Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink Cinayeti’ne ilişkin 2’si tutuklu 35 sanıklı davanın 8. duruşması bugün görüldü
İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu bulunan sanıklar eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer ve eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek hazır bulundu. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Ercan Demir’inde aralarında bulunduğu 8 tutuksuz sanığın da hazır bulunduğu duruşmaya, tutuklu sanıklardan Ogün Samast ve Yasin Hayal ise hükümlü bulundukları cezaevinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Öte yandan HDP Milletvekili Garo Paylan ile CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Avukatlar çekildi
Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar, mahkemeye ulaşan evrakları okudu. Tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek ile bazı tutuksuz sanıkların avukatlarının, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından görülen bu ilk duruşmada ‘müdafiilikten çekildiklerine’ dair mahkemeye dilekçe sundukları açıklandı. Duruşma, tutuksuz sanık Ercan Demir’in savunmasını yapmasıyla devam etti.
Sanıktan Aliya İzzetbegoviçli savunma
Davanın 8. duruşmasında dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı tutuksuz sanık Ercan Demir, 23 Haziran’da başladığı savunmasına bugün de devam etti.
“İstihbaratçı olarak iş yapıyoruz, karşımıza suç olarak geliyor, hukuk devletindeyiz” diyen Demir, cinayetten bir saat 44 dakika sonra Erhan Tuncel ile polis memuru Muhittin Zenit’in (sanık) yaptığı telefon görüşmelerinin ayrıntılarına değindi. Erhan Tuncel’in telefonda Sanık Zenit’e “Bizimkilerin alakası yok” dediğini söyleyen Demir, “Ogün Samast’ın babası emniyete gidiyor ve televizyonda gördüğü kişinin oğlu olduğunu söylüyor. Ogün Samast’ın ismini bilsek onu neden aramayalım. Erhan Tuncel, Ogün Samast’ı tanımadığını söylüyor. Dolayısıyla bizde böyle bir bilginin oluşmadığı netlik kazanıyor” dedi.
“Bu mızrak çuvala sığmıyor artık”
Erhan Tuncel’den gelen bilgi akışının kesildiği iddialarını reddeden Demir, “Bilgi akışı olmalı ki akış kesilsin. Bilgi akışı yoktur” diye konuştu. 2009’da Tuncel’in “2-3 serserinin peşinde gidip bilgi toplayamam, Herkesle ilişkiyi kestim” şeklinde beyanlarda bulunduğunu söyleyen Demir, “Nisan’da Muhittin sorun yaşıyor, ben gidiyorum, kör topalda olsa bu iş yürüsün diyorum. Sonra bilgi akışını kesen adam oluyorum. İddianamede bilgi verecekmiş kasten gitmemişim, bu nedenle tasarlamışım. Böyle birşey olabilir mi? Saklanan bir şeyler var. Gündeme göre değişiyor. Bu mızrak bu çuvala sığmıyor artık” şeklinde konuştu.
İzzetbegoviç’in sözünü hatırlattı
Aliya İzzetbegoviç’in “Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar” şeklindeki sözünü hatırlatan Demir, “Savcılık ve mahkeme heyetinizi meşgul ediyorlar. Doneler yalan, sahte… Biz mağdur edildik. Kamuoyunda beklenti oluşuyor. Bunun vebali fitil fitil çıkar” dedi.
“Mevzuat çıkarsa ona göre çalışırlar”
İstihbarat elemanı Erhan Tuncel’e az para verildiği iddialarına da değinen Sanık Demir, “Neye göre az, neye göre çok. Asgari ücrete göre mi, 6-7 bin TL’lik alınan maaşa göre mi az? Hangisini baz alacağız. Bunun azlığına ya da çok olduğuna siz karar veremezsiniz. Müfettişler için söylüyorum. Çalıştıran kişinin kanaatidir. Mevzuat çıkarsa ona göre çalışırlar. Bu kadar basit” dedi.
“İlahi adaletin tecelli edeceğine inanıyorum”
İstihbaratın kaynağı, sahadaki personelin kaynağı olduğunu söyleyen sanık Demir sözlerine şöyle devam etti:
“Akan bir bilgi olmadığı gibi kesilen bir bilgi akışıda yoktur. Personelin sahadaki gözlemleri mevcuttur. Gayretlerimiz görülmemiştir. Art niyetimiz, kastımız olmamıştır. Pozitif yaklaşımımıza rağmen, karşı tarafın negatif yaklamışımı ortadadır. Yanlış düzlem üzerinde gidiliyor. Hayatım boyunca çay içmediğim insanlarla aynı örgütte üye olmaktan yargılanıyorum. Mağdur edilen benim. Bir tuhaflık olması lazım. İlahi adaletin tecelli edeceğine inanıyorum. Bu işin doğru mecraya zaman içinde oturacağına inanıyorum.”
Dink davası sanığı: Kimsenin katil matil aradığı yok
Tutuksuz sanık dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Ercan Demir savunmasının ardından çapraz sorgusu yapıldı. Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar, cinayet davasına ilişkin 150 klasör bulunduğunu ve ilk 50 klasörün okunması durumunda Dink’in öldürüleceğinin anlaşılacağını belirterek, Sanık Demir’e şu soruyu yöneltti:
“Klasörlerde, Dink’in o dönemlerde, o atmosferde ciddi ölüm tehditi aldığı belli. Trabzon’da görev yaptığınız dönemde size belgeler getiriliyor. Klasörlerde kronolojik sıraya giderseniz dosya zaten bağırıyor. Diyor ki, ‘Bu adam ölecek’. Fiziki takip, yazışma belgeleri var. ‘Tedbir alın’ deniyor. Roman gibi okusanız, son sayfaya gelmeden, ilk 50 sayfada ne olacağı, Hrant Dink’in öldürüleceği belli. Kişisel olarak soracağım. Senin düşüncene göre bu işin sorumluları kim? Kendi düşünceme göre 3 perde gibi geliyor. Cinayeti fiili olarak işleyenler zaten yargılandılar. Bir perdesi de emniyet ayağı. Bir de jandarma boyutu var. Onun da davası geldiği zaman daha sağlıklı bakılacak. Bütün boyutlarıyla bakıldığında herkesin söyleyeceği farklı şeyler ortaya çıkabilir. Bu üç boyut bir araya getirilip bakılacak. Sen Trabzon’da amir olarak görev yapan kişisin, ne diyorsun?” diye sordu.
“Bu iş zaman içinde çözülecek”
Sanık Demir, “Emniyetin iç kavgasına dönüştü bu iş. Söylenmesi lazım. Tarla meselesine döndü bu iş. Müdahil avukatlarından özür diliyorum ama kimsenin katil matil aradığı yok bu benim fikrim. Olayın çözülmesini istiyorum. Bu iş zaman içinde çözülecek, bu kişi biz değiliz” diye cevap verdi.
“İstanbul’da hedef olmuş bir kişiyle ilgili, ‘risk’ denilse bile, birilerinin koruma yazması gerekmiyor mu?”
Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar, “Nasıl çözülecek? Döneminizde rapor yazılıyor, ‘Dink öldürülecek’ diye. Şubat ayında yazılan raporda, ciddi bir olay olduğunu fark ettiniz. Bu adam İstanbul’da ölüm atmosferinde davaları olan, duruşmalara katılan bir adam. Nisan’dan öldürüleceği Ocak ayına kadar 7 ay geçiyor. Bu dönemde Trabzon istihbarat şube müdürlüğü olarak ne yaptınız?” diye tekrar sordu. Sanık Demir ise “Telefon trafiği var. Telefon dinleme işlemi devam ediyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu’nun 78. sayfasında, ‘Yasin Hayal ve Ercan Tuncel’in, Ogün Samast ile telefon irtibatına rastlanmadığı’ belirtiliyor. Devam eden süreçte yeni bilgi yok. Hrant Dink tanınmış bir isim. İkamet ettiği yer İstanbul. İstanbul’da hedef olmuş bir kişiyle ilgili, ‘risk’ denilse bile, birilerinin koruma yazması gerekmiyor mu?” dedi.
Duruşma yarına ertelendi
Üye hakimin “Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanlığından çıkarılmasını istediğinizde ne tür tedbirler geliştirdiniz” şeklindeki soruya Demir, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel telefonlarının dinlenmeye devam edildiğini söyledi.
Ercan Demir’in savunmasının alınmasına ara veren mahkeme heyeti, duruşmayı yarın saat 10.00’a erteledi.