Azap siyasetinin, ekonomisinin ve gündelik nobranlığının biricik mekanları zindanlar, topyekûn kıskaçta... Son otuz yılı baz alırsak bu son 5 - 6 ay kadar hareketli ve tecritsel hallerin olduğu bir dönem yok gibi. 20 - 25 yıldır içeride olan ve neredeyse on zindan dolaşmış arkadaşlar çok rahat söylüyorlar böyle bir dönem görmediklerini...
Öyle ya, hep ‘batıya’ olan sürgünlerin bile anlamı kalmadı. Artık Tekirdağ’dan Edirne’ye sürgün ediyor. Van’dan Erzurum’a, Amed’den Siirt’e ve Antep’e...
Daha çok cezaevi yapmakla övünen egemen akıl, aklını hepten yitirdi. Çünkü „siyasi tutsaklara“ artık ne edeceğini bilmiyor. En son kısmi düzenleme yapıp kırk bin insanı dışarı bırakırken, siyasilerin açık görüş hakkını da bir aydan iki aya çıkardı. Yakında kapalı görüşleri de kaldırır. Beklemedeyiz...
Yani her şeyin acısını siyasilerden çıkarmaya ant içmişler. Kürtçe güzel bir söz var. Bê minet! diyor. Aynısından...
Şu aralar ne yapmakla meşguller, kısaca değinirsek:
Aşırı yaz sıcaklarında suyu kesiyor, günde sadece birkaç saat su veriyor. Sevk - sürgün listeleri desen çarşaf çarşaf...
Gündelik yaşamı daraltmak, boğmak için akla ziyan ne varsa genelgelerde diz boyu. Misal voleybol topu verilmez. Neden derseniz? Çünkü duvar delinebilirmiş. Ağır su kovasını kaldıran ve belini inciten arkadaş revire çıkarılmaz ve tutanak tutulur. Hatta gardiyan çağırmak için çalınan mazgala sert vuruldu diye tutanak tutulmaya çalışılıyor.
Peki üç kişilik küçük bir odaya kaç kişi sığabilir? Tabii ki üç kişi, zaten oda ona göre yapılmış. Ama mucize bu ya! Şuan yedi kişi kalıyor üç kişilik yerde. Nereye ayak basıyor, yatağı nereye koyuyoruz ne siz sorun ne biz söyleyelim...
Hasta tutsak arkadaşların durumu en zor olanı. Çok özgün durumları olan pek çok arkadaş bulunuyor. Maalesef sürgün listelerinin de başına bunlar koyuluyor. Yetmiyor; gittikleri yerlerde de hoş geldin dayağı. Devletin hasta tutsak politikasını daha iyi anlamak için şuan Menemen R Tipinde tutulan Ergin Aktaş ve Sibel Çapraz yoldaşların durumuna ve onlara reva görülenlere bakılabilir. Gerçekten bazı arkadaşların durumu insanı lal ediyor. Nasıl anlatacağını bilemiyorsun. Ve bunlar oldukları zindanda öncelikli hedefler. Çünkü ilgili idare onları başından atmak istiyor. Tedavi, ilaç, kontrol ile uğraşmak istemiyor.
Amed’de son üç ayda 400’e yakın arkadaş sürgüne gitti. Diğer tüm illerde de benzer durumlar var. Yine Amed’de kampüs cezaevi inşaatı tam gaz devam ediyor. En ufak bir aksama, zarar vs. olduğunda top siyasi tutsaklara dönüyor dedim ya, açayım biraz daha...
Darbeci mi getirildi? Yer mi yok? Hemen gönder siyasiyi. Tahliyesine üç ay mı kalmış? Tutukludur, mahkemesi buradadır. Boş ver! Gönder... Gönderdiği kim?
Haftada üç gün ve 6 - 7 saat diyalize bağlı yaşayan Celal Şeker, iki ayağı olmayan Mehmet Özen arkadaş, 20 yıldır faşizme dirhem dirhem direnen ve başına su dökemeyen, yemek yiyemeyen Apê Dedo yani M. Emin Özkan...
Kindar, mundar, çirkin ve soğuk canavar devletin çirkef yüzünü en hızlı gösterdiği ve uygulamaya koyduğu alan zindanlar oluyor. Şartlar daha da ağırlaştırılıp, provokasyon ortamı hazırlanırken örgütlü alanları da bir taraftan tasfiye ediyorlar.
Asgari yaşam düzeyindeki temel hakları da pazarlığa çeviriyorlar... Dışarıda yükselen ahlaksız ve kirli savaşın maskesi zindanda, siyasi tutsaklar şahsında çok net beliriyor, düşüyor. Bu faşizm bugün Hayrilerin, Kemallerin ve Mazlumların canları pahasına yarattıkları „zindan geleneğine“ saldırıyor.
Teslimiyet istiyor. Dün olmadığı gibi bugün de teslim olunmayacak.
Bugün çok daha güçlüyüz. Zindanlardaki sirkülasyon devam ettikçe ve tırmanan savaşla beraber yönelim oldukça zindan da direnecek, sözünü söyleyecektir...,
Yeni Özgür Politika