Halkların Demokratik Partisi (HDP),
KCK’nin 21 Ağustos’ta yaptığı açıklamadaki “bir koşul ve dayatmadan uzak” olma
yaklaşımının dikkate alınarak bir an önce müzakere masasının yeniden
kurulmasını talep etti.
HDP açıklamasında Meclis'teki partilere
çağrı yaparak KCK’nin açıklamasının önemli bir fırsat olduğunu hatırlattı.
Açıklamada “Bu fırsatı, şiddetsiz bir
ortama geçiş imkanlarını değerlendirmek için hep birlikte adım atalım. Bizler
bu konuda üzerimize düşenleri yapma konusunda kararlı ve inançlıyız. Üzerimize
düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmekten geri durmayacağımızın
bilinmesini isteriz” denildi.
HDP Merkez Yürütme Kurulu tarafından
“Silahlar sussun, fikirler konuşsun...” başlığıyla yayınlanan yazılı açıklama
şöyle:
'TÜRKİYE ZORLU BİR DÖNEMDEN GEÇİYOR'
“Türkiye 1 yılı aşkın bir süredir son
derece zorlu bir dönemden geçiyor. HDP olarak çatışmaların ve ölümlerin yeniden
başladığı ve yaşandığı her anda ‘silahların susması ve fikirlerin konuşması’
gerektiğini vurguladık. Demokratik siyasetin güçlü bir şekilde işlemesinin
çıkış yolu olduğunu ifade ettik. Her fırsatta ‘konuşarak çözemeyeceğimiz
herhangi bir sorunumuz yoktur ve olmamalıdır’ dedik. Her anda müzakere ve çözüm
sürecine geri dönülmesi, yıkılan masaların yeniden kurulması ve Meclis iradesi
altında adımlar atılması gerektiğine güçlü bir şekilde işaret ettik.
“Ancak ne yazık ki, sözümüz,
önerilerimiz ve politikalarımız hem tüm medya araçlarında hem de demokratik
siyaset alanında duyulmak istenmedi, dinlenmedi. Bu bir yıl içinde çatışma,
saldırı, canlı bomba vb. yollarla yaşamını yitirmiş genç, yaşlı, çocuk, kadın
yurttaş sayısı inanılmaz boyutlara ulaştı.
'BU GİDİŞE HEP BİRLİKTE ‘DUR’ DEMELİYİZ'
“Kanlı bir darbe girişiminin atlatılmış
ve tüm ülkede OHAL ilan edilecek duruma gelinmiş olması da, ‘ya biz ya kaos’
politikalarının çıkış yolu olmadığının herkes tarafından anlaşılmasını sağlamış
olmalıdır. Bu kanlı, kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı gidiş sona ermelidir. Bu
gidişe hep birlikte ‘dur’ diyebilme cesaretini, kararlılığını ve fedakarlığını
göstermemiz gerekiyor.
'TÜRKİYE’DE BİR BARIŞ VE ÇÖZÜM
FIRSATININ EŞİĞİNDEYİZ'
“Şimdi bir kez daha bir fırsatla karşı
karşıyayız. Bir kez daha vicdanlı ve demokrat tüm kesimlerin, çözüm, barış,
eşitlik ve adalet isteyenlerin iradesi ile Türkiye’de bir barış ve çözüm
dalgasını yaratma fırsatının eşiğindeyiz.
KCK’NİN DEKLARASYONU
“KCK’nin 21 Ağustos’ta yapmış olduğu
açıklama, yine aynı tarihte G.Antep’te yaşanan insanlık düşmanı bir saldırı ve
şu ana kadar 54 yurttaşımızın hayatını kaybetmiş olması nedeniyle konuşulamadı.
Çok benzer bir durum, yine KCK’nin tek taraflı çatışmasızlık ilan edeceği
günde, 10 Ekim 2015’te Ankara barış mitingine yönelik olan ve 102 yurttaşımızı
kaybettiğimiz saldırı sonrasında da yaşanmıştı.
“Tüm bu acılara yeni acıların,
yitirdiğimiz insanlarımıza yenilerinin eklenmemesi için yapılmış olan bu
açıklamanın değerlendirilmesi gereklidir. Son KCK açıklamasında yer alan,
‘‘Devletin ve AKP Hükümetinin bir çözüm politikası geliştirmesi halinde, Kürt
sorunu bir ay gibi kısa bir sürede çözülür ve Türkiye'ye barış gelir. Özgürlük
Hareketi olarak, tercihimiz demokratik siyasal çözümden yanadır. Bu konuda her
türlü fedakarlığı göstereceğimiz de açıktır’’ tutumunun ciddiyetle ele alınması
önemlidir. Açıklamadaki “bir koşul ve dayatmadan uzak” olma yaklaşımı dikkate
alınmalıdır.
MECLİS'TEKİ PARTİLERE ÇAĞRI
“Bir kez daha Meclis’teki partilere
çağrı yapıyoruz: İnisiyatif almanın ve sorunların çözümü doğrultusunda
davranmanın şimdi tam zamanıdır. Demokratik siyasetin önündeki bütün engelleri
temizlemek; yeni bir demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü toplumsal sözleşmenin,
yani anayasanın yapılmasını sağlamak; özgürlüklerin geliştirilmesi için adımlar
atmak konusunda bir seferberliğe hazır olduğumuzu vurguluyoruz.
ÖCALAN'A TECRİT KALDIRILMALI
“Sayın Öcalan’ın sağlık ve güvenlik
koşullarına yönelik her türlü iyileştirici çabanın bu ülkede barışa hizmet
ettiğini hep birlikte gördük. Bunu bir kez daha görebilmek ve yaşayabilmek için
hükümet bir yerden başlamalı ve Sayın Öcalan üzerindeki 5 Nisan 2015’ten bu
yana sürdürülen ağır tecridin kaldırılmasını sağlamalıdır. Bu tecrit Sayın
Öcalan’ın barış ve çözüm konusunda üzerine düşen rolü oynamasını engellemektedir.
Ailesinin, avukatlarının veya güvenilir bir sivil heyetin kendisiyle görüşmesi
ilk adım olarak sağlanmalıdır.
'HEP BİRLİKTE ADIM ATALIM'
“Toplumda demokrasiden, çatışmasızlıktan
yana tüm vicdan sahibi yurttaşlara; sivil toplum örgütlerine, derneklere, sendikalara,
meslek birliklerine, siyasi yapılara, demokratik kitle örgütlerine, kadın,
gençlik ve çevre örgütlenmelerine; uluslararası alanda bu kurum ve kuruluşların
muadili ve muhatabı olanlara bir kez daha çağrı yapıyoruz: Bu fırsatı,
şiddetsiz bir ortama geçiş imkanlarını değerlendirmek için hep birlikte adım
atalım. Bizler bu konuda üzerimize düşenleri yapma konusunda kararlı ve
inançlıyız. Üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmekten geri
durmayacağımızın bilinmesini isteriz.
“İçeride Kürtlerle ve tüm halk ve inanç
gruplarıyla, farklı kültürlere ve kimliklere sahip olanlarla barış; dışarıda
ise Kürtlerle ve kendi topraklarında demokrasi için mücadele edenlerle barışçı
ittifak bu dönemde Türkiye’yi yeni çatışmalardan ve şiddetten uzak tutacak
adımlardır.
“TEKLİFİMİZ AÇIKTIR, TEKLİFİMİZDE
KARARLIYIZ”
“Teklifimiz açıktır, teklifimizde
kararlıyız. Demokrasi, eşitlik, adalet mücadelesi veren herkesten bu konuda
şimdi kararlı bir inisiyatif ve duruş bekliyoruz. Tarihsel, toplumsal ve
siyasal sorumluluğumuz bunu gerektiriyor.”
metris-hapishanesi--gazeteciler.jpg
Gazetecilik örgütleri Kaya ve Kızılkaya için Metris Hapishanesi önünde
buluştu..!
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)
DİSK/Basın-İş, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ve Haber-Sen, dün tutuklanan
Özgür Gündem gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya ve Yazı İşleri
Müdürü İnan Kızılkaya’nın tutuklanmasını protesto etti.
Metris Hapishanesi önünde yapılan
açıklamayan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, HDP il yöneticileri ile üyeleri
katıldı.
DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren,
Kızılkaya ve Kaya’nın tutuklanmasıyla tutuklu gazetecilerin sayısının 78’e
yükseldiğini hatırlattı, sadece gazetecilerin değil çok sayıda yazar ve aydının
da tutuklu olduğunu söyledi.
Darbe girişiminin ardından “Özgür
basın”ı dilinden düşürmeyen AKP’nin, darbenin ardından hemen basını ve
gazetecileri hedef aldığını vurgulayan Eren, tutuklu gazetecilerin serbest
bırakılmasını istedi.
TGS Genel Başkanı Uğur Güç, Türkiye’nin
gazeteciler hapishanesine döndüğünü söyledi. Editöryal bağımsızlığı, basın
özgürlüğünün hedef alındığını kaydeden Güç, “Halkın haber alma hakkı kutsaldır
dememize rağmen basını hedef alıyorlar” dedi.
“Gün geçmiyor ki bir mezarlıkta, bir
cenazede, bir hapishane önünde olmayalım” diyen HDP İstanbul Milletvekili Hüda
Kaya, “İnsanların ortadan kaybedildiği, açıların gerçek edildiği, gerçeklerin
ise tutsak edildiği bir ülkede yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Demokrasi havarisi kesilen hükümetin
milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdığını, baskıları arttırdığını
söyleyen Kaya, Hürşit Külter’in aylardır kayıp olduğunu belirtti. Kaya, “Faili
meçhulleri yeniden hayatımıza girdi” dedi.
“Darbeyi engelledik” diyenlerin, darbe
vahşetini halka yaşattığını ifade eden Kaya, “Yaşamı özgürleştirene, barışı inşa
edene kadar mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
Tutuklanan Özgür Gündem gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni Zana Kaya’nın ağabeyi Musa Kaya, özgür basın emekçilerinin
yükünün ağır olduğunu belirtti, “Yüklendiğiniz özgür düşünce ve demokrasi
yüküdür” dedi. Kaya, tutuklu gazetecilerin tümünün serbest bırakılmasını
istedi.