Özgür Gündem Gazetesi'nin Yayın Danışma Kurulu üyesi ve Yazar Aslı Erdoğan için tutuklu bulunduğu Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurulu önünde Özgürlük Nöbeti başladı.
Nöbete Barış Bloku, Barış İçin Kadın Girişimi, Barış için Akademisyenler, Barış İçin Sağlıkçılar, Barış için Herkes, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türkiye İnsan Hakları Derneği, yazarlar ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu destek verdi. Cezaevi önünde "Bizler hâlâ varız buradayız yazıyoruz" pankartı açarak "Aslı Erdoğan yanlız değildir", "Özgür düşünce susturulamaz" dövizleri taşıdı. Nöbet 16.00-18.00 saatleri arasında devam edecek.
'BIZLER HERZAMAN BARIŞIN YANINDAYIZ'
Aslı Erdoğan çıkana kadar nöbet tutacaklarını söyleyen yazar Murathan Mungan, "Bizler kaleminden başka hiçbirşeyi olmayan yurttaşlarız. Biz her zaman barışın yanında olduk. Hükümetin barış politikası yüzünden Aslı Erdoğan bugün hala tutuklu. Pınar Selek’ten bombacı yaratmadılar, Aslı Erdoğan’dan da terörist, örgüt üyesi yaratamayacaklar. Bu kötü senaristlerin oyunlarını geçmişte de çok gördük. Geçmişte de yenilmedik, şimdi de yenilecek, vazgeçecek değiliz. Bu dayanışmayı sonuna dek sağlamlaştıracak şekilde bir araya gelmeye çalışalım" dedi.
'BU HÜKÜMETTE GÖRE YAZMAK SUÇ'
Cezaevleri aydınların nöbet yeri olmaması gerektiğini vurgulayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, "Cezaevlerinin önü aydınların yazarların aktivistlerin nöbet mekanı haline gelmesi demokrasi bakımından önemli gösterge. Burası son bir yıldır bizlerin nöbet tuttuğu alana dönüştü. Aydınların, yazarların yeri cezaevi değil. Aslı Erdoğan'in tek suçu düşünmek ve yazmaktır. Başka suçu yoktur. Bu hükümete yazmak tutuklanmak için gerekçe haline gelmiştir. Umuyorum çok fazla içeride zaman geçirmez tekrar aramızda olur" diye konuştu.
'DEVLET GELENEĞİ HALA SÜRÜYOR'
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ise, "Bugün Aslı Erdoğan'a yapılanlar Pınar Selek'e, Şebnem Korur Fincancı’ya, Ahmet Nesin’e yapılanlarla aynıdır. Bu yanlıştır. Bu ülke çok saygı duymamız, değer vermemiz gereken insanlara değer veren bir ülke değil, iktidarlar böyle değil. Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu, Ali Nesin sembol insanlar. Gerçekten yapılmak istenen onların nezdinden gözdağı vermek, hepimize ‘Muhalif olmayın, özellikle Kürtlerin yanında durmayın, barıştan yana olmayın, düşüncelerinizi kendinize saklayın’ demek isteniyor. Devlet geleneği, devlet aklını sürüyorsa biz de 80’lerde İHD’yi kurarken, cezaevleri kapılarında olduğu gibi direniş aklımız sürecek" dedi.
'YAZMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Nöbet halinde olduklarını söyleyen Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Uğur Güç sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda 72 gazeteci cezaevinde. Özgür Gündem’e yapılan baskınla 22 arkadaşımızı gözaltına almışlardı, ikisi hala savcılıkta ifade veriyor. Umarız onlar da serbest kalır. Aslı Erdoğan için buradayız. Bir buçuk ay önce Şebnem Korur Fincancı, Ali Nesin, Erol Önderoğlu için buradaydık. Devir teslim şeklinde geçen bir nöbet halindeyiz. Direnmeye devam ediyoruz. Gerçekleri haberleştirmeye Özgür Gündem’le de Aslı Erdoğan’la da dayanışmaya devam edeceğiz. Yazmaya devam edeceğiz."
'BU NÖBETLER BARIŞ VE DEMOKRASİNIN TOHUMLARI OLACAK'
Barış İçin Akademisyenler'den Kıvanç Ersoy ise, "Aslı Erdoğan Silivri hapishanesine benim icin nöbete geldi. Silivri’de tutukluyken, avukat dışarda nöbet olduğunu söyledi. Pek çok değerli ismin mesajlarının yanında Aslı Erdoğan’ın da mesajı vardı. O gün o bizim için nöbete gelmişti ben bugün onun için nöbete geldim. Egemenler artık şunu öğrenmeli, ezilenleri ve onlardan yana olanları tutuklayarak bu mücadelelerinden vazgeçiremezler. Onlar tutuklamaktan bıkmayacaklar, biz de nöbet tutmaktan bıkmayacağız. Bu nöbetler belki de barış, demokrasi mücadelesinin tohumları olarak bu yılın anıları arasında yer alacak" dedi.
'DAHA GÜÇLÜ MÜCADELE EDECEĞİZ'
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ise sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye’de gazetecilere, hak savunucularına, akademiye dönük baskılar çok fazla. Çok yaygın şekilde devam ediyor. Daha da genişleyecek. Yeni Akit’in bugünkü haberine rastlamışsınızdır. Basın özgürlüğü ödülleri alanları hedef gösteren, ödülleri vermiş olmaktan dolayı TGC’nin kapatılmasını isteyen gazete yetkilisi Ali Karahasanoğlu’nun yazısını okursanız Türkiye’de tüm sivil toplumun, medyanın tasfiye içinde olduğunu göreceksiniz. Mücadeleye etik ve hatır ilişkileri içinde güç vermek gerekiyor. Cezaevi önüne ben, Şebnem Korur Fincacı ve Ali Nesin için gelenler bugün Bakırköy Cezaevi önünde olmalılar. Bu mücadelemiz de kayıp vermeden devam etmeli daha güçlü olmalı. Türkiye sivil toplum hareketi AKP döneminde kurulmuş hareket değil, ondan önce de darbelere karşı bedeller ödemiş harekettir. En azından bu hareketin hatırına bundan sonraki mücadeleyi birlikte sürdürmekte fayda var. Aslı Erdoğan’a sevgi selamlarını gönderiyorum, direnç içinde kalsın, umarım ki en kısa zamanda aramıza katılacaktır."
'BUNA ALIŞMAYACAĞIZ'
Yazar Seray Şahiner ise, "Arkasında duracak sözü olan insanların hedef gösterilmesi gelenekselleşmiş ama buna alışmayı reddediyoruz. Söz söylediği için insanların yargılanmasını yargılıyoruz" dedi.
'ASLI'NIN ÖZGÜRLÜĞÜ GASP ALTINDA'
Sema Kaygusuz ise, "Aslı zaten içine dokunan ve vicdanını rahatsız eden her şeyi yazdı, yazmaya da devam edecek. Zaten çok özgür biri ve onun özgürlüğünu şu an bir gasp altında. Devlet bizimle bu şekilde konuşuyor, arkadaşlarımızı tahakküm altına alarak, hapishaneye atarak bizimle iletişime geçiyor ama biz bu konuşma biçimini, bu dili kabul etmiyoruz. Her zaman kendi dilimizi kurmaya devam edeceğiz” dedi.
'ASLI ERDOĞAN BİR TANIK'
Aslı Erdoğanın duyarlı bir yurttaş olduğunu belirten Vivet Kanetti şunları söyledi, "Aslı bir tanıktı. Bu gün tanıklık eden herkes aslında bir çeşit tehlikede. Kürt halkının acılarına tanıklık etmek kolay bir şey değil bu günlerde. Bunu yaptığı için içeride olan avukatlar, gazeteciler var. Onlardan biri de değerli arkadaşımız Aslı. Aslı Erdoğan bir edebiyatçı olarak değil sadece bir yurttaş, çok duyarlı bir insan olarak, bir gazeteci gibi tanıklıkları yaptı."
'DÜNYA BU AYIBI TAKİP EDİYOR'
Gönül Kıvılcım da, "Barış için buradayız. Aslı Erdoğan barış köprüsüyüm demişti biz de o köprüyü sağlamlaştırmak için buradayız. Edebiyat sınır tanımaz, suçlu değildir, içeri tıkılamaz. Dünya bu ayıbı takip ediyor, umarım farkındadırlar" dedi.
'BARIŞI MUTLAKA SAĞLAYACAĞIZ'
Barış Bloku Eş Sözcüsü Bahadır Altan ise, "Yan kesiciler cambaza baktırılarak insanların cüzdanlarını çalarmış. Devlet FETÖ cambazına baktırarak özgürlüklerimizi çalıyor. Her tutukladıkları insana vurdukları kelepçe bizlerin ellerini daha çok birbirine yaklaştıracak. Her ne pahasına olursa olsun halkların barış içinde eşit adaletli düzenini ortak yaşamını, barışı mutlaka sağlayacağız. Tutuklamalar, bizlerin ellerini daha fazla kenetlemekten başka işe yaramayacak" dedi.
'BARIŞ KÖPRÜLERİNİ OLUŞTURMAK SUÇ DEĞİL'
Barış İçin Kadın Girişimi'nden Feride Eralp da, "Barış köprüleri oluşturmak suç değildir. Hakiki, adil bir barış en çok da savaşın hakikatlerini dinlemekten geçer. Cizre’yi dinlemekten geçer. Aslı Erdoğan bunu yaptığı için cezaevinde" dedi.
ASLI ERDOĞAN'IN MESAJI
Nöbetin sonunda Aslı Erdoğan mektubu okundu. Erdoğan'ın nöbette okunan mesajında şu ifadeleri kullandı:
"Hayatım boyunca hep mağdurun yanında durdum. Mağdurun kim olduğunu ise sadece yüreğimle bildim. En az yirmi yıllık tutarlı bir şiddet karşıtlığının, bana uygulanan bu şiddetle karşılık bulması aslında beni hiç şaşırtmadı. Barışmak savaşmaktan çok daha zordur ve savaşın şiddetlendiği dönemlerde ilk suçlananlar barış savunucularıdır. Benimle dayanışan herkese, çok teşekkür ederim. Kendimi ilk kez yalnız hissetmiyorum. Sevgiyle."