28 Ağustos 2016 Pazar

İkinci ‘Uzun Yürüyüş’

Ekim 1934’ten Ekim 1935’e kadar süren 9000 km’lik “Uzun Yürüyüş,” yalnızca Çin devriminin geleceğini güvence altına almakla kalmamış, aynı zamanda Mao’nun liderlik kapasitesini de kanıtlamıştı.
Son yıllarda, süper bilgisayarlar, hayalet uçaklar, süpersonik hava araçları alanındaki ilerlemeleri, nihayet geçen hafta salı günü uzaya gönderilen quantumiletişimi uydusuyla, Çin’in bu kez dünyanın teknoloji lideri olma yolunda bir “Uzun Yürüyüş”e başladığını gösteriyor. 

TH-2’den TaihuLight’a 

On beş yıl önce, dünyanın en hızlı 500 süper bilgisayarı içinde hiç Çin yapımı bilgisayar yoktu. Bugün ABD’nin 165 süper bilgisayarı, Çin’in 167 süper bilgisayarı var. 2013 yılında en hızlı 500 süper bilgisayarın içinde Çin imalatı TH-2 1’inci sıraya oturdu.
TH-2 Çin’de tasarlanmıştı, kendi özgün işletim sistemini kullanıyordu ancak hâlâ Intel chip’lerinden yararlanıyordu. TH-2 yerini 2016 yılının Haziran ayına kadar korudu. Bu yıl haziran ayında dünyanın en hızlı bilgisayarları listesinin başına, TaihuLight oturdu. Bir farkla ki TaihuLight, artık Intel kullanmıyor, yüzde yüz Çin yapımı, 125 peta (1015) flops hıza ulaşabiliyordu. Dünyanın 6. süper bilgisayarı Mira 800,000 çekirdeğe sahipken, TaihuLight 10,649,600 çekirdekle, 1.31 petabyte ana hafızayla çalışıyor; ABD’nin en hızlı bilgisayarı Titan’dan 20 kat daha hızlı. 

Quantum - iletişim uydusu 

Geçen hafta, ABD’nin en önemli ulusal güvenlik ajansı NSA’nın “sanal uzaysavaşlarında” kullandığı programın kodlarının çalınarak internete konduğu günlerde Çin’in uzaya gönderdiği bir uyduyla artık Quantum-iletişimi çağına giriyorduk. 
Quantum iletişimin en önemli özelliği kriptolama (encryption) alanında kendini gösteriyor. Bu teknolojiyle gönderilen bir mesaj adeta sabun köpüğüne benziyor. Biri yolda yakalayıp okumak isterse, köpüğe dokunmuş gibi oluyor, köpük patlıyor, mesaj yok oluyor. Bu hack edilmesi olanaksız iletişim teknolojisi, sanal uzayda rekabetin, bilişim savaşlarının hızlandığı günümüzde, Çin’i rakiplerinin çok önünde bir yere taşıyor. 
Savaştan söz açılmışken ABD, Rusya ve Çin arasında yaşanmakta olan Hipersonik Hava Araçları (HHA) yarışına da değinelim. HHA uçuşa başlamak için platform olarak balistik füzeleri, stratejik bombardıman uçaklarını kullanabiliyor, saatte yaklaşık 6000 km hıza ulaşabildiklerinden var olan tüm taarruz araçlarından çok daha hızlılar, daha az destek gerektiriyorlar, nükleer ve konvansiyonel başlık kullanabiliyorlar.
The National Inerest dergisinde bu konuya eğilen bir araştırma dünyada yalnızca ABD, Rusya ve Çin’in HHA kapasitesi geliştirmekte olduğunu, yapılan deneme uçuşlarında Çin HHA programının ABD ve Rusya’nın programlarından ilerde ve daha başarılı olduğu ileri sürülüyordu. Rand Corporation’ın kısa süre önce yayımladığı bir çalışma, gelecekte, ABD ile Çin arasındaki olası bir savaşın sonucunun artık ABD’li plancıların bekledikleri yönde gelişmeyebileceğini vurguluyordu.
Bitirirken Çin’in liderlik etmeye başladığı üç farklı alana daha değinmek istiyorum: Sechuan üniversitesinde bir ekip bu ay dünyada ilk kez edit edilmiş genleri bir insan embriyosuna enjekte edecek. Çin kısa süre önce, 500m çapında, dünyanın en büyük teleskopunu hizmete soktu. Geçen aralık ayında uzaya, evrenin yaklaşık yüzde 85’ini oluşturduğu düşünülen “Dark Matter” parçacıklarını araştırmaya yönelik bir uydu gönderildi... 

Çin’in bu ikinci “Uzun Yürüyüş”ünün bu kadar hızlı ilerlemekte olmasının arkasında, gelişmelerin özel sektörün kâr amaçlı öncelikleriyle değil, stratejik araştırma alanlarına devletin yönlendirdiği fonlarla destekleniyor olması yatıyor.
 Ergin Yıldızoğlu
Cumhuriyet