İzmir’de tüberküloz ve yüksek tansiyon hastası Rabia Çiçek, fenalaşarak gittiği özel hastanede parası olmadığı için muayene edilmeyerek, ölüme terk edildi.
Rabia Çiçek ağrılarının artması üzerine başvurduğu hastane tarafından ağrılarının psikolojik olduğu söylenerek evine gönderildi. Ancak giderek kötüleşmesi üzerine ailesi tarafından özel bir hastaneye götürüldü. Hastane yönetimi ise muayene ücreti olan 140 TL’nin yatırılmaması halinde hastaya müdahale edemeyeceklerini bildirdi. Yanlarında yeterli parası olmayan aile, para bulunana kadar hastane yönetiminin kendilerini bir odada beklettiklerini ve para gelene kadar yaklaşık bir saat boyunca hastaya müdahale etmediklerini belirtti. Rabia Çelik yatırıldığı sedye üzerinde bağıra bağıra can ver verdi.
Kapitalizmin insan yaşamı dahil her şeyden kar etme hırsı insani ve etik olan kuralların bile çiğnenmesiyle iyice ayyuka çıkıyor. Sağlık gibi en temel yaşam hakkının paraya endekslendiği özel sağlık kuruluşlarında bu durum çok daha vahim boyutlarda. Genellikle yeterli alt yapısı olmayan, katkı payı, muayene ücreti, fak ücretleri gibi birçok kesintinin yapıldığı bu sağlık kuruluşlarında hastalar müşteri olarak nitelendirilerek, parasına göre tedavi hizmeti veriliyor, ya da tedavi edilmeyerek ölüme terk ediliyor.
AKP rejiminin ‘devrim’ olarak nitelendirdiği “Sağlıkta Dönüşüm Programı”,yla sağlıkta yıkımın iyice boyutlandırıldığı ülkemizde, her yerde mantar gibi özel hastaneler peyda olurken, örneğin gelişmekte olan ülkelerin -Türkiye gibi- risk grubunda yeraldığı tüberküloz hastalığına karşı hizmet veren Verem Hastaneleri “performansları iyi olmadığı “ gerekçesiyle Sağlık Bakanlığı tarafından kapatılıyor.
‘Paran kadar sağlık hizmeti’ anlayışı bugün Rabia Çiçek’in ölümüne neden oldu, ancak buna “dur” denilmezse, yıkımın boyutlarının çok daha keskin biçimde kendini göstereceği ve daha birçok ölümün yaşanacağı da bir gerçek.