devlet gücünü elinizde toplayana kadar da beklemelisiniz” dediği hatırlatılan
makalede, AKPnin 2002 seçimlerini kazanmasıyla, Gülen için ‘rehabilitasyon
yolunun açıldığı‘ savunuldu:
“2006’da mahkeme Gülen’i beraat ettirdi.
Gülen, dinler arası diyalog ve bilimin önemi hakkındaki vaazlarıyla, aydın
İslam’ın sözcüsü haline geldi. Cemaatle bağlantılı öğretmen ve gönüllüler
dünyanın dört bir yanına dağılarak, Türk diplomatlara yolu açtı.” Makalede
2009’da Türkiye’nin Afrika’da 12 büyükelçiliği olduğu, şu an ise bu sayının 39
olduğu bilgisi verilirken, “AKP yönetiminde Gülen taraftarları hükümette
binlerce iş kaptı. Bunlar eski tutucu laiklerin yerini aldı ve Türklerin şu an
paralel devlet adını verdiği yapıyı oluşturdu” denildi.
‘ERGENEKON, KCK, FENERBAHÇE…’
Ergenekon, KCK ve Fenerbahçe’ye yönelik
davaları hatırlatan dergi, o dönemde Gülenci gazetelerin bu tutuklamalara alkış
tuttuğunu, 2012’de tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ise o
dönemde Erdoğan’ı cemaat konusunda uyardığını söylediğini hatırlattı: “Erdoğan
ancak 2012’de, bürokratları MİT müsteşarını gözaltına almak isteyerek ona karşı
geldiğinde cemaate saldırmaya başladı. Erdoğan bir yıl sonra Gülencileri AKP’li
bakanları hedef alan bir yolsuzluk skandalı düzenlemekle suçladı.”
‘HÜKÜMET TARİHİ YENİDEN YAZIYOR’
Makalede, 15 Temmuz darbe girişiminin
ardından ‘hükümetin hatalarını Gülencilerin üzerine atarak tarihi yeniden
yazdığı‘ yorumu da yapıldı: “Hükümet, PKK ile barış sürecinin çökmesi ve IŞİD’e
karşı mücadelede geç kalınmasından Gülencileri sorumlu tutuyor. OHAL’deki
ülkede Erdoğan’ın baskısını kontrol edebilecek hiçbir şey bulunmuyor.”
‘Paranoyanın ülke sınırlarını aştığını’
yazan Economist, Hollanda’da Gülen okullarına giden çocukların tehdit
edildiğini, Bulgaristan’ın bir kişiyi Gülen’le bağlantılı olduğu gerekçesiyle
Türkiye’ye iade ettiğini hatırlattı. Makalede, “Anadolu Ajansı, seri üretim
halinde ülke ülke, şirket şirket, isim isim Gülen’le bağlantılı olduğu iddia
edilen herkesin kara listelerini yayınlıyor. Son olarak bir Türk savcı [İzmir
Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcısı Zafer
Dur] Fethullah Gülen’in 90’larda Vatikan’da görüştüğü Papa 2. Jean Paul
tarafından gizli kardinal olarak atandığını iddia etti.”
‘LAİKLER DESTEK VERDİ AMA ENDİŞELİLER’
Makalenin son bölümündeyse ‘laik
Türkler’in Gülen’i sevmediği, hatta 2000’lerde yaptıkları tasfiyelerde Gülen’i
hedef aldıkları’ belirtildi; laiklerin hükümetin cemaatle mücadelesinde en açık
desteği İstanbul Yenikapı’da 7 Ağustos’ta yapılan mitingde verdiği yorumu yapıldı.
Makalenin sonundaysa, şu ifadeler
kullanıldı: “Ama Gülen’le gerçek bir bağlantısı bulunmayan birçok insanın
tasfiye edilmesi, AKP’nin diğer karşıtlarında, hatta bazı AKP’lilerde bile
sıranın kendilerine de gelebileceği korkusu yarattı. CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu ‘Yenikapı ruhu olarak anladığımız şey bu değildi’ dedi. Bu yanlış
anlama Türkiye’ye çok pahalıya patlayabilir.” (Kaynak: BBC Türkçe)