1 Eylül 2016 Perşembe

Gölge “İçişleri Bakanı” Mehmet Ağar mı

Efkan Ala’nın yerine İçişleri Bakanlığı’na getirilen DYP kökenli Süleyman Soylu’nun AKP içinde yükselişi eski kontrgerilla şefi Ağar’n AKP ile yakınlaşması ile paralel ilerliyor. Soylu’nun Çalışma Bakanlığı döneminde “Devlet tecrübesi var, önemsiyorum” diyerek sık sık görüştüklerini ifade ettiği Mehmet Ağar’ın “Demokrasi Nöbeti”nde kelimenin gerçek anlamı ile sahneye çıktığı bir süreçte yaşanan bu gelişmenin Erdoğan’ın yeni ittifak ağının siyasi izdüşümü olması mümkün.
mehmet-agar-suleyman-soylu

Efkan Ala’dan boşalan İçişleri Bakanı koltuğuna oturtulan Süleyman Soylu’nun önlenemez yükselişi sürüyor. Efkan Ala gibi etkili bir ismin yerine getirilen DYP kökenli Soylu’nun eski kontrgerilla şefi, İçişleri Bakanı ve DYP-DP Genel Başkanı Mehmet Ağar ile ilişkisi ise dikkat çekiyor. Bu seçimin, Erdoğan’ın Cemaat’in iktidar koalisyonundan tasfiyesi ile birlikte kalıcı adımları atılan,  7 Haziran seçimleri sürecinde hızlanan ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası TSK, emniyet ve bürokraside işlevlendirilen isimlere dair tercihlerde iyice görünürlük kazanan yeni ittifak düzeneğinin bir sonucu olduğu akla yakın.

Mehmet Ağar- AKP yakınlaşması ile Soylu’nun AKP içinde ilerleme sürecinin  paralelliği de bu durumu destekleyen veri sunuyor. Mehmet Ağar henüz 2012 yılında Aydın Yenipazar Cezaevi’nden yaptığı açıklamalarda AKP’yi desteklemeye başlamış, Kürt sorununda AKP’nin tek umut olduğuna dair sözleri dikkat çekmişti. Aynı dönem 12 Eylül 2010 referandumu sürecinde “evet” çalışması yaptığı için partisinden ihraç edilen Süleyman Soylu bizzat Erdoğan tarafından AKP’ye çağrıldı.
Bu, iktidar koalisyonu Cemaat- AKP arası gerilimlerin ilk kez su yüzüne çıktığı dönemdi. Şubat 2012’de AKP-Cemaat arasında MİT krizi patladı.
Devlet “gel” dedi, geldi
Susurluk davası kapsamında ”Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” iddiası ile yargılanan Ağar, bu “teşekkülün” işlediği hiç bir cinayetten, işkencelerden dolayı yargılanmadı. Mayıs 2011’de 5 yıl ceza aldı. Yargıtay cezasını 16 Nisan 2012’de onadı, Ağar 23 Nisan 2012’de 2 yıllık cezasını çekmek üzere teslim oldu. “Misafir” muamelesi gördüğü cezaevi süreci AKP’nin Meclis’te kabul ettiği 3. Yargı Paketi’nin ardından bitti. 1 yıl 4 gün sonra 2013 Nisan ayında tahliye oldu.
Ağar, Yargıtay’ın kendisi hakkındaki kararı onaylamasının ardından sarf ettiği, “Söyleyeceğim şudur; sevenlerimizi mahcup edecek hiçbir davranışın içinde hiçbir zaman olmadık. Başta da söylediğim gibi hizmet kusuru addedilebilir. Fakat suç addedilemez. Bütün bunlara rağmen, devletten gelmişiz. Her türlü karara karşı her vatandaşın ne yapması icap ediyorsa biz de onu yapacağız. Bu kadar basit” derken tahliye olduktan sonra ise “Dediğim gibi başlangıçta girerken, bunu bir devlet görevi olarak gördüm, tamamladım. Devlet ‘gel’ dedi geldik, ‘git’ dedi gittik” ifadelerini kullanmıştı.
17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra emniyetteki Cemaat kadrolarına yönelik operasyonlarda Erdoğan’ın Mehmet Ağar’ın referansı ile hareket ettiği ve yeni atanan kadroları Ağar’ın tavsiyeleri ile belirlediği iddia edilmişti.
Ağar Bakanlık’ta
Ağar, Türkiye 2015 7 Haziran seçimlerine hazırlanırken Şubat 2015’te Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan ile Rixsos otelde buluştu. Buluşma vekil pazarlığı olarak yorumlandı. 1 Kasım 2015 seçimleri öncesinde de AKP’ye destek açıkladı. AKP’nin “çok iyi hizmet ettiği”ni söylüyor ve “Tayyip Bey”in liderliğini övüyordu. 2015 seçimleri aynı zamanda Süleyman Soylu’nun bakan koltuğuna oturduğu seçimdi.
15 Ocak 2016’da Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür o dönem Çalışma ve Güvenlik Bakanlığı’na getirilmiş olan Süleyman Soylu’yu ziyarete gittiğinde Mehmet Ağar’ın orada bulunduğunu yazmış ve Soylu’nun kendisine “Mehmet Ağar beyle bu ilk görüşmemiz değil. Son iki yılda zaman zaman konuştuk. Devlet tecrübesi olan bir siyasetçiyi dinlemeyi her zaman önemsedim. Bu sohbetimizde de ağırlıkla Türkiye’nin yakın çevresinde olup bitenleri konuştuk. Hoş ve yararlı bir sohbetti” dediğini ifade etmişti.
“Demokrasi Nöbeti”nde sahnede
Mehmet Ağar 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu defa kelimenin gerçek anlamı ile sahnedeydi. Erdoğan’ın evinin bulunduğu Kısıklı’da “Demokrasi Nöbeti” adı altında yapılan gösteride sahneye çıkan Ağar darbe hakkında “…Milletin lideri olarak Cumhurbaşkanımızın gerçekten anayasada geçen şekli ve ruhuyla Başkomutanlığı en iyi şekilde temsili, akamete uğratmıştır. Cumhurbaşkanımızın verdiği bir talimatla bir yandan milletimiz bir yandan emniyet kuvvetimiz, bir yanda darbeci hainlere ayak uydurmayan ve asker üniformasını şerefle taşıyan askerimiz, her yerde canla başla çalışan kamu yöneticilerimiz devreye girdiler ve sabah mübarek ezan sesleri içerisinde bu girişim akamete uğradı” ifadelerini kullanmıştı.
Süleyman Soylu ise 15 Temmuz darbe girişimi sırasında TRT’nin darbe girişimine katılan askerlerden alınması sırasında orada olarak, kabine içinden o geceyi sokakta geçiren tek isim olarak öne çıkmıştı.
Ağar, Yenikapı’da düzenlenen “mutabakat” mitinginde ardından Elazığ’da PKK’nin bombalı saldırısının ardından gerçekleştirilen yürüyüşte boy gösterdi. Ağar hakkında “fiili cumhurbaşkanı danışmanı” olduğu iddiası ortaya atıldı.
Soylu nereden nereye?
DYP’nin ANAP’la birleşme tartışmaları esnasında Demokrat Parti adını alarak  girdiği 22 Temmuz 2007 seçimlerinden ağır bir yenilgi alıp (Yüzde 5.4), barajın altında kaldıktan sonra sonra 2008 yılında Mehmet Ağar’ın veda ettiği Demokrat Parti 4. Olağanüstü Kongresi’nde, eski lider Tansu Çiller’in desteklediği  aday olarak lanse edilen Süleyman Soylu, 3. turda genel başkan seçilmişti. Soylu, 16 adayla başlayan kongrede; diğer adaylar çekilince Ağar’ın desteklediği aday olduğu iddia edilen Çağrı Erhan’la karşı karşıya kalmıştı.
2009 yerel seçimleri öncesinde, hedefinin 2007 Genel Seçimleri’nde elde edilen yüzde 5,4’lük oy oranının üstüne çıkmak olduğunu söyleyen Soylu “Yüzde 5,4’ün altında kalırsak çekilirim” demiş, Yerel seçimlerde il genel meclisi oylamasında partisi yüzde 4 oy alınca Süleyman Soylu, seçimin ertesi günü yaptığı açıklamada “Ben bildiğiniz siyasetçilerden değilim” diyerek istifa edeceğini ve kongrede aday olmayacağını açıklamıştı.
Soylu, “parti tabanının ısrarlarına dayanamadım” diyerek 12 Mayıs’ta bu kararını değiştirdiğini ve tekrar aday olacağını açıkladı. 16 Mayıs 2009’da kendi talebi ile gerçekleşen 5. Olağanüstü Büyük Kongre’de 3. tur oylaması öncesinde adaylıktan çekildiğini açıkladı.
Bu süreçten sonra, ülke çapındaki değişik üniversiteler ve çeşitli  STK’ler aracılığı ile Türkiye’nin birçok bölgesinde konferans ve paneller vermeye başladı ardından Soylu’yu AKP’nin gündeme getirdiği 12 Eylül Referandumu için sunulan anayasa değişikliği paketinin  ”Demokrasi Buluşmaları” adını verdiği bir dizi seminerle propagandasını yaparken, “evet” çalışmasını sürdürürken gördük. Bu faaliyetinin ardından Hüsamettin Cindoruk’un genel başkan olduğu DP’den 2010 yılında ihraç edildi.
AKP dönemi
Erdoğan tarafından “aktif siyasete” yeniden davet edilen Süleyman Soylu 5 Eylül 2012 tarihinde gerçekleşen AKP  Genel Merkezi’nde genişletilmiş grup toplantısında düzenlenen törenle resmi olarak AKP’ye katıldı. Yükselişi çabuk oldu.  30 Eylül 2012’de AKP  MKYK’sına seçildi, devamında AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. 7 Haziran 2015 Türkiye Genel Seçimlerinde AKP’den Trabzon milletvekili seçildi. 12 Eylül 2015 AKP 5. Olağan Kongresi’nde yeniden MKYK üyeliğine seçildi. 13 Eylül 2015’te de Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini Mustafa Ataş’a devretti. Türkiye’nin 1 Kasım’da seçime gitmesinden dolayı Süleyman Soylu yine Trabzon’dan 1. sıra adayı oldu. Seçimlerden sonra kabinede Çalışma ve Güvenlik Bakanlığı’nı üstlendi