Cumartesi Anneleri 595. haftasına giren eylemlerinde 1992 yılında gözaltında kaybedilen Mehmet Ertak'ın akıbetini sordu.
Saat 12.00'de Galatasaray Meydanı'nda başlayan eylemde, 86 gündür haber alınamayan Hurşit Külter'in akıbeti soruldu ve Özgür Gündem gazetesinin kapatılması protesto edildi.
1995 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın abisi Ali Ocak "21 yıldır devletin insanlık suçlarıyla yüzleşmesi için oturuyoruz" diyerek geçmiş suçlarla yüzleşilmediği için darbe girişimi ve OHAL'in uygulandığını söyledi. Ocak, devletin suçlarından arınması için Kürt sorununu çözmesi, özgürlükleri tesis etmesi ve suç işleyen devlet görevlilerinin üzerindeki cezasızlık zırhının kaldırılması gerektiğini söyledi.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise Mehmet Ertak'ın kaybedilmesinde sorumluluğu olan devletin 2000 yılında AİHM tarafından mahkum edildiğini söyleyerek, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin de Ertak dosyasına baktığını hatırlattı.
Tanrıkulu'ndan sonra Mehmet Ertak'ın oğlu Servet Ertak yazdığı mektubu okudu. Kürdistan’daki kirli savaşa dikkat çeken Ertak, babasının akıbetini sorarak Tahir Elçi'yi andı, kayıp yakınlarını selamladı.
“OHAL gözaltında işkencenin önünü açıyor”
Konuşmaların ardından Mukaddes Şamiloğlu tarafından okunan açıklama şu ifadelerle başladı:
"15 Temmuz darbe girişiminden sonra kayıt dışı gözaltılar yoğunlaştı. 9 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul’da gözaltına alınan, tanıklara ve kamera görüntülerine rağmen gözaltına alındığı inkâr edilen Recep Demirtaş’ın, dün gece Ankara’da gözaltında tutulduğu kabul edildi.
Hükümet OHAL kapsamında çıkardığı anti-demokratik yasalarına bile uyma gereği duymuyor. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alıyor.
Kayıt dışı gözaltının işkenceye ve gözaltında kaybetmeye yataklık ettiği gerçeğinden hareketle, hükümete kayıt dışı gözaltı işlemine derhal son verme çağrısı yapıyoruz."
“Tahir Elçi Türkiye'yi AİHM'de mahkum ettirmişti”
Açıklamanın devamında 32 yaşında 4 çocuk babasıyken gözaltında kaybedilen kömür ocağı işçisi Mehmet Ertak anlatıldı. Kardeşi dağa gittiği için 2 kez gözaltına alınıp işkence edilen Ertak'ın 20 Ağustos 1992'de resmi polisler tarafından gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğü aktarıldı. Ertak'ın gözaltına alındığını ve gözaltında işkence gördüğünü belirten 9 tanığın savcılığa başvurmasına rağmen gözaltına alındığının inkar edildiği belirtilen açıklamada, Murat İpek adlı JİTEM'cinin Ertak'ı Emniyet Müdürü ve TMŞ müdürlerinin bilgisi dahilinde öldürdüklerini 1997'de itiraf ettiği söylendi. Ertak dosyasına bakan Tahir Elçi'nin, Türkiye'nin AİHM'de mahkum edilmesini sağladığı ifade edilen açıklama, dönemin devlet görevlilerinin cinayetteki sorumluluğu hatırlatılarak ve kayıpların akıbetleri sorularak sonlandırıldı.
Açıklamanın okunmasından sonra Cizre ve Yüksekova'daki kayıp yakınlarının haftalardır eylem yapamadığına dikkat çekildi. Bu haftaki eylemi polis demir bariyerlerle çembere alarak yalıtmaya çalıştı. Eylemi izlemek için duranlar da polis tarafından "burada durmak yasak" denilerek uzaklaştırıldı.
Saat 12.00'de Galatasaray Meydanı'nda başlayan eylemde, 86 gündür haber alınamayan Hurşit Külter'in akıbeti soruldu ve Özgür Gündem gazetesinin kapatılması protesto edildi.
1995 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın abisi Ali Ocak "21 yıldır devletin insanlık suçlarıyla yüzleşmesi için oturuyoruz" diyerek geçmiş suçlarla yüzleşilmediği için darbe girişimi ve OHAL'in uygulandığını söyledi. Ocak, devletin suçlarından arınması için Kürt sorununu çözmesi, özgürlükleri tesis etmesi ve suç işleyen devlet görevlilerinin üzerindeki cezasızlık zırhının kaldırılması gerektiğini söyledi.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise Mehmet Ertak'ın kaybedilmesinde sorumluluğu olan devletin 2000 yılında AİHM tarafından mahkum edildiğini söyleyerek, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin de Ertak dosyasına baktığını hatırlattı.
Tanrıkulu'ndan sonra Mehmet Ertak'ın oğlu Servet Ertak yazdığı mektubu okudu. Kürdistan’daki kirli savaşa dikkat çeken Ertak, babasının akıbetini sorarak Tahir Elçi'yi andı, kayıp yakınlarını selamladı.
“OHAL gözaltında işkencenin önünü açıyor”
Konuşmaların ardından Mukaddes Şamiloğlu tarafından okunan açıklama şu ifadelerle başladı:
"15 Temmuz darbe girişiminden sonra kayıt dışı gözaltılar yoğunlaştı. 9 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul’da gözaltına alınan, tanıklara ve kamera görüntülerine rağmen gözaltına alındığı inkâr edilen Recep Demirtaş’ın, dün gece Ankara’da gözaltında tutulduğu kabul edildi.
Hükümet OHAL kapsamında çıkardığı anti-demokratik yasalarına bile uyma gereği duymuyor. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alıyor.
Kayıt dışı gözaltının işkenceye ve gözaltında kaybetmeye yataklık ettiği gerçeğinden hareketle, hükümete kayıt dışı gözaltı işlemine derhal son verme çağrısı yapıyoruz."
“Tahir Elçi Türkiye'yi AİHM'de mahkum ettirmişti”
Açıklamanın devamında 32 yaşında 4 çocuk babasıyken gözaltında kaybedilen kömür ocağı işçisi Mehmet Ertak anlatıldı. Kardeşi dağa gittiği için 2 kez gözaltına alınıp işkence edilen Ertak'ın 20 Ağustos 1992'de resmi polisler tarafından gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğü aktarıldı. Ertak'ın gözaltına alındığını ve gözaltında işkence gördüğünü belirten 9 tanığın savcılığa başvurmasına rağmen gözaltına alındığının inkar edildiği belirtilen açıklamada, Murat İpek adlı JİTEM'cinin Ertak'ı Emniyet Müdürü ve TMŞ müdürlerinin bilgisi dahilinde öldürdüklerini 1997'de itiraf ettiği söylendi. Ertak dosyasına bakan Tahir Elçi'nin, Türkiye'nin AİHM'de mahkum edilmesini sağladığı ifade edilen açıklama, dönemin devlet görevlilerinin cinayetteki sorumluluğu hatırlatılarak ve kayıpların akıbetleri sorularak sonlandırıldı.
Açıklamanın okunmasından sonra Cizre ve Yüksekova'daki kayıp yakınlarının haftalardır eylem yapamadığına dikkat çekildi. Bu haftaki eylemi polis demir bariyerlerle çembere alarak yalıtmaya çalıştı. Eylemi izlemek için duranlar da polis tarafından "burada durmak yasak" denilerek uzaklaştırıldı.