1 Eylül 2016 Perşembe

Vietnam Devriminin Önderi Ho Şi Minh' i Ölümünün 47.Yılında Anıyoruz..!


2 Eylül 1969 yılında yaşamı gözlerini kapayan Ho Şi Minh emperyalizme karşı mücadelenin bir sembolüydü.
Ho Chi Minh . dünya işçi ve emekçi halkların kurtuluşu ve emperyalizme karşı mücadelenin, önde gelen isimlerinden biri olarak kabul tarihte yerini aldı
Vietnamlı devrimci önder halkı ile birlikte yeni sömürge ülkelerin, uluslararası kapitalist güçler tarafından sömürülmesine ve sömürgeciliğe karşı mücadelenin bir önderi olarak öne çıktı. Onun adı, ülkesinin sınırlarının çok ötesinde, devrim ve sosyalistlerin dünyadaki en önemli şahsiyetleri arasında yerini aldı
Vietnam, Amerikan Birleşik Devletlerine karşı kazandığı zafer ile eldeki güçler bakımından büyük eşitsizlik olmasına rağmen emperyalizmi yenmenin mümkün olduğunu pratikte gösterdi. Dünyanın her yerinde, büyük halk güçleri Vietnam devrimi ile dayanışma içinde oldu ve Ho Chi Minh figürü dünya çapında hak ettiği iyi bir üne ulaştı.
Ho Chi Minh tarafından örgütlenen halk ordusu, dönemin en güçlü üç emperyalist gücünü bozguna uğrattı: Fransa, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri. Bunlar, kitle imha araçları karşısında hiçbir koruması bulunmayan Vietnam halkını katlettiler.
Ho Chi Minh, halkı ezenleri ve istismar edenleri, hatta kapitalizmi dayatmaya çalışan ve dünyaya hükmeden Amerika Birleşik Devletleri'ni Vietnamda yendi.
19 Mayıs 1890 yılında, bugünkü Vietnam’ın kuzeyinde bulunan Annam’da doğdu. 30 yıldan beri Fransız sömürge yönetimi altında bulunan bu bölgede, çocukluğunun ilk yıllarından itibaren emperyalizmin ihlallerine ve yasaklarına,ayrımcılığına tanık oldu.
Bir doğa bilimcisinin oğluydu, Saygon’da okudu. Babasının resmi görevinden alınması ve ailesinin aşağılanmasından sonra ülkenin ağır sosyal koşulları ve sömürgeci güçlerin baskısı nedeniyle göç etmeye karar verdi.
1912 yılında, uzun ve karmaşık bir yolculuktan sonra Londra’ya geldi. Bura da, fotoğraf rötuşçusu ve otel bekçisi olarak üç yıl boyunca düşük ücretle çalıştı. Bu onun emeğe ve devrimci düşünceye olan inancını güçlendirdi.
Paris’te, yeni başlayan anti-sömürgecilik hareketleri ile ilişki kurdu ve Fransız Sosyalist Partisi’ne katıldı. Tours kongresinde, enternasyonalistlerin çoğunluğu ile birlikte III. Enternasyonal’e katılmaya karar verdi. Daha sonra Fransız Komünist Partisi (PCF) adını alacak olan Komünist Enternasyonal'in Fransız seksiyonunun kuruluşuna katıldı ve bir eylemci olarak ortaya çıkmaya başladı.
L'Humanité’nin editörlüğünü yaptı. Daha sonra, sömürge ülkelerinin devrimci liderlerine sesleneceği “El Paria” gazetesini kurdu. Burada, uluslararası işçi hareketinin ve Marksizm'in önemli kişiliklerini tanıdı. Ve yine bu dönemde, şair yönü dâhil olmak üzere büyük bir entelektüel üretim ile hayatında çok önemli bir aşama yaptı. Onun makalelerinde ve yazılarında, sömürgecilik tarafından egemenlik altına alınan halklara uygulanan baskıya ve emperyalizme karşı mücadeleyi, güçlü bir şekilde üstlenme görülür.
Versalles konferansında, Hindiçin kolonisi için eşit haklar tanınması ve baskıya karşı müdahaleleri dikkat çekti. Paris’ten Moskova’ya taşındı ve ora da 3-Enternasyonalde çalıştı Sonra Çin Komünist Partisi’yle işbirliği yapmak için Çin’e geçti ve orada, askeri ve siyasi eğitimini tamamladı.
1927 yılında, bu ülkede, devrimcilere karşı olan olaylardan sonra Çin’i terk etti ve yeraltına geçerek Burma, Çin ve Siyam’da (bugünkü Tayland) silahlı ayaklanmalar ve grevler organize etti.
1930 yılında, Vietnam Komünist Partisi’ni kurdu. Fakat sonra bir kez daha tutuklandı. Egemenlik durumunda beklenmeyen bir değişiklik oldu ve Fransız egemenliği altında bulunan Hindiçin, Japonya’nın egemenliğine geçti.
1940 yılında serbest bırakıldı ve ülkesine geri döndü. Vietnam’ın Bağımsızlığı İçin Birlik Cephesini (Viet Minh) kurarak Vietnam’dan sürülene kadar Japon işgaline karşı beş yıl mücadele etti.
İngiliz birliklerinin güneye girdikleri sırada Çinli milliyetçiler, ülkenin kuzeyini işgal etti. Ayrıca Fransızlar da kendi sömürge alanlarını kurtarmak istediler ve ülkeyi yeniden işgal etmek için geri döndüler. Bu sırada Kuzeydeki Vietnamlı gerillalar, Çinlilere karşı koyarak bu bölgeyi özgürleştirdiler.
2 Eylül 1945’te, Vietminh, Demokratik Vietnam Cumhuriyeti’ni kurarak bağımsızlığını ilan etti. Ama emperyalistlerin planlarında, bölge için bağımsızlık değil tersine bölgenin emperyalist kapitalist güçler arasında yeniden pay edilmesi vardı. Fransızlar, 1946 yılında, Haiphng’i bombalayarak binlerce sivili katletti ve halk buna 19 Aralık’ta genel bir ayaklanma ile cevap verdi.
Fransız ordusu yenildi ve Ho Chi Minh Demokratik Vietnam Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak ilan edildi. Ama Ngo Dinh Diem’in liderliği altındaki Güney Vietnam, Ho Chi Minh’in seçim zaferi öncesi, ABD’nin desteği ile seçimlere katılmayı reddetti.
General Eisenhower, Vietnamlıların yüzde sekseninin Ho Chi Minh’e oy vereceğine inanıyordu ve bu yüzden Birleşik Devletlerin Dışişleri Bakanlığı, komünizmi frenlemek ve bölgedeki nüfusunu korumak için güneye askeri destek vermeye karar verdi. Fransa’ya karşı savaş, ABD’ye karşı savaşa miras kalmıştı.
Ho Chi Minh, hemen harekete geçti ve Viet Kong ve Ulusal Kurtuluş Cephesini (FNL) kurarak gerillalara destek verdi.
5 milyondan fazla Vietnamlı öldü ve 3 milyon insan, güçlü bir kimyasal silah olan portakal gazının etkilerinden zarar gördü. Savaş süresince 7 milyon tondan fazla bomba ve 100 bin zehirli kimyasal madde kullanıldı. İkinci Dünya Savaşı boyunca kullanılan bombalardan daha fazlaydı.
Ho Chi Minh, 2 Eylül 1969 yılında, Hanoi’daki mütevazı evinde, 79 yaşında, kalp durması nedeniyle hayatını kaybetti. Bir yaşamı adadığı, devrim eserinin tamamlanmadığını göremeden öldü.
Vietnamlılar için Amerika Birleşik Devletlerini yenen Ho Chi Minh’ti. Muzaffer tankların bir pankart taşıdığı anlatılır: Ho amca, daima bizimle yaşıyor.