2 Eylül 1969 yılında yaşamı gözlerini
kapayan Ho Şi Minh emperyalizme karşı mücadelenin bir sembolüydü.
Ho Chi Minh . dünya işçi ve emekçi
halkların kurtuluşu ve emperyalizme karşı mücadelenin, önde gelen isimlerinden
biri olarak kabul tarihte yerini aldı
Vietnamlı devrimci önder halkı ile
birlikte yeni sömürge ülkelerin, uluslararası kapitalist güçler tarafından
sömürülmesine ve sömürgeciliğe karşı mücadelenin bir önderi olarak öne çıktı.
Onun adı, ülkesinin sınırlarının çok ötesinde, devrim ve sosyalistlerin
dünyadaki en önemli şahsiyetleri arasında yerini aldı
Vietnam, Amerikan Birleşik Devletlerine
karşı kazandığı zafer ile eldeki güçler bakımından büyük eşitsizlik olmasına
rağmen emperyalizmi yenmenin mümkün olduğunu pratikte gösterdi. Dünyanın her
yerinde, büyük halk güçleri Vietnam devrimi ile dayanışma içinde oldu ve Ho Chi
Minh figürü dünya çapında hak ettiği iyi bir üne ulaştı.
Ho Chi Minh tarafından örgütlenen halk
ordusu, dönemin en güçlü üç emperyalist gücünü bozguna uğrattı: Fransa, Japonya
ve Amerika Birleşik Devletleri. Bunlar, kitle imha araçları karşısında hiçbir
koruması bulunmayan Vietnam halkını katlettiler.
Ho Chi Minh, halkı ezenleri ve istismar
edenleri, hatta kapitalizmi dayatmaya çalışan ve dünyaya hükmeden Amerika
Birleşik Devletleri'ni Vietnamda yendi.
19 Mayıs 1890 yılında, bugünkü
Vietnam’ın kuzeyinde bulunan Annam’da doğdu. 30 yıldan beri Fransız sömürge
yönetimi altında bulunan bu bölgede, çocukluğunun ilk yıllarından itibaren
emperyalizmin ihlallerine ve yasaklarına,ayrımcılığına tanık oldu.
Bir doğa bilimcisinin oğluydu, Saygon’da
okudu. Babasının resmi görevinden alınması ve ailesinin aşağılanmasından sonra
ülkenin ağır sosyal koşulları ve sömürgeci güçlerin baskısı nedeniyle göç
etmeye karar verdi.
1912 yılında, uzun ve karmaşık bir
yolculuktan sonra Londra’ya geldi. Bura da, fotoğraf rötuşçusu ve otel bekçisi
olarak üç yıl boyunca düşük ücretle çalıştı. Bu onun emeğe ve devrimci
düşünceye olan inancını güçlendirdi.
Paris’te, yeni başlayan
anti-sömürgecilik hareketleri ile ilişki kurdu ve Fransız Sosyalist Partisi’ne
katıldı. Tours kongresinde, enternasyonalistlerin çoğunluğu ile birlikte III.
Enternasyonal’e katılmaya karar verdi. Daha sonra Fransız Komünist Partisi
(PCF) adını alacak olan Komünist Enternasyonal'in Fransız seksiyonunun
kuruluşuna katıldı ve bir eylemci olarak ortaya çıkmaya başladı.
L'Humanité’nin editörlüğünü yaptı. Daha
sonra, sömürge ülkelerinin devrimci liderlerine sesleneceği “El Paria”
gazetesini kurdu. Burada, uluslararası işçi hareketinin ve Marksizm'in önemli
kişiliklerini tanıdı. Ve yine bu dönemde, şair yönü dâhil olmak üzere büyük bir
entelektüel üretim ile hayatında çok önemli bir aşama yaptı. Onun makalelerinde
ve yazılarında, sömürgecilik tarafından egemenlik altına alınan halklara
uygulanan baskıya ve emperyalizme karşı mücadeleyi, güçlü bir şekilde üstlenme
görülür.
Versalles konferansında, Hindiçin
kolonisi için eşit haklar tanınması ve baskıya karşı müdahaleleri dikkat çekti.
Paris’ten Moskova’ya taşındı ve ora da 3-Enternasyonalde çalıştı Sonra Çin
Komünist Partisi’yle işbirliği yapmak için Çin’e geçti ve orada, askeri ve
siyasi eğitimini tamamladı.
1927 yılında, bu ülkede, devrimcilere karşı
olan olaylardan sonra Çin’i terk etti ve yeraltına geçerek Burma, Çin ve
Siyam’da (bugünkü Tayland) silahlı ayaklanmalar ve grevler organize etti.
1930 yılında, Vietnam Komünist
Partisi’ni kurdu. Fakat sonra bir kez daha tutuklandı. Egemenlik durumunda
beklenmeyen bir değişiklik oldu ve Fransız egemenliği altında bulunan Hindiçin,
Japonya’nın egemenliğine geçti.
1940 yılında serbest bırakıldı ve
ülkesine geri döndü. Vietnam’ın Bağımsızlığı İçin Birlik Cephesini (Viet Minh)
kurarak Vietnam’dan sürülene kadar Japon işgaline karşı beş yıl mücadele etti.
İngiliz birliklerinin güneye girdikleri
sırada Çinli milliyetçiler, ülkenin kuzeyini işgal etti. Ayrıca Fransızlar da
kendi sömürge alanlarını kurtarmak istediler ve ülkeyi yeniden işgal etmek için
geri döndüler. Bu sırada Kuzeydeki Vietnamlı gerillalar, Çinlilere karşı
koyarak bu bölgeyi özgürleştirdiler.
2 Eylül 1945’te, Vietminh, Demokratik
Vietnam Cumhuriyeti’ni kurarak bağımsızlığını ilan etti. Ama emperyalistlerin
planlarında, bölge için bağımsızlık değil tersine bölgenin emperyalist
kapitalist güçler arasında yeniden pay edilmesi vardı. Fransızlar, 1946
yılında, Haiphng’i bombalayarak binlerce sivili katletti ve halk buna 19
Aralık’ta genel bir ayaklanma ile cevap verdi.
Fransız ordusu yenildi ve Ho Chi Minh
Demokratik Vietnam Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak ilan edildi. Ama
Ngo Dinh Diem’in liderliği altındaki Güney Vietnam, Ho Chi Minh’in seçim zaferi
öncesi, ABD’nin desteği ile seçimlere katılmayı reddetti.
General Eisenhower, Vietnamlıların yüzde
sekseninin Ho Chi Minh’e oy vereceğine inanıyordu ve bu yüzden Birleşik
Devletlerin Dışişleri Bakanlığı, komünizmi frenlemek ve bölgedeki nüfusunu
korumak için güneye askeri destek vermeye karar verdi. Fransa’ya karşı savaş,
ABD’ye karşı savaşa miras kalmıştı.
Ho Chi Minh, hemen harekete geçti ve
Viet Kong ve Ulusal Kurtuluş Cephesini (FNL) kurarak gerillalara destek verdi.
5 milyondan fazla Vietnamlı öldü ve 3
milyon insan, güçlü bir kimyasal silah olan portakal gazının etkilerinden zarar
gördü. Savaş süresince 7 milyon tondan fazla bomba ve 100 bin zehirli kimyasal
madde kullanıldı. İkinci Dünya Savaşı boyunca kullanılan bombalardan daha
fazlaydı.
Ho Chi Minh, 2 Eylül 1969 yılında,
Hanoi’daki mütevazı evinde, 79 yaşında, kalp durması nedeniyle hayatını
kaybetti. Bir yaşamı adadığı, devrim eserinin tamamlanmadığını göremeden öldü.
Vietnamlılar için Amerika Birleşik
Devletlerini yenen Ho Chi Minh’ti. Muzaffer tankların bir pankart taşıdığı
anlatılır: Ho amca, daima bizimle yaşıyor.