23 Ağustos 2016 Salı

Özgürlükçü Demokrasi bayilerde

 Basına dönük saldırıların tırmandığı bu dönemde yayın hayatına başlayan Özgürlükçü Demokrasi gazetesi bayilerde 
Büyük bedeller ödenerek kazanılmış tüm demokratik hakların darbe dönemlerinin klişeleşmiş yöntemleriyle gasp edildiği, basına dönük baskıların tırmanarak sürdüğü bu günlerde yeni bir gazetenin doğumu gerçekleşti. Kürt halkının bu mecradaki onurlu tarihinin birbirine eklenen halkalarından sonuncusu olan gazete, bugün sabah bayilerdeki raflarda yerini aldı. 
Özgür Gündem Genel Yayın Yönetmeni Bilir Kaya ile Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya'nın tutuklanmasını "Basına bir darbe daha" başlığıyla sürmanşetine, Antep'teki katliamı da "Mahallede çocuk bırakmadılar" cümlesiyle manşetine taşıyan gazetenin ilk sayısındaki editör yazısında şunlar ifade edildi: 
Yeni başlangıçlar her zaman heyecanlıdır; bazen sıkıntılıdır, bir sürü şey ters gider, taş-lar yerine oturana kadar işler ağır aksak yürür, küçücük bir sorunu çözebilmek için insanüstü bir çaba gerekir... Ama o kıpır kıpır coşkuyu da hissedersiniz. Çünkü, bilirsiniz ki yolun sonu aydınlıktır, ferahtır. İşiniz gazetecilikse eğer, o gecenin sabahında elinize aldığınız kağıt yığını, yeni doğmuş bir bebek gibidir. Ama öte yandan, doğum, aynı zamanda bir 'rahim' meselesidir; her doğum, bir rahim gerektirir ve rahim, aslında gelenek denilen şeydir. Geleneğiniz yoksa geleceğiniz de olmaz, gelenek geleceğin rahmidir çünkü. Bu anlamda zaten 'sıfır' diye bir şey de, ne doğada, ne günlük hayatta vardır. Özellikle gazetecilik yapıyorsanız, sıfırdan başlamak diye bir şey söz konusu değildir. Her adım birbirini tamamlar, her çaba yeni bir adıma zemin hazırlar; bazen dönüp geriye bir bakarsınız, özgür habercilik için can vermiş yüzlerce insanın portreleriyle karşılaşırsınız, çekilmiş acılar, ödenmiş bedeller, haydi moda deyimle söyleyelim, yaşanmış "külfet"ler vardır. Yeni bir yola çıkıyoruz bugün. Yeni, ama bir yandan da insanlık tarihi, hakikat arayışı kadar da eski... Zorlukları, eziyetleri biliyoruz ama bütün bunlara da hazırız. Yaşar Kemal'in İnce Memed için kullandığı "mecbur adam" lafı vardır ya hani, işte biz mecbur insanlarız. Biz olmazsak çünkü, Cizre'nin kadınlarının ahını duyan olmaz; mülteci çocuklarının, Ensar'ın kurbanlarının fısıltısı rüzgarda savrulur gider, isimsiz mezarların toprağı üşür, kamyon kasalarındaki mevsimlik kölelerin kaderi karardıkça kararır, parmaklıklar arkasındaki hücrelerin boyutu küçüldükçe küçülür... Binlerce yıllık bir kavga bu. Karanlık ve aydınlığın amansız kavgası. Bizimle başlamadı, bizimle bitmeyecek. Özgürlükçü Demokrasi, böyle bir zincirin halkalarından biri olacak. Ne ilk ne son... Yürüyoruz, ufka doğru... Karanlık ardımızda, aydınlık önümüzdedir... Yolumuz açık olsun.