9 Ağustos 2016 Salı

‘Hainler’ mezarlığı..!

hainle mezarlığı ile ilgili görsel sonucu
Faşistlerden ilk dayak yediğim günü hatırlıyorum. Temiz dayaktı doğrusu. Temiz dayaktı, çünkü ben kibrit çöpünden daha ince, 14-15 yaşlarında bir çocuktum ve dövenler de dana gibiydi. Sebebi de hatırlıyorum; yakamdaki Atatürk rozeti! Yok, şu meşhur Lenin’e benzetme hikâyesi değil, herifin biri -o zamanlar yeni idam edilmiş olan- Deniz Gezmiş’e “O da zaten Atatürk’ün p.ç’i” diye küfür etmişti de dayanamamıştım. Malum, o zamanın faşistleri, Atatürk’ün “Turan ülküsünü iğdiş edip, Türk’ü avuç içi kadar yere mahkûm ettiğini” düşünürlerdi.
Zaman nasıl da hızlı geçiyor ve her şey nasıl değişiyor.
Hainler ve hainlik de değişiyor...
Adamın birine oğlunun ölüsünü vermişler geçen gün, karakolda ölümü “demokrasi zayiatı” sayıyor olmalılar ki, getirip atmışlar önüne. İmam, kefen, cenaze arabası filan yok, “Al götür ya da biz ‘hainler mezarlığı’na gömeriz” demişler... Şaşırmış adam, “Burası muz cumhuriyeti mi” diye soruyor.
Muz işini bilmem, ne muzu küçümserim, ne de o ikide bir de aşağılama vesilesi yapılan Latin Amerika cumhuriyetlerini. Ayrıca, gazetelerin ikide bir de zevkle tekrarladığı şu “Uganda’da bile...” (Ya da Nijerya, Patagonya, vs...) diye başlayan başlıklarına da gıcık olurum. Ne biliyorsun Patagonya’nın kötü bir yer olduğunu? Patagonya kaç yurttaşının evini başına yıkmış da cenazelerini yerde sürüklemiş? Boş laf yani!
***
İzmir’de selasız toprağa verilen Hava Harp Okulu 2. Sınıf öğrencisi Murat Tekin var bir de. Boğaziçi Köprüsü’nden getirilen cenazesinin otopsi raporunda ölüm nedeni şöyle yazıyor: “Vücutta yaygın darp, kesici delici alet yaraları ile boyun baskısı ve ağız burun kapanmasına bağlı boğulma.”
“Ağız burun kapanmasına bağlı boğulma...”
Türkçesini söyleyelim: Gırtlağını sıkmışlar!
Ne trajedi! Okulu bitirip pilot olsa Roboski’yi bombalayacak olan çocuk, Roboski’yi bombalatanların sokaktaki kolu tarafından linç ediliyor!
***
Hainler ve hainlik...
Sadece ‘hainler mezarlığı’ yok bu ülkede; ‘kimsesizler mezarlığı’ da var, biliyor musunuz?
Cizre’nin, Nusaybin’in, Sur’un çocuklarının aileleri aylardır DNA örnekleri verip duruyorlar; kepçeler kazıyor toprağı ve anaların yüreklerini. Sonra, olmadı diyorlar ve yeniden başka mezarlar kazılıyor. Yanmış cenazelere bakıyor yaşlı kadınlar, gözyaşları kurumuş artık, ağlamayı bile unutmuşlar.
Hiç mezarı olmayanlar var bu ülkede! Her cumartesi soluk resimlerle diziliyorlar ip gibi. Asit çukurlarından, karakol bahçelerinden bazen bir torba kemik çıkarılıp veriliyor ellerine, “al bu senin oğlun kızın” deniliyor.
Ya bombalanan mezarlıklar? Ah, onları geçiniz! Onlar örgüt mevzileridir ve evet bu doğrudur, şehitler ve şehitlikler gerçekten de örgüt mevzileridir!
***
Hainsiz yapamıyorlar... Bazen biri, bazen diğeri... Daha doğrusu, her zaman devrimciler, zaman zaman da kendi öz çocukları; ama hainler hep var. Kimi zaman Atatürk rozetinden ötürü 15 yaşında bir çocuğa dayak atılır, kimi zaman kan revan edilmiş Kürde Atatürk büstü öptürülür, kimi zaman da katledilmiş askerin başında kurt işareti yapan bir soytarının fotoğrafını görürüz.
Onlar bu ülkenin sahibidir çünkü! Biz hainiz! Şunca yıldır bu ülkenin topraklarını karış karış satanlar vatanseverdir; biz hainiz! Şunca yıldır, kendi köylüsüne b.k yedirenler, zırhlı araçlara bağlayıp gencecik insanları yerlerde sürükleyenler vatanseverdir, biz hainiz! Şunca yıldır tecavüzcü barbar IŞİD çetelerini büyütüp ülkenin büyük kentlerinde canlı bombaya dönüştürenler vatanseverdir, biz Rojava’nın asi çocukları... Tabii ki hainiz!
***
Ünlü bir tekerleme vardır: Ev sahibi ev sahibi, hani bunun ilk sahibi?
***
Ben o rozetten hiç pişman değilim; şimdi çalıştığım gazeteden de... Her şey çok karışık gibi görünüyor ama değil. Bu topraklarda yüzlerce yıldır ince, kırmızı bir çizgi var ve onun ne tarafında durduğunuz, bir ahlak meselesidir.
***
Hainler mezarlığı...
İyi. Normal mezarlık bana uymaz zaten!
M.Öndeş