22 Şubat 2018 Perşembe

Af Örgütü raporu: Türkiye'de muhalefet acımasızca bastırılıyor..!

Uluslararası Af Örgütü'nün 2017/18 insan hakları raporunda Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe girişiminin ardından uygulanan olağanüstü halin insan haklarının hukuka aykırı bir biçimde kısıtlanmasının yolunu açtığı ve hükümete, Meclis ve mahkemelerin etkili denetimi olmaksızın kanunları yürürlüğe koyma imkânı sağladığı ifade edildi.
Bugün yayınlanan raporun Türkiye bölümünde "Devam eden olağanüstü hal, insan hakları ihlalleri için uygun bir zemin hazırladı. Her tür muhalefet acımasızca bastırıldı, gazeteciler, siyasi aktivistler ve insan hakları savunucuları hedef alınanlar arasında yer aldı" denildi.
Raporda "2017 yılında, Uluslararası Af Örgütü'nün neredeyse 60 yıllık tarihinde ilk defa bir şubesinin hem yönetim kurulu başkanı hem de direktörü düşünce mahkumu oldu. Haziran ayında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç tutuklandı" ifadeleri kullanıldı.
İstanbul'da rutin bir çalıştaya katılan 10 insan hakları savunucusunun da "terör örgütü üyeliği" gereçkçesiyle gözaltına alındığını ve daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığının belirtildiği raporda bunun "sivil topluma yönelik geniş ölçekli baskıların bir parçası" olduğu görüşü yer aldı.
'60 BELEDİYE BAŞKANI YENİ YILA TUTUKLU GİRDİ'
Raporda Türkiye'deki insan haklarıyla ilgili öne çıkan bazı eleştiriler şöyle:
Türkiye'de muhalif seslerin susturulması Avrupa ve Orta Asya genelinde sivil toplumun sahip olduğu alanı daraltma yönündeki daha geniş bir yaklaşımın parçasıydı. İnsan hakları savunucuları büyük zorluklarla karşılaştılar ve özellikle örgütlenme ve toplanma özgürlükleri saldırı altındaydı.
Türkiye 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından hükümeti eleştirdiği düşünülen on binlerce kişiyi gözaltına aldı. Ana akım medyada hükümet eleştirileri büyük oranda son buldu. 100'den fazla gazeteci - bu sayı diğer ülkelerdeki tutuklu gazeteci sayısından daha fazladır - gerçek dışı suçlamalarla aylar boyunca tutuklu kaldı.
Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) iki genel başkanı da dahil olmak üzere 2016 yılında tutuklanan dokuz milletvekili yıl boyunca tutuklu kaldı. HDP'nin kardeş partisi Demokratik Bölgeler Partisi'nin, Türkiye'nin güney ve güneydoğu bölgelerinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları yerleri temsil eden ve seçimle göreve gelen altmış belediye başkanı da yılı tutuklu geçirdi.
Ekim ayında İstanbul ve başkent Ankara'yı temsil edenler de dahil olmak üzere seçimle göreve gelen altı belediye başkanı, Cumhurbaşkanı'nın isteği üzerine istifa etmek zorunda bırakıldı. Bu gelişmeler sonucunda, Türkiye nüfusunun üçte biri, 2016 yerel seçimlerde seçtikleri kişiler tarafından temsil edilmez hâle geldi.